Acele işe Baba karışır!

Acele ise Baha karışır!

lLlı^ Güvenlik Konseyi, 31
Mgrlayıs 1983 günü, asker
aşasının partisine yol açmak için, Adalet Partisi’nin devamı
olan Büyük Türkiye Partisi’ni kapattı.
Gerçi aradan başıbozuk paşası sıyrıldı, ama, olsun, .önemli olan, “tencerenin daha fazla pisletilmesine” izin
verilmemesiydi. Prensip meselesi…
Güniz Sokak 3l’de öğrenildi olup

. bitenler…

Panik yaşanmadı. Eskiden mevcut
olup da kapatılan partilerin liderlerine
çıkartılan “2 Haziran’a kadar Zincirbozan’a teslim olun!” çağrısına yetişilip
yetişilemeyeceği tartışıldı. _

AP’nin devamının o sıralardakı
“nakliye sembolü” olan kırmızı Mercedes’in şoförü, şimdiki tarım bakanı
Necmettin Cevheri çağrıldı. “Sabah
çıkarsak rahat rahat orada oluruz!” dedi Cevheri…

Zengin belediyecilik tecriibesine (ve
trafik bilgisine) sahip olan Ismet Sezgin’den akıl soruldu. “Zor yetişiriz…”
dedi Sezgin, “Biraz erken çıksak in
olur… Ama, isterseniz, ulaştırma es `
bakanımız Nahit Menteşe’nin de fikrini
Iaılaiılım… Karayollannı o bizden daha iyi

iir…”

Karara (şimdi “konsensus” diyorlar)
varılamadı, sembolik Mercedes’e dördü birden doluştular.

Cevheri sakin, Menteşe suskun, Demirel “bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete” havasında, Sezgin telâşlıydı.

Bir ara saatine baktı Sezgin… Dineksiyondaki Cevheri’yi dürttü. “Necmettin bey, teslim saatine az kaldı, biraz
gazabassana!” dedi. .

Yola çıktıklarından beri ilk defa konuştu Demirel… “Telâşlanmals
lmefçiğim! Geç galsak almayacaklar

mı yanı?”
***k

Alâmete binip kıyâmete doğru yola
çıkıldıktan sonra, geç galınsa gaç yazar,
erken gidilse ne çıkar?

Yukarıdaki anekdotu arabadaki üç
kişiden birinden (ismi lâzım değil) dinledim. Baba anlatmadı, onun için “üç
kişiden biri” diyorum.

Demirel’in karamizah (ve sabırlı)
yanını o hikâyeden öğrendim. El Turco’ların, Altın Kız’ların, lplikçizade’lerin, lhtiyar Delikanlı’ların telâşına şapkasının altından (bıyığı olmadığı için)
gülüyordur herhalde…

Aceleniz ne?

Kurlhcın lilsEK”

Bum.: DA öpııwı,
mMAMpıız…

Buraşı Türkiye
gerisi hikaye!

Devlet ricalinden biri kalktı, büyüyünce Carlos Menem (El

. Turco) olacağını söyledi. Ortak yanları

az değil… Aynı traş losyonuyla aynı
saç jelini kullandıklarını yeni öğrendim.

Sevinç İnönü yine hata etti. SHP

milletvekillerine yemek verdi.
Kendi şahsî imzalı dâvetiyesiyle…
SHP’lilerin çok büyük bölümü, eşlerini dâvetlere, yemeklere götürmez… lki
yıl önce aynı şey olduydu. Tekrarlandı. Masanın başında etrafına bakındı
Sevinç hanım… Dörtte üçü sakallı
(sakalı uzamış), gerisi pos bıyıklı, bir
kısmı “matruş” (traşlı), “danısız” gelmiş SHP’lilere baktı. Aynı espriyi tekrarladı. “Bari bir bı ıksız, bir bıyıldı
yerleşin de, durumu rtaralım…”

â Bolu-hha’nın haberine göre,
Dörtdivan ilçesi Deveciler köyünde, 12 yaşındaki bir çocuğu ısıran
çoban köpeği Karabaş, önce karakola,
sonra veterinere götürüldü. Konuşan
at, katır, eşek ve kedilerin kol gezdiği
bir ortamda, rivâyete göre, bizim köpek susmuş… CMUK’u hatırlatmış,
avukat istemiş… .

”Tek ırk vardır. İnsanlık…”
(Albert Schweitzer, 1938)

Alanya’da hayat
Bitlis’te hayat

LANYA’da yeni açılan Garaj Bar’ın

“nünden geçen arkadaşlar şaşırmış… Barın damında antika değerinde,
Chevrolet marka bir araba… Somşturmuşlar, ilginç bir cevap almışlar…

“Yıllar önce insanlann hayallerini
süsleyen bu arabaların dekorasyon
malzemesi olarak kullanılması çok
hoş bir iîkir… lnsanlan yılların öncesine götürüyor…”

Aman, dikkat! Daha fazla da geriye
gitmeyelim…

Bitlis-hha’dan arkadaşların bildirdiklerine göre, Abdurrahman Baş, kardeşleri ve aileleri, on yıldır mağarada
yaşıyor. Dokuz mağaranın dördü ahır,
beşiev olarak kullanılıyor. ”

“Başka çaremiz yok, kiralar çok
yüksek…” diyormuş kiracılar, “Mağara
sahibinden Allah razı olsun, çok az bir
kira alıyor bizden…”

INT ERSTAR’ın pazar akşamki televizyon programında “futbol
federasyonu” gündemdeydi. Futbc›
lumuzun hâl ve gidişatı beni uzun
boylu ilgilendirmiyor, ama, kıdemli
ağabeylerimizden Necdet Çobanlı
çok önemli bir şey söyledi: “Federasyon başkanı Şenes Erzik MİT ajanıdır. Sa ım var, ama, teşkilâtı kendi şaha’ eri için lcullanıyor…” Hangi işleri için kullandığını söylemedi.
Genel müdürü olduğu Cankurtaran
Holding’in işleri için mi, yoksa yaklaşan genel kurul için herkesin gırtlak gırtlağa geldiği federasyon başkanı seçimi için mi? Çok cidd* bir suçlamadır Çobanlrnınki… Sivil müsteşarımız programı kaçırmış olabilir,
makamın bilgisine sunulur.