Sosyal demokratlar sevginin ne olduğunu öğrenseler keşke…

DUMAN OLAN YERDE.. . .

ı

senem -~w

SOSYAL DEMOKRATLAR SEVGİNİN
NE OLDUĞUNU ÖĞRENSELER KEŞKE…

Yılbaşından altı gün önce, TEMPO’da, bu kösede. bir

yazı yazdıydım. Kırşehir milletvekili ProtDr. Mehmet Alı Al
tın’ın ölümü üzerine…

”Bir Güzel İnsanın Ölümü/Bir Siyasî Solun intiharı…”

Rahmetlinin “sosyal demokrat” olduğunu, CHP-DSP
ekürisinden itibar görmeyince ANAP’ı Kırşehir’de birinci
parti yaptığını yazmıştım.

Bazı küçük hatalar yapmışım o yazıda… Eşi Aynur Altın düzeltti.

ı› ı ı

Yazınızı içim burularak okudum. Öncelikle ralımetli eşim Prol.Dr. Mehmet Ali Altın için yazdığınız üvgü dolu satırlardan dolayı teşekkür ederim.

Sizin de yazınızda bahsettiğiniz gibi, O, kendisini
topluma adamış, sevgi dolu, hizmet aşkıyla yanan bir
insandı. Onun için insan sevgisi ve insana hizmet herşeyin üzerindeydi. İnsanları, hiçbir zaman din, dil ya
da siyasi gürüşlerinden dolayı ayırmadı. Hepsine aynı
derecede yakındı. Mutlaka Kırşehir ve Kırşe
hirli’nin onun için tarklı bir yeri vardı.

Fakat hemşehrisi olmayanları da hiçbir
zaman ihmal etmedi. Kısaca onun insan
sevgisi herşeyin ötesindeydi. özünde
sevgi olan bir insanın, bir başkasını kır- ‘If’ .

ması mümkün mü? O da hiç kimseyi &

kırmadı.

Aralık 1995 genel seçimlerinden önce de, özellikle son mahalli seçimlerde kendisine siyasele girmesi için birçok baskı olmuştu. Ama kabul etmedi. Konusunda yetişmiş bir insan olarak hedellerini
gerçekleştinnek ve hizmetlerini tamamlamak istiyordu.
Son genel seçimlere yine büyük baskılarla aday olarak
girdi. Fakat bu seler hekimlikteki hizmetlerini bir nebze olsun tamamladığı inancı vardı. Artık hizmetlerini
doğrudan Kırşehir’e ve Türkiye’ye yapmak istiyordu.
Toplumdaki ve özellikle siyasetteki kirlenme onu bir
hayli üzüyor ve düşündürüyordu. Siyasete girmekteki
amacı, temiz insanların da siyasette başanyla hizmet
yapabileceklerini kanıtlamaktı. Nitekim kısacık siyasi
ümründe tüm siyasi partilerden insanların sevgi ve
:aynısını kazanarak bu düşüncesini de gerçekleştirmeye başlamıştı. Ama nasip buraya kadannış.

Sizin yazınızda beni üzen bir noktayı da açıklığa
lıavuştunnak istiyorum. Kırşehir’de seçimden önce size bazı şeylerin anlatıldığından ve seçim dönemi oldu
__junden bunları o zaman yazmadığınızdan bahisle, son
genel seçimlerden önce Sayın AItın’ın CHP ve DSP’den
aday olmak için girişimde bulunduğundan bahsediyorsulltız. Bunun bir duyum olduğunu yazınızda belirtmişılnlz. Bu konunun tamamen asılsız olduğunu, size yanlış bilgi verildiğini bilmenizi isterim. Eşim hiç bir parti
ye “Ben sizden aday olmak istiyorum” diye bir girişim
İ’ de ya da müracaatta bulunmadı. Aday listeleri belir
Ienmeden önce, .diğer partiler yanında sözkonusu her

