Başkanlık sistemi” tam bir kumardır, ne çıkarsa bahtına!

……. …._._ ı… …içn ,

KURTHANı FİŞEK

Dokuzuncu cumhurbaşkanımızı Güney Amerika’ya götüren dev yolcu uçağı
“turizm cenneti” Kanarya Adaları’na
âlâyla, vâlâyla indi. Haber sıkıntısı içinde bulunan mahalli, milli ve milletlerarası basın, önce uçağın merdiven başına,
sonra VIP salonuna üşüştü. Kalemler,
bloknotlar, teypler, kameralar alestaydı.

Kanarya Adaları _Ispanya’nındır. Yazma ve konuşma dili Ispanyolcadır. Turistik oteller dışında pek Ingilizce bilinmez…

Başka kimse bilmediğine göre, gazeteciler de bilmez…

Onun için, türkçe-ispanyolca simültane mütercim hâzır ve nâzırdı.

Klasik sorular soruldu, türkçeye çevrildi, klasik cevaplar verildi, ispanyolcaya tercüme edildi. Derken, medya terörü
esmeye başladı. Az-buçuk ingilizce bilen
bir “paparazzi ruhlu” medya mensûbu,
tuttuğu notlardan okumaya başladı.

Bunlar zevk-ü sefada… Bir elleri yağda, bir elleri balda… Ne yapıyorlar? Singapurlarda, Yeni Zelanda ‘larda, Avustralya ‘larda geziyorlar. soruyorum. Buralardan, bu gezilerden Türk halkına ne
sağlanır?

Çankaya sâkinı’ ve hükümet üyeleri,
dâvetsiz olarak nereye, hangı’ ülkeye giderlerse gitsinler, elimize iktidar geçtiğinde, aldıkları bütün harcıralılan, devletı’ soktukları bütün masrafları kendilerinden tahsil edeceğiz… Bu ayıplar dönemini_ kapatacağız…

Ulke bu durumdayken, kalkıp dünyamn öbür ucuna gidip küçük düşmek, mazoşist bir tabiatımız olduğunu gösterir.

Bitirdi okumasını… Boğazını ingilizce
temizledi, sordu.

“Vat du yu sey?” (Ne diyon babo?)

“Huu sed det?” (Kim etmiş lan o lâfı?)

“Yuu sör. In 1991…” (Sen dedin baba,
1991’de)

TFJTO ‘MA

“BAŞKANLIK SİSTEMİ” TAM BİR
KUMARDIR, NE çıKArısA BAHTINA!

Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız biriki saııiye duraladı, toparlandı Berlitzçe
(kulaktan dolma ingilizce) hazırcevabını
yetiştirdi.

“Yestırdey iz yestırdey, tudey iz tudey…’
ı t i ‘

B-ışkanlık sistemleri, halkın doğrudan (ylarıyla seçilen devlet başkanlanm
ön plana çıkartır, özenip bezenerek vitrine yerleştirir.

Başkan sembolse, mesele yok… Başkan “garnından gonuşur”, işler yürümeye
devam eder, dünya döner.

Başkan kendini aşırı ciddiye alıyorsa,
bilginin ve aklın sadece kendinde olduğunu vırsayıyorsa, işler çatallaşır.

Padişahlığı gördük, tek Şefliği, ebedi
şefıiği gördük… Hepsini gördük de, hayrını, hayırlarını görmedik.

i *Ir *k

Başkanlık Sistemi’nin en çarpıcı şekli
Amerikadadır.

En anti-demokratik başkan, Abraham Lincoln’dü. Ulvi duygularla yola çıktı, zencilere özgürlük vermek istedi. Kendi elcağızlanyla tâyin ettiği 12 kişilik kabinenin 12 üyesi “Köleliği kaldırmaya henüz hazır değiliz!” diye parmak kaldırdı.

Kabine toplantısını bitiriş cümlesi
ölümsüzdür.

“Köleliğin kalmasını isteyenler 12,
kalkmasını isteyenler ben… Kölelik bitmiştir…” ç

Kölelik bitti, Amerika Iç Savaşı
(1861-1865) başladı.

Ikiye bölünmüş bir ülkenin 2 milyon
evlâdı öldü.

û ir t

John F. Kennedy “çiçek çocuklarının
öncüsü” sayılırdı.

Başkan oldu, Küba Krizi`ni yarattı,
soğuk savaşı az kaldı, sıcak savaşa çeviriyordu.

Eisenhower savaş kahramanıydı, Kore Savaşı’m bitirdi.

‘k i k

Bizde “başkanlık sistemi” olsa ne
olur?

Barış güvercinlerini uçuran Ecevit
Kıbrıs’ı problem yaptı.

Atatürkçü Kenan Evren şeriatı başımıza_ musallat etti.

Ozal tek sivildi (12 Eylül sıralarında),
yedek astteğmenlik kesmedi, mareşallik
istedi.

Demirel’in ne yapmaya çalıştığını
otuz yıldır anlayamıyorum.

