Ulan helmut! Medeniyeti senden mi öğreneceğiz?

DUMAN OLAN YERDE. . .

, e-__w-vonuıyı

l ULAN HELMUT! MEDENİYETİ s
l SENDEN Mİ ÖĞRENECEĞİZ? ı

Alman Şansölyesi Helmut Kohl, Türkiye’nin AB tam üyeliğine sert çıktı. “Avrupa medeniyetiyle Türkiye’nin uyum
içinde bulunmasının mümkün olmadığını”
beyan buyurdu.

Kendisine bir çift lâfım var.

Bavyera köylüleri henüz mağarada,
dört ayak üzerinde yaşarken, ateşi kullanmaktan hem âciz, hem habersizken
İstanbul 1.496 yıllık bir metropoldü.

Medeniyeti senden mi öğreneceğiz a
Kohl efendi?

Geçelim… Biraz da kendimize bakabm…

ı

t t ı›

Çok geliştik, çok değiştik.

“Nice” şehri nasıl
“Nis” okunuyorsa, “Lice” ilçemiz “Lis” diye
okumuyor. “Sen” nehrine
“Siz” nehri, “Don” nehrine “Külot” nehri diyo Fran-SA`y1 Sabancı
Holding’e ait zanneden ufku genişlerimiz de var.

Çok değişip gelişmekle kalmadık, kibarlaştık da netekim…

*k ‘k *k

Son elli yılda ‘Pürkiye değişti. Çok değişti, hızlı değişti. ş

Luciano Pavarotti kimmiş? Bizimkiler
beş basar.

34 yıl önce, bu ‘vakitler, La Bohemede
Rodolfdyu oynaması için, bir aylığ-ına sözleşme yapmıştık Pavarottfyle…

Parasıyla değil mi? O da gelmiş İsmet
Kurtla Rıdvan Yücel’in arkasına “üçüncü

4 kast” yazılımştı.

Tek (ve son) temsilini 17 Ekim 1963
günü verdi, ossaat kovuldu.

Tiyatro-müzikal tarihiınize “Damdaki
Zurnacı” olarak geçen, 0 dönemin genel
müdürü Cüneyt Gökçer’e göre, “iyi malzemeydi, iyi materyaldi” Pavarotti… Ama,
tekniği zayıf, sesi timarsızdı.

Sonradan öğrendim. Asıl mesele 0 de

Pavarotti söylerken, Cemal Gürsel
Cumhurbaşkanlığı locasındaymış… Çok
hoşuna gitmiş duydukları… Eser bitince,
“Sevdim bu delikanlıyı…” demiş, “Locaya
getirin de elini sıkayım…”

Hemen kulise koşturmuş Gökçer…

110

“Yürü gidiyoruz, Cumhurbaşkanı elini sıkacak!”

“Ben cuntacıların, Muss0lini`lerin ayağına gitmem!” demiş Pavarotti, “Madem 0
kadar elimi sıkmak istiyor, o buraya gelsin…”

Sözleşmesi 0 gece iptal!

‘t ‘k ‘t

Dünya değişti, Türkiye değişti. Hem
çok, hem hızlı…

Meselâ, Shakespeare’in başyapıtlanndan “Othel10″yu, dünya tarihinde, kendimize uyarlayıp “Arabın İntikamı” diye oynayabilen, hem de, dünya klasik tiyatro tarihine en aykırı yerde,
Direklerarasında oynayabilen bir tek biz varız.

Daha meselâ, Sha
kespeare’in bir başka

klasiğini, “Hamlet”i
kendimize uyarlayabiliyoruz…

(Perde 1, Sahne 5)

“Hemleetttl Hemleettt!”
“He baba?”
“Ben senin babanin ruhiyem!”
“Hekket mi babo?”
“Guranıma hekket!”
“De baba!”
“Hemleetttl Benı’ vuren emınindir!”
“Vışşşş kala yüzüm kala! De hekket
mi?”