iki partinin mahalli temsilcileri ve parti tabanlarından
insanlar kendi partilerinden aday olmasını istediler ve
, bunun için bir hayli baskı yaptılar. Onu aday yapmak
isteyen partiler içinden ANAP onu hiç tereddütsüz liste
başına koymuştu. İlk ve son görüştüğü parti yetkilileri
ANAP’lılardı. Ondan önce de, sonra da hiçbir diger
parti yetkilisi ile gürüşmedi. Girdiği seçimde de ANAP’ı
i birinci parti yaptı.
` Neden ANAP’ı tercih etti? Çünkü, onlar daha ciddi
bir teklifte gelmişlerdi. Çünkü, ANAP, Özal’ın deyimi
ile, dört eğilimi birarada tutuyordu. Onun geçmişini de
göz önüne alırsanız bu tercihinin ne kadar doğru olduğunu daha iyi anlayabiiirsiniz. Çünkü, o hemşehrilerine
ve ‘Türkiye’ye, insanları, parti ve siyasi görüşlerine göre ayırmadan hizmet vermek istiyordu. Bunun için de
en uygun partinin ANAP olduğunu düşünüyordu. Ve
ANAP’ı tercih etti. Seçim kampanyaları süresince kendisine yöneltilen “seçimlerden sonra parti değiştirecek” suçlamalarını her zaman yalanladı. Hizmetlerine siyasete başladığı partide devam etmek
‘İ, arzularından birisiydi.
. _ Neden sayın ,Altını herkes sosyal demokrat bilir? Cevabı çok basit…
Çünkü o sosyal demokratların söyleyip de yapamadığı herşeyi yapardı.
0 sadece sosyal demokrat gibi görünen biri değil aynı zamanda ülkesini ve milletini çok seven mütevazi ve gerçek bir milliyetçiydi.
Onun için, nıilliyetçilik, ülküsüne, ülkesine hizmet etmekti. O bunu en güzel şekilde yaptı. Bu özelliklerinden dolayı ona her siyasi parti adaylık teklifınde bulundu. Ama içlerinden sadece birini seçecekti, o da
tercihini ANAP olarak yaptı. Nur içinde yatsın.

Sizden istirhamım, onun CHP ve DSP’ye başvurmadığını, sadece bu iki partinin tabanlarının değil tüm
partilerin tabanlarının onu aday yapmak istediğini bilmeniz… CHP ve DSP’nin onu aday yapmak istememeIeri kendi sorunları… Ama onun bu iki partiye adaylık
için girişimde bulunduğu iddiası ise tamamen asılsız
olup, onun aziz hatırasını rahatsız edecek bir konudur.
Hem onu hem de bizi rahatsız eder. Bu konunun düzeltilmesi hususunda ilgilerinizi bekler, saygılar sunarım.

tü&

Şimdi söylüyorum…

Kırşehir’in il örgütleri sevgili dostumuza gitti. önce
CH P, sonra DSP..

CHP genel merkezi “teşkilat istemiyor” bahanesini
yarattı. DSP’den Rahşan hanımın “Önce CHP’ye niye gitti?” vetosu geldi.

Bildiğim, duyduğum bu…

Sevgiden yoksun partilerin, seven-sevilen bir insanı
yok saymalanm anlatmak istemiştim… Bazı küçük hatala
rım varsa attolal

Semih (soyadı yok), Haluk (soyadı yok). Alper (soyadı yok),

seyin Pepekal, Zeki (soyadı yok), Mehmet (soyadı yok), Ma
(soyadı yok), Haluk Kırcı, Abdurrahman Buğday (veya Bulda
Tansu Çiller, Özer Çiller, Mehmet Ağar, Mehmet Eymür, Alaadd
Cakıcı, Abdullah Çatlı, Sedat Edip Bucak, Sami Hoşnav, Sed
Peker, Mehmet Gözen, Drej Ali (Yasak), Korkut Eken, İbrah