Ama, bildiğim tek şey var. Ferden
çok akıllı olmasak bile, külliyen dâhîyîz!

Egemenlik kayıtsız-şartsız meclisin
olsun…

Bu yazı, kendilerine başkan arayanlara ithafımdır.

E ların adliye
ğ CMUK’u icat ettin… Yankesi- ‘
: ciler, tokatçılar, hırsızlar,
ğ darpçılar, gaspçılar nasiplen
‘ di.

5 çıktı, yapmaya çalışlıklarının
ğ hepsinisılırladı.

siyasî suçlulara bu CMUK Ça; lışmaz…”

İ kiye’de demokratikleşmenin

İ”

_ SNWRCIHDDANNV
NDT DEFTERİ

SÜLEYMAN DEMİREL (Kendini Marko Paşa zannederken
birdenbire Marko Polo hâline düştüğü için). .Ü

TANSU ÇİLLER (Onursal babasına “Do/aş da gel!” demeye
nihayet cesaret edebildiği için) ………………………… ., .O

MUZAFFER BASKAYNAK (13 Eylul 1980’de atandığı Cankayada Kenan Evren ve Turgut Dzala tahammül edip bir tek
Süleyman Demirel’e katlanamadıgı

CEM BOYNEFİ (“Partim kurulduğu ğıin bu n ,sirketlerimi
kayyıma teslim edeceğim!” gazını basıp hala yapmadığı ve 3
trilyon net karı cukka ettiği için). ., …………………….. .l …………… ..Ü

ŞUKRU ERDEM (Türkiye milli hentbol takımının nereye, nasıl gideceği konusundaki kararı Türkiye’nin tanımadığı Güney
Kılırısa bırakarak kadaraymaz oldugu için). ,
VEHBİ KOÇ (Türkiye’deki ekonomik gelişmenin karşısındaki
tek engelin ‘hız/ın us artışı” oldugunu zannetmeye devam ettiği için) ……………………………… .ı ……………………………….. ..0

MESUT YlLMAZ (Kabinenin acık/anmasındakı gecikme/eri,
”Benim Amerika ve CIA ‘yla görüşmeler/min bitmesini bekliyorlardı!” gerekçesiyle açıkladığı için). …………… ..

ERDAL İNÖNÜ (Hazar/nın şahidi ,sırası, dışişleri akanlığını
kabul etmesi karsısında, Demirele ‘Hepimize drnek oldu!’
dedirttiği

HİKMET ÇETİN (Niceyi ‘Nis , Liseyi ‘Lis ye okuyan
başbakana cemile olarak. kahinenin CHP konlen’ nına, diksiyonu düzgün Kürt kökenli mebus almadığı içinl.. ..-.`.. …….. ..D
BARZANİTALABANİ (Neyi paylaşmaya çalıştık’ rı artık yavaş yavaş anlaşıldığı için) ………………………………………………. ..Ü

ı .g

OLMADI SAYI

SEYFİ OKTA

(bilir ııılllı lvıılıılıl

Sosyal içerikli demokratnazırıydın…
DGM başsavcısının biri
“Vallaaaaa, devleti bölen

İçine sindirdin…
0 “CMUK Yasası” Tül’

ğ ilk umuduydu, sonu gelmedi, savcının birine adalet bakanlığının gü; cü yetmedi.

Derken, hükümet sayısı değişti.

Onemli bir bakanlık teklil edildi sana…

“Insan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı”…

l-ıhh dedin, “Adalet bakanlığını isterim…”

Vermediler, sen de kabine dışı kaldın…

Kabul edebilirdin… CMUK’Ia başlattığını tam temeline oturtma
5 ya çalışabllirdin… Yapmadın… Ya yapmaya gücün yetmedi, ya insan

haklarının savunulmasıyla CMUK’u birbirinden ayırdın…

Lâf aramızda, SHP-CHP çiltleşmeslni de demokratikleşme sürecinden kopardın…

Yine lâi aramızda, meydan boş kaldı. Sen bıraktın… Algan Hacaloğlu’na sözüm yok… Bıraktığın boşluğu doldurur inşallah!

HAFTANIN HİKM ETİ

“Bunalım şartlarındaki en iyi yatırım, bebek emzirmektir…”

(Winston Churclıill, 1931)

TUTARLI OLMAYA MECBUB

Rahmetli Atatürk özel sektöıcüydü,

“ikinci adaın” İnönü devletçiydi. “Devletçiliği dolapçılık yaptılar!” sözlerini kime
borçluyuz? _
a. Ismet Inönü
b. Mustafa Kemal Atatürk
c. Turgut Özal
d. Ahnıet Kenan Evren

Rahmetli İnönü özel bankaları hiç sev
memişti. Bankalar onu götürdü, “ban
ker kökenli” Celal Bayar onun yerine geldi.
Bayar ne yaptı?
a. Repo
b. Döviz lıurlarında ayarlama
c. Konvertibiliteye geçti
d. Biri hariç, bütün özel barılıacılık taaliyetini durdurdu

