Sanatçısın sen, sanatçı kal!”

KURTHAN FİŞEK

“sAMArçısıN SEN, SANATÇI KAI_.!”_ _ ,
MANTIGININ DAYANILMAZ HAFIFLIGI

Aşağıda bazı bölümlerini okuyacağımz
yazıyı, ‘l`ı”ırldye’rıin üstüne 12 Mart kabusunun çökmesinden 4 gün sonra yazmıştım.
Yarıi, 16 Mart 1971
Sabmuzı zorlamamak için, özetleyerek
okuyalım…

i’ t ‘A’

Louis Bonaparte’ın Sedan’da perişan
edilmiş kuvvetlerini önüne katarak hızla
Paris’e ilerleyen Prusya ordulan, orada,
beklenmedik bir engelle karşılaştılar: Silahlı Paris ve Onun Proletaryası. Her bakımdan güçlü Prusya orduları, ilk bakışta
önemsemedikleri ve “dayamksız” gördükleri bu son engeli aşmak, Paris’in kenar
mahallelerine bile yaklaşabilmek için tastamam 131 gün savaşmak zorunda kaldılar. Silahlı Paris, nihayet, 28 Ocak 1871
tarihinde düştü; kendisinden birkaç kat
güce sahip olan Prusya ordulanna değil,
aman vermeyen bir açhğa yenilmişti.

Ama, Silahlı Paris ve Onun Proletaryası, yenilirken bile ga
kamu görevinin doldurulmasında “genel
oy” ilkesini egemen kıldı; Komün Merkez
Komitesi üyesinden en küçük memura kadar, istisnasız herkesi, “seçimlik, sorumlu
ve azledilebilir” ilan etti. Bu ilkenin benimsenmesinden hemen sonra seçimlere
gidildi (26 Mart 1871).

Paris Komünü, devlet iktidarının tüın
yetkilerini tek bir organda, halkın seçilmiş
temsilcilerinden oluşan ve aynı zamanda
hem “yasa-koyucu”, hem de “yürütücü”
olan tek bir eylemci yapıda toplayarak,
kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı burjuvaparlemanteıizmine son verdi ve bir bakıma “doğrudan demokrasi”ye dönüşü gerçekleştirdi (28 Mart 1871).

Paris Komünü, dinsel inancın “kişisel
bir mesele” olduğu ve dinin, devletle olan
ilişkilerinde, bağımsız bulunması gerektiği
noktalarından hareketle, kilise işlerini
devlet işlerinden ayırdı; devlet tarafından
din kuruluşlarına yapılan yardımları durdurdu; kilisenin mülkiyetiııdeki topraklar
millileştirildi; dini semboller, dini resimler, dualar vb., kamu bi
liptn’, çünkü, şehirin bütün giriş kapılarına kurulan barikatlarda dövüşe dövüşe Fransız
Imparatorluğu’nun defterini dürmüş, on-dokuz yıl önce Louis Bonaparte adlı bir maceracının sona erdirdiği
cumhuriyeti, deyim yerindeyse, söke söke ve
barikatlarda ilan etınişti.

Fransız burjuvazisi
ve onun sözcüsü hain Thiers hükümeti,
Prusya ordularının Paris banliyölerine girmelerini sıcak sevgi ve sevinç gösterileriyle karşıladılar.

Prusya ordularımn kuşatması ve hain
Thiers hükümeti kuvvetlerinin sürekli saldırıları altında bunalan Paris halkı, 18
Mart 1871 sabahı, belki rahat, belki
rahatsız uykularından “Yaşasın Komün”
haykırışlarıyla uyandılar. “Komün” diye
anılan şeyin kuruluş bildirisi, o sırada, elden ele, kulaktan kulağa dolaşıyordu. Bil başlangıcı şöyleydi:

“Egemen sınıfların sürgit başarısızhk
ve ihanetleri karşısında, Paris şehrinin
proleterleri, devlet işlerinin idaresine el
koyarak durumu kıutarmalan zamanının
gelip çattığımıartık anlamışlardır…

1871 PARIS KOMUNU! işte, böyle kuruldu. .

Paris Komünü, ilk iş olarak, her türlü

-TEIEO16O

nalarıyla okulların duvarlarından indirildi (2
Nisan-8 Nisan 1871).
Komün, gerektirici
sebepler ne olursa olsun, bundan böyle,
idam cezasınm kaldırıldığını ilan etti ve aynı
gün, Ulusal Muhafızlar’a bağlı 137. Tümen’in törenle şehir
merkezine getirdiği
sembolik bir giyotin
şenlikler arasında yakıldı (6 Nisan 1871).

28 Mayıs 1871 günü, Belleville ve Menilmontant sırtlarında son Komün-erinin
de Thiers kuvvetlerince teslim alınmasıyla
birlikte, Paris Komünü, derin yankılar bırakarak tarihe karıştı. Burjuvazi, kendisine başkaldırınak cesaretini göstermiş Paris’ten, intikamlann en kanlısım almaya
koyuldu.

i’ r v:

Bu yazıyı niye tekrarladım?