Sahin, Hüseyin Baybaşin, Tarık Ümit, Savaş Buldan, Askar .
mitko, Oğuz Yorulmaz, Ayhan Çarkın, Hüseyin Duman, Behçet!
Cantürk, Yusut Ekinci, Medet Serhat, Adnan Yıldırım, Fethull
Gülen, Mehmet Urhan, Ahmet Cem Ersever, Mustala Deniz, M

tiId Manukyan, Tevtik Ağansoy, Sedat Demir, Lazım Esmae
Bülent Üztürkmen, Selim Gösterişli, Rıdvan Kocaman, Hacı Ka?, ‘
ray, Neval Boz

(MİT vasıtasıyla ayağa düşüp, Erbakan taralından, Çankay
Küşküne “karanlık ilişki” münasebetiyle gammazlandıklarr*
içini ……………….. .. i
Mehmet Elkatmıs ( en bu hâllere, bunların arasına d _ecek
adam mıydım?” diyecek kadar sıkıntıya düş ‘ ‘

.ŞİMDİ DLDUSAYIN …ı

NECMETTİN ERBAKAN
(Başbakan)

Bütün bu olup bitenleri planlıprogramlı-bilinçli mi yapıyorsunuz,
bilmem, bilemem… Ama, bilinçli yapıyorsanız, helâl olsun…

Başbakan yardımcılığını Tanıu
Çiller’e verdiniz, aksesuvar olarak
yanınızda taşıyorsunuz… Dışişleri bakanları düzeyindeki bir D-8 toplantısında, uzunca konuşmanızdan sonra, onu kürsüye çağırmayı unuttunuz…

Dışişleri bakanlığı görevini yine Çiller’e verdiniz… Hemen arkasından, Abdullah Gül’ü “dış türklerden sorumlu devlet bakanı” yaptınız…
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından bir tanesinin bile yaşadığı bir ülkedeki büyükelçilerimizle, konsoloslarımızla doğrudan doğruya emirkomuta zincirine soktunuz…

Şevket Kazan zâten başından beri “gölge içişleri bakanı”… Ağar
gitti, Meral Akşener yazsa yazsa kaç yazar? DYP’nin o koltuğu da yok
artık…
Ne kaldı geriye? Milli Savunma Bakanlığı…

Kıbrıs problemimizin (veya dâvâmızın) başından beri varsınız…
Kıbrıs’ta füze problemi gündeme geliverdi. Komutaniık ve koordinatörlük size yakışır, DYP’Ii Turhan Tayan soda içsin…

DYP’nin elinden içişleri, dışişleıt tlülli savunma uçup gitti.

Elinize, ağzınıza, aklınıza, entrikanıza sağlık…

DYP’liIerin ısrar ve inatla sahip çıktıkları CiIler’i yok etmeye geldi
sıra… Onu da yok (veya maskara) ederseniz, büsbütün helâl olsun…

DYP’nin, DYP’liIerin akılları başlarına gelir o zaman…

Türkiye’nin gündemini silkelemeye devam et hocam!