İsmet İnönü’nün başbakanlıktan “gidi
olduğu anlaşılmıştı. “Dış yardım ve
destek” istedi. Kim, ne geldi?
a. Prag Büyükelçisi Yakup Kadri Karaosmanoğlu
b. ABD Başkanı Franklin Delaııo Roosevelt
c. Deutsche Bank genel müdürü Murat
Kinkel
d. Hiç biri

Türkiye’nin tarihi çelişkilerin, zıtlıkların

tarihidir. Dünya’nın topyekün savaşa
gittiğini gören İnönü, “Noolacak bizim hâlimiz?” sorusuna cevap bulmak için komisyon
kurdurttu. Kimler vardı?
a. Adnan Menderes b. Ethem Menderes
c. Relik Koraltan d. Üçü de

CEVAPLAR ‘n (o ‘v (r. ‘o (o ‘rw (9 ‘p (ir ‘v (î ‘rr (z ‘o (ı
OLIIUGUMIJZU KİM SÖYLEIIİ?

Cumhuriyet Halk Paıtisi ‘nin hükümete
ağırlığını koyduğu iyiden iyiye anlaşıldı.

Korktuğwn başıma geldi.

CHP ekonomiye “vaziyet ediyor”,
D YP de demokrasiye…
Özelleştimrenin yattığını söylemiştim,
DYP’li müteahhit firmalar yatınyor.
Demokratikleşmenıiı yatmak üzere olduğunu söylemiştim, Adalet bakanı
Mehmet Moğultay, düşünce suç/anna
afgetinneye arıayasanın engel olduğu
nu söyledi

İnsanlığın tarihi sınıf mücadelelerinin
tarihidir. CHP’nin tarihi savaşın, savaşlann tarihidir.

Birinci, ikinci savaşlar, Kıbrıs…
Neyse, kimse tutarlı olmaya mecbur
değil?

CHP’nin Beşinci Kurultayı toplandığın
da, Türkiye’nin, enflasyon, karaborsa
ve istilçilik gibi sorunları vardı. Takvim yaprakları 29 Mayıs 1939’u gösteriyordu. Ne karar alındı?
a. Karaborsacılarııı asılnıası
b. Stokçulaıın stoklarına el konulması
e. Dış temasların bir an önce başlaması
d. 500 bin kişinin askere alınması

Türkiye’nin girmediği bir savaşın laturası, “Varlık Vergisi” adı altında, kimlere çıkartıldı?
a. Tüccarlara
c. Emlak sahiplerine
d. Köylüye, çiftçiye e. Hepsine

Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapmaya
sevdalı ilk devlet büyüğümüz kimdi?
a. Nihat Erim (CHP)
b. Turlıan Feyzioğlu (CGP)
e. Celal Bayar (DP)
d. Kenan Evren (MGK)

3 Türkiye’nin demokrasiye geçmeye ça
lıştığı, daha doğrusu, çalışmaya başladığı veya çalışmaya başladığını zannettiği
1945-1950 zaman aralığında çok önemli bir
olay oldu, iktidar-muhalefet “yaşşaaaa var&
oooollll!” diye beraberce sokağa döküldü.
Olay neydi?
a. Missouri zırlılısının İstanbul’u
teşrifi
b. Marshall Yardıminın gelmesi
e. Truman’ın tekrar ABD başkanı olması
d. Üçü birden

b. Azınlıklara

duman; olanı yer-de…,

DEMOKRATİKLEŞMEYECEKLERİNE
GORE, “NE BOKUMU YIYECEKLER?”

Sosyal demokratlar ağız istalidir.

Mehmet Moğultay ilk SHP-DYP hükümetinde çalışma bakanıydı, iıçilere vaziyet
etti. Grevler tırrnarıdı. İkinci beraberlikte
adalete bakar oldu. Seyli 0ktay’dan bakanlığı devraldı, devam ettirdi. Şimdi açıklıyor. Vallaaaa, düşünce suçlarının önündeki tek engel, 12 Eylül anayasasıdır.
“Elim mahkûm”, o partiye oy veriyorum
kaç zamandır…

Niye veriyorum? söyledin ya, “elim
mahkûm, başka yere gitmiyor”…

Devletin bazı kuruluşları özelleştirilse ne
olur, devlette kalsa ne olıır? umurumda
değil… Hisse senedi alacak param yok…

“Demokratikleşmek için” oy verdim, veriyorum sosyal içerikli demokratlara…

Derken, müstakar (istikrarlı) adalet bakanı söylüyor.

“Düşünce suçlannı atletmemiz mümkün değil, çünkü, anayasa buna engel…”

Uluç Gürkan’a katılıyorum. DSPîdir.

“Madem demokratikleşmeyeoekler, demokratikleştiremeyecekler, ne bokuma yarıyorlar?”

I. _______ -_

İ MUGLNDA TUHAF LAFLAR EDILIYOR
Muğla-liwmızın bir haberini okuyorum. Hizmete Özeldir.
Emniyet müdür yardımcısı Mehmet