Tekrarladım, çünkü, sanatçılarm siyaset yapmasma “bir tuhaf’ bakıhyor Türkiye’de…

Herkes Zülfîfnün saz çalmaya devam
etmesinin daha uygım olacağım söylüyor.

Insafl

Yukarıda anlattığım Paris Komünü’nün iki neferi vardı.

Barikatlarda çarpıştılar. Komutan ola
‘ rak değil, ama, nefer olarak, çarpışarak…

Vincent van Gogh…
Georges Bizet…

ıooııısoonoııooııııoıııooııııoooıııııııııııııııoı

ııııoooıııııııııoıoııoıııooııııoıııııııı0ııoııooıııııııııııııııııııııııoooııoııııııııı

sıEıHcı Hanımın
Hoı DEEıERı

MEHMET DÖNEN (cHP)

MAHMUT UYANIK (cHP)

SALİH sÜMER (cHP)

MuzAEEER DEMIR (CHP)

ERDAL KOYUNCU (CHP)

HASAN ÇAKIR (ANAP)

SADIK AVUNDUKLUOGLU (DYP)

ÜMİT cAHuYAH (DYP)

BEDRETTİN DALAN (DYP)

İRFAN KoKsALAN (DYP)

GÜKBERK ERGENEKON (DYP)

CEMAL ÖZBİLEN (DYP)

ABDÜRREZZAK YAvuz (DYP)

TEVFİK TÜHESİN (DYP)

AHMET NEİDİM (DYP)

İBRAHİM GÜRDAL (DYP)

(Bana süyletmeyin, kendilerini kaç zamandır en
iyi kendileri bildiği için) ………………………………….. ..U

LDU, HEM pE ÇOK İYİ OlDU SAYIN…
ZIYA HALIS

(Şimdilik Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı)

Kendi partinden gelme bakanlar bile seni eleştiıiyor:
kiye’nin çalışma mevzûatının
dünya standardlarma, ILO standardlarına uydurulması için
r Varşovada yapılacak ILO top-/”_ _ lantısına gitmesi gerekirdi. Git
‘ medi, işçi dâvâsıııı sattı…”

Başbakan, yani koalisyonun öbür ortağının başı,
abanın altından hem rapor, hem sopa gösteriyor:
“Biraz yurt dışma, meselâ Italya’ya veya Polonya`ya
gitseniz ne kadar iyi olur. PKK’ya bağışta bulunan
işadamları arasında bulunduğunuz söyleniyor, elimde rapor bile var. Biraz küllendiririm onu…”

Sen ne yaptın?

“O raporu al da ….. ..” demeye getirdin…

Varşova’ya gitmedin, basın müşavirini gönderdin

Iyi yaptın…

Sonra ne yaptın?

Azıcık dedikodu yaptın…

“Kamu grevlerinin, özellikle de Şeker Grevi’nin
ertelenmesi konusundaki kararnameyi imzaya Sanayi ve Ticaret Bakaııı Hasan Akyol, CHP’li kardeşim açtı, elden ele o dolaştırdı. Yurt dışına gittiğim
an, çahşma bakanlığına o vekalet edip imzayı basacaktı. Gitmem, grevi satınam…”

Doğrusu, son 4 yılhk icraatini ‘bir hoş ve tuhaf’
bulduğum CHP’li koalisyon kanadına yakıştıramadıın bu “aykırı” davramşmı…

Bütün kalbimle teşekkür ediyorum sana…

CHP’nin “sermayeye mutluluk çubuğu” olmaktan başka işlevlerinin de bulunduğunu anlatıyorsun… Devam et!

I

Milyonu ilk telaffuz eden dev
let büyüğü rahmetli Menderes’ti. Arkasından Süleyman Demirel geldi, halkımıza diksiyon
dersi verdi, trilyonları telaffuz
etmeyi öğretti. Türkiye’nin milli

l _ geliri ilk ne zaman trilyonu aştı?
a. 1968 It. 1973
6.1979 ll. 12 Eylül

2 lktisatçılann (ve kendilerine
iktisatçı süsü veren mühendislerin) sık kullandıkları kavramlardan biridir “deflasyon”…
Fiyatların gerilediğini anlatır,

ç bize yabancıdır. Türkiye’de, en
son hangi yıl, genel fiyat seviye
:i: sinde gerileme oldu?
a. 1923 ll. 1946
e. 1950 ll. Zil Ocak

3 Para, pul, metelik, mangır,
kuruş gibi para birimlerimiz
tarihe karıştı. Belki nostaljik takıldığı, belki mazoşistler tarafindan yönetildiği için, birim fiyatlarım kuruş üzerinden hesaplayan, kuruluşumuz hangisi?