ı Termo 3/1997

_..-.._ __.__ _____A_._

%

::ST

MÜSTEŞARIN ÇİLESİ
EMRENİN KEÇİ SAKALI

Emre Kongar müsteşarlıga geç başladı. Eskiden üniversite hocasıydı. keçi
sakalını kestimıeye çalıştılar, kesmedı’, teline dokundurınadı.
Aklımda ,vanlış kalmadıysa, “Sakalım
namusumdur!” bile demişti.
12 Eylüliı’ protesto etmek için kürsüsüniı’ bıraktı.
Gel zaman, git zaman, müsteşar oldu.
Epey zaman devam etti üst bürokratIığı… ‘
Seveni oldu, kızanı, küseni oldu.
Sonunda, aslına rucû etti.
Üniversiteye döndü, yine kitap yazdı.
“Ben M üsteşarken… ”
Herkes bürokra tlara kızar.
Bir de bürokratlara sorun…
Gaıiplerim kime kızsın?
Emre Kongar, DYPî ı SHP koalisyonunun .
kültür bakanlığı müsteşarı
olarak, kaç kere bakan değiştirdi? i
a.3 b.5 c.6 d.3l
Kongafa çeşitli ülkeler liyakat
madalyaları verdi. Alman`lara ve
İtalyanlara ilave olarak kendisine
madalya veren üçüncü ülke hangisidir?
a. Uganda b. Zaire
c. Polonya d. Botswana
a “Ben Müsteşarken” kitabının ilginç bölümlerinden biri, Kongar’ın, Tansu Çiller ve Murat Karayalçın’la katıldığı bir toplantıdır. Kongar
ve yardımcıları, Boğaz’da yalı sahibi
olan başbakan Tansu Çiller başkanlığında toplanıp “Boğaziçi İmar Yasası”
konusunu görüştükten sonra, ne karara varırlar?
a. Yasa uygundur, destekleyelim.
b. Yasa daha geliştirilmeye muhtaçtır, üzerinde çalışalım.
c. Yasa Bakanlığfm ilgilendirmiyor, işe karışmayahm.
d. Boğaziçfnin yağmalanmasına yol
açacak bir yasadır, karşı çıkalım.
Kongarin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le ilgili anıları da
epey fazla… Demirel henüz başbakan
CEVAPLAR

Termo3/ı997

ken, çiçeği bumundaki müsteşar Kongar’a ne demişti?
a. Nassın, eyi misin?
b. Hoca gel, şöyle buyur.
c. Sakalların çok şık, üniversiteden istifa etmene değmiş.
d. Bizimle çalışmayı kabul ettiğiniz
için teşekkür ederim.
Bazı milletvekillerimiz dangıldungul olur. Kültürden nasipsiz
bir SHP’li milletvekili, Kongar`ın özel
kalemini dağıttıktan sonra, “Ben milletvekiliyim, kim ulan 0 içerideki dangalak?” diyerek, çatkapı müsteşarlık
odasına girmiş… O sırada odada
kim varmış?
ç S…” &Çin büyükelçisi
‘b. Zimbabwe fahri konsolosu
i ‘ß c. Katmandu başkonsolosu
d. Hıyarm biri
Meclisteki bütçe müzakerelerinde müsteşarların söz

.. hakkı yoktur. Kültür bakanlığı

bütçesi görüşülürken, ANAP
milletvekili Melike Hasefe bazı iddialarda bulunur. Kongar da “Geeçççiniz” anlamında bir el-kol işareti yapar.
Meclisin o oturumunu yöneten AN AP’lı Yılmaz Hocaoğlu, “konuşmacı milletvekiline el-kol işaretiyle müdahale ettiği için” Kongar’ı dışarı çıkartır. Hoca0ğlu’na daha sonra ne oldu?
a. Kültür bakanı oldu
b. Trafik kazasında öldü
c. Yüce Divan’a verildi
d. Süper emeklilîğe hak kazandı
Kongar, müsteşarlığı döneminde,
kimi zaman kötü, kimi zaman iyi
sürprizlerle karşılaşmış… İyi sürprizlerden biri, bütçe müzakerelerinde ortaya çıkar, maliye bakanı İsmet Atilla,
kültür bakanlığı bütçesine, “sırf Emre’nin hatırı için” beklenmedik bir para
aktarır. Niye yapmış olabilir?
a. Emre’nin çenesinden kurtulabilmek
için
b. Emre’nin keçi sakalını görmemek
için

ı c. Dost hatırı kırmamak için

d. Hepsi

P (L ‘q (9 ’17 (9 ‘P Ü’ ‘P (8 ‘3 (Z ‘-7 (I

SÜLEYMAN DEMIREL, MUSTAFA
KALEMLİ, NECMETTİN ERBAKAN,
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN, MEsUT
YILMAZ, lsMAiL HAKKI KARADAYI,
özER UÇURAN, TANSU UÇURAN,
ŞEVKET KAzANDiBi, ALPARSLAN