“He Hemleettt! Hekkettir! Bilisen,
ananı’ haIIeden de emmindir!”

“Vnışşşşl Ne idek baba?”

“Çekmecenin ikinci gozinde bir dabanca vardır HemleetttfAlasııı, emminı’ vurasin… Ananın namusu döşekte, benim kanım yerde kalmaya Hemleettt! Vur emmini… Vur da, topuginden vur. Üst tarafinın
cezası agir…”

(Perde 3, Sahne 1)

Özel tiınleıin sorgusundadır HamIet…
Caıundan bezmiştir, ba ykmr.

“Olmişem veya olmamişem… Bütün
derdimiz benle mı’ baba?”

*k *k i’

Olmişen, olmamişen… Ölmişen, ölmemişen… Verdi’ye yol verip Ferdi’yi getirmişen… Othello`ya arabın intikamını aldırmişen… Pavarotti’yi kovmişen…

Be Kohl efendi! Beni eleştirmek sana
mı düştü?

– …lîîlll

NOT IJEFTEHİ

HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Rahmetli anneannes’ ‘n baş” ” ”
deıı başka derdi olmadığı için)

SALİM USLU (Hak-İş gibi ciddi bir sendikanın, demokratik söylem ve eylemlerin dışında kalmasını, tabanına izah edemediği
………….. ..O
NEDMETTİN ERBAKAN (Bazı vaziyetleri kendisi de anlamayıp

için) ……………………… ..

tanklara baktığı için) …………………………………… .. u
ŞEVKET KAZAN (Her darbeden sonra gittiği hapisanelerde, hangi
siyasi kanalların kendisine yakınlık gösterdiğini unuttuğu için)…..ll
MEHMET NURİ YILMAZ (Diyanete hükümetten tam güven isteyerek, dini, devlet denetimine soktuğu için) …………….. ..

MESUT YILMAZ ……………………………………………… ..ü
SÜLEYMAN DEMİREL (İkide birde şapkasını bırakırken, takkesini
bırakmayan Necbyu niye sevdiği henüz anlaşılamadığı için …… ..ll
BÜLENT ECEVİT ….. ..RAPORLU
TANSU CİLLER aşbakan ben olsam mı acaba. diye sorarken,
Necırnun tepkisini kestiremediği, ihtirası kabiliyetinden fazla ol~
duğu için) ……………………………………….. ..

ÖZER UCURAN (Keskin ve sivri dili orasına ka

DLMADLSAYIN… .
ŞEMSİ nısııizısrı

(Söıümona Sendikacı)

Bayram Meral
Rıdvan Budak v
Derviş Günday]
kutluyorum… Altı
milyonluk bir “aktif
çalışan” kitlesi adına demokratik tavırlannı koydular.

Sen ne yaptın?

Yırtık pantolonun yan cebinden çıkarcasına, “Darbe olursa destekleıizl” dedin…

Bir Karabük sattın…

Altında Jaguar var.

‘Pink-İşin genel sekreteıisin…

Sendikacısın, ama, askerî darbelerin sendikalara
ne ettiğini bilmeyecek kadar, ya tecrübesiz, ya art niyetli, ya peşin hesapcısın…

i’ ‘k f

Salim Uslu`nun bu eyleme katılmayışını anlıyomm…
Ya eski genel başkamna vefa borcu ediyor, ya Hakİş’i Refahyola endeksledi.

Kendi tercihidir.

Ama, ya seninki?

Yenilir yutulur gibi değil…

Jaguar’dan indirilip GMC’ye bindirileceğini hâlâ
aklın almıyor mu?

Tenpo 11/1997

o ‘iz

m

TÜRKİYE’NİN GÜNDLJMİNİ
KİMLER DEĞİŞTİREBİLİR?

Türkiyenin gündemi devamlı
değişiyor.