ı. Ilevlet Istatistik Eııstltıisü

II. Terziler llııntederasyıınu

e. Istanbul Büyükşehir Belediyesi

d. tllalul Gaziler Ilerneğl

4 Ekmeğin tanesi en son ne zaman ellı’ liraya satıldı?
a lllrlnel llarlı-l limûmî
lı. lklnel llarlı-l llmûmî
e llııre savasi ıl. 1936

5Temel ` gıda maddelerinin,
özellikle de ekmeğin fiyatlarıyla oynanmasma duyarlı oluyor insanlar… Halk sokağa
yor, yönetimleri deviıiyor. Vur

iKi ANAHTAR, İKİ İNEK
IKI IIANELİ ENFLASYON

Enflasyona alıştım artık…
Alışamam zannetmiştim,
uydum. Uymasam, zâten o
uyduracaktı.

Uysa da koyar, uymasa da
koyar.

Ama, ayıptır söylemesi,
bazı rakamlara intibak
etmek hususunda
zorlanıyorum.

Aynı durumların sizde de
olup olmadığını anlamak
için “nostaljik takılmak”
istiyorum. İzninizle…
dumduymazlık en çok nerede
var?

&Mısır
&F

lı. ceylr
ıl. türkiye

6Enflasyon hızının yüzde
10’dan az olduğu son tarih
1969’du.
Süleyman Demirel şöyle buyurmuştu: “Bir kalkan (veya çıkan)
bir daha inmez!” Erken seçim
kampanyalarında, enflasyonu
yüzde 10’un altına çekeceğini
kim söylüyor?

a. Ahmet Ilan_ Evren

lıllallllurlıuttiıal

a sülevıııan liemlrel

Il. NGGIIIGİİİII EIİIÜGII

G. İIIISII ĞİİİEI’

İstatistik bilimini bazıları

şöyle tarif eder: “Rakamlarla
yalan söyleme sanatı”… Kimine
göre bühtan, kimine göre gerçeğin ta kendisidir bu tarif… Sorumuzu cevaplandınn, kararı siz
verin… 1990 yılının “iktisadi büyüme hızı”, kaç değişik rakamla
kamuoyıma lanse edildi?

a.: lI.5 s.? Il.9

8 “100 lira” diye bir para birimi
hatırlıyor musunuz? Ben hatırlıyorum. Benim zamanıında, 1
dolar, 1.83 liraydı. 12 Eylül cuntası, 1 doları 100 liranm üstüne
çıkartı. Çiller “ekonomiden s0rumlu devlet bakanı” olunca, 1
doları 4.942 lira yaptı, başbakanlığa gelince, dolar da, 10.850
liraya ulaştı. Şimdi kaç para?

a. 198 kIIIIIS

II. 19 sent

G. 59 İIİII İİIİ WII.

İ” ‘orabccaocetacs’ptıreceüeczßıcı

::imamı Marmara’nın
“Memleketin nasıl yönetilmesi gerektiğini bilenlerin
berber ve taksi şoförü_ olmalarına çok üzülüyorum…”
(GoorgoBu-rıs. 1977)

Illue Gurkan ı gulduren haher

Hürriyet Haber Ajansı’mızın günlük
bültenlerini elden geçiriyordum geçenlerde… Edirne büromuzdan Gurbet Gökçe’nin haberine takıldığım sırada, DSP
milletvekili, ezelî “muhalif ve münafık”
Uluç Gürkan geldi.

Ona okuttuğum haberi beraber okuyalım isterseniz…

“Sevdiği gençle evlenebilmek
için kaçmayı dahi göze alan 16 yaşındaki Songül Karadağ, nikahta şaka yapıp ‘hayır’ dedi. Bunun üzerine
nikah memuru deftere “Kadın evlenme anında evlenmeyi kabul etmediğini beyan etti” yazdı ve salondan çıktı. Gençlerin şaka yaptıklarını söylemelerine rağmen memur nikahı kıymadı. Genç çift, işlemleri yeniden
yaptırarak, bugün muratlarına erdiler.

Gelin Songül Karadağ, bu kez
memurun sorusuna hiç düşünmeden

ein isim sin İŞLEM

ANAYOL
NAH AYOL!
( “H ” Joker)

u AZINLIK HÜ_l`(Ü_METİ__ __
KUSME Kış, HAUN KOTU
( “K OS ” Joker)

KOALİSYON
SAKIL OYUN
( ” U ” Joker)
(geçiş H_ÜKÜMlğTİ
ruıvıu şıxs, HILE
( “L ” Joker)

MUTABAKAT HgKgMşıi
uı-ıı MAKATA KUTUK ım:
( “K ” Joker)

ÖZER_ UÇURAN ÇİLLER”
EN ııızıı. ÇARÇURCU, ou
( “C ” Joker)
cayır ÇAĞLAR
AGIR UVATACI
( “İİ ” Joker)

NECQET MENZİR
DENSIZ CEREME
( “ES ” Joker)

GENİŞ TABANU
BATAN NE, ŞILLIK?
{”KİL ‘ Joker)

YALIM EREZJKOÇ
sv, ALIK çomızı

‘Evet’ yanıtını verirken, çift nikah

sonra derin bir neies aldı. Kara

ile Sebahattin Makas, mutluluk ‘

de nikah salonundan ayrıldılar.”
Uluç gülmeye başladı.

‘Partiya Karker
Kürdistan (PKK), si