TÜRKEŞ, MUHSİN YAZICIOĞLU,

NEcATl ÇELİK, MERVE İLDENİZ,

DENİZ BAYKAL, BÜLENT EcEviT,

BAYRAM MERAL, SALİM USLU,
RıDvAN BUDAK, KORKUT EKEN,
MEHMET EYMÜR, TEMEL
KARAMoLLAoĞLu, BERKMERT ÇiLLER

_ülallalık Milletvekili Anagramlarmızl_

SAM$UN’A AYAK BASTIĞIMIZDA
DURUM KÖTÜYDÜ. MEMLEKEriN
HER rARAEı İŞGAL AırıNDAYDı.
BU MEMiEKETi BU FELAKET
HÂLLERE DÜŞÜRECEK ADAM
MIYDIK NETEKİM ABİLER? ELBETTE
BAHTI KARA MÂDERİNİ
KuRTARAcAKLAR çıKAR.
İNŞALLAH BİZDEN KöTüsü
çıKMAz. BİR iı-ıriMAı., DEĞERLİ
TSK MESELEYE SAHİP çıKABiıiR.
OLABİLİR, AMA, BAŞA GELEN
çEKiLiR.

(Hepsi ve kendileri bizatihi’ joker)

FISI

Cumhurbaşkanı resepsiyon
verdi. Duyan-duymayan, ışığı
ve avantayı gören oradaydı. Ben
yoktum, ama, arkadaşlar “kulak misafiri” olmuşlar bazı konuşmalara…

ANAP lideri Mesut
Yılmaz’ın yanına giden
“kültür” (?) bakanı İsmail Kahramanla ANAP’ın
bişisi Yaşar Okuyan
arasında şu ilginç

sohbet geçmiş… Kahraman bim-i
“Noeliniz kutlu dan şeref duyacaklaolsun, sayın bakan…” rını belirtti. ‘
“Bırak şimdi Noel işini… Yılmaz, resepsiyonda, De»
“Olur mu? Hoca 4 gün ilave mokrat Türkiye Partisi’nin V
edip tatili de uzattı…” l önemli isimlerinden İsmet Sez-
“Canım, ilaveyi Noel için
yapmadık… Uzaktakilerin birbiri ile hasret gider-mesi için yaptık…”

“Sayın bakan, siz de işin ko

l BU MUHABBETTE BEN YOKTUM
ERBAKAN DA YOKTU NETEKİM

Aşiret kontrolundaki bölgeye.
yeni kaymakam tayin edilmiş… Aşi- ,
ret reisi hemen kurucuları görevleri- .
dirmiş…

“Gidip aliyseniz kaymakami…
Kurda kuşa yem olmiye…”

Saatler geçer, ne kurucular görünür, ne kaymakam… ç’

Yatsı namazı kılındıktan sonra
kafile perperişan vaziyette arz-ı an- İ_
dam eder. İ

Aşiret reisiyle koruculıaşı ar:- ‘_
sında diyalog gelişir. ~’
AR – Ula ilogli it! Nerde kalmişııılz- ~
dir?
KB – Eşkiya yolimizi kesmişlir again! _ş
AH – Heyven ogll heyvenl Her ıı- İ
man oliyrl ~
KB – Bizi suymişlerilir!
AR – Zaten alışkensiniıdir!
KB – Hepimizi yatirip becermişlırdlrl `
AR – Hep yapiyler zaten… ı
KB – Kaymakam yalıancidir, edep-Ç
erkan lıllmezdir, çok direnmiştlr.

HAFTANIN HİKMETİ 9

“Hiç kimse
mermiden hızlı

koşamaz…”
(idi Amin, 1982)

L’|’|

layını buluyorsunuz hemen…
Ama, ben yine de sizin Noeliııiıı
zi kutlayayım…” ‘
nı .
Sohbetin bu şekilde:
uzaması üzerine ara-_
ya giren Mesut Yıl-u
maz, “Sayın bakan,
yarınki Türkmen Dü-l
ğünü oyununa arka-y
daşlarla birlikte gele-.F
ceğiz” dedi. ~

ginle de bir süre başbaşa sohbeti
etti. v
Oradan geçen DSPlinin bin’ `
de yorumunu kattı. *~

“Sağ-ırlar diyalogu…”

lll