Bir tarafta hacı-hacı taifesi,
öbür tarafta eco-neco direklerarası
topluluğu, ben’ tarafta mesut-mutsuz bir takım gariban…

Bir öbüryanda gaptırılan şapka, ne idüğü belirsiz takke…

Daha öbür yanda, ispolet, apolet, palet…

Daha daha, rahat etmek için,
acaba hangi sanılan sorabilirim?

m “Mekteplerin yokluğunda maaritin pek bir güzel yönetilebileceği” kafası bizde her
zaman vardı. 26 Mayıs
1939 günü, okullardaki bazı “vaziyet”lere
basının yer vermesi
yasaklandı. Hangisi?
a. Türban meselesi
b. Par-ka meselesi
c. Kızlarla erkeklerin el ele tutuşmalan
d. Okul disiplinini bozan
her şey `
E İtalya’nın müttefıklere savaş
ilan etmesi, bizim basına 10 i
Haziran 1940 tarihli sansür genelgesini getirdi. Yasaklanan neydi?
a. Sansasyonel başlık atılması
b. Başmakale yazılması
c. İkinci baskı yapılması, ilave verilmesi
d. Hepsi ›
Savaş ekonomisinin sıkıntılan
başlamıştı. Gazetelerin neyi
yazması yasaklandı?
a. Gıda maddelerinin zam gördüğünü
b. Otomobil yedek parçası kalmadlğlm
c. Patlak lastik yüzünden arabaların yürümediğini
d. Hepsi
Türkiye’nin üstüne karakış
çökmüştü. Hava şartları eskisinden katmerli kötüydü. “Başvekil nâınına müsteşar Vehbi Demirel” imzasıyla, 4 Kasım 1940 günü, ilginç bir sansür daha geldi. O

CEVAPLAR

Termo ıı / 1997

konuda her ‘türlü neşriyat durduruldu. Yasaklanan neydi?
a. Maç sanatları
b. Meteoroloji tahminleri
c. Başı açık, mantosuz kadın resiınleri
d. Kar manzaraları
Siyasiler için cezaevleri, gözaltı, sürgiin vs. mekteptir. Hayat mektebi… Geçen haftaki
MGKya katılanlardan hangileri
bu mektepten geçmedi?
a. Necmettin Erbakan
b. Doğu Perinçek
c. Bülent Ecevit
tl. Süleyman Demirel
e. Mesut Yılınaz
Siyasi parti liderleri askeri
darbelere değişik
tepki gösterir.
Bazıları direnir.
Bazıları şapkalarını vestiyerde
unutur. 12 Eylül
1980 darbesinden
sonra, “Uğraşlarımı artık yalın vatandaş olarak sürdürmek istiyorum…” deyip, partisinin
genel başL-anlığından anında istifa eden kimdi?
a. Necmettin Erbakan
b. Bülent Ecevit
c. Süleyman Demirel
d. Turhan Feyzioğlu
İhtilzüler evlatlarını yer! Hem
de çıtır çıtır… Mülayim olmaya, bağişlavıcı olmaya da gelmez.
Bağışladıgın adam, hiç gözünü
kırpmadan, seni ipe, elektrikli
sandalyeye, giyotine gönderiverir.
Beylik alan çingenenin önce babasını asması gibi… Fazla kan dökülsün istemediği, herkesi affetmeye kaikıştığı için giyotine giden, giderken de “Giyotinci olmaktansa giyutinde can vermeyi tercih
ederim” diye bağıran Fransız
ihtilalcisi kimdi?
a. Robespiene
b. Napolyon
c. Marat
d. Danton

‘Pr/sti<9*a(9'qlr“p(8“ı>(z’P<ı (Haftalık Milletvekili Anagramlannız) MUSTAFA ÜNALDI UFAK ANÜS, DOMAL! ("O.l<." Joker) MUSTAFA KÖYLÜ KorÜ FASULVA - MEHMET EMİN AYDINBAŞ "İNEK ŞABAN" HİMMET EDEl ("EK" Joker) ORHAN VELİ YILDIRIM ovı DELİ RAHVAN MIRILTI ("AT" Joker) - ENEcAri GÜLLÜLÜ EN ÜTÜLU CELALİ MUSTAFA DEDEOĞLU DOGULU FESAT ÂDEM MEHMET KORKMAZ ZAHMETLİ KEM MORUK ('KlL" Joker) sEYvir HAŞİM HAşiMi HASTA "ŞEY" ŞİMDİ iyi Mİ? ('Dİ" Joker) HAYRİ DOĞAN HOR YAGDANLlK ("KlL" Joker) .ı- TEVHİD KARAKAYA AV, İTHAL KEKO DAVAR ("OL" Joker) "Efsane kahramanı vnkîtlice ölmektir..." zııı z: î ..E 11 __ İİ (Will Rogers, 1929) l ,BIBISIM BİBİŞEEM olmanın tek yolu j KURTHAN FİŞEK FIKRA Yine mektup geldi. "Hocalığın nereden geliyar?" Çok eski, anlattığım tıkralardan biri aklıma geldi. o o o Adamın biri papağan almaya gitmiş... Girmiş kuşçu dükkanına, etralına lıakınmış, sürahi boyutlarında, tüyleri rengarenk bir papağan gümüş... "Kaç para?" diye sonnuş... “167 milyon lira..." "İyi para! Özelliği ne?" “Dağarcığında 167 kelime var..." Iki adım atmış... Bir papağan daha... Renkleri alaea-lıulaca... "Bu kaç para?" diye somıuş... "450 milyon lira..." “Özelliği ne?" "Dağarcığında 450 kelime var..." Az gitmiş, uz gitmiş, dükkanın dibine pitmiş... Uyuz bir papağan... Keli çıkmış, tüyleri diikülmüş... Üksürüğün bini lıir para, ağzında sigere, yarılanmış bir litre tuvalet ispirtosu önünde... "Bu kaç para?" "237 trilyon..." Adamda hayret! "Ne özelliği var?" "Valleaa bilmiyoruz, ema, bunu gördüklerinde, ayağa kalkıp hocam, hocam diyor iilıür papaoanlar... Herhalde bir bildikleri var..." o o o Kendime ve Necmettin H0cA'ya armağa nımdır. FllSlLTl LÜT KKFNSERİNDE DEMİREL KİLRADXYİYA NE FISILDADI? 'Fürkiyenin en eğlenceli yer› geçti, ne yazık ki bitti. lerinden biridir Ankara... Kutluer flütünü indirdi, Dünya çapındaki sayılı saygıyla selâmladı salonu... sanatçılarımızdan Şefıka Demirel, Karadayfya eğildi, Kutluefe ödül verilecekti Altın CD... Demirel, Çankaya köşkündeki toplantı-resitalde, Kutluer'i "Çağdaş Türkiye 'nin sözleriy le överken, “Ödülün ş burada verilmesinin bir başka anlaım var, burası büyük Atatürk'ün mekânı..." dedi. Ödül töreninden sonra, herkes huşû içinde yeıini aldı. duyulabilir bir sesle, “Nasıl?" diye sordu. Sonra az duyulan (ve dudaktan ancak okunabilen) bir ses tonuyla, “Tamam" dedi. Şefika Kutluer n çok duygulanmıştı. .f Kendisinden " 9 bahsedildiğini sandı. Derken, key fı kaçtı. Erbakan efendi, MGK tebligatını imzalamışmış, o konuşuluyormuş meğer Demirel, İsmail Hakkı Ka- se... radayı, Ahmet Çörekçi, Güven Erkaya... Resital başladı, rüya gibi Burası Ankara... Kulaklar, beyinler, Şefıka Kutluer`e değil, Hasan Mutlucan`a endekslidir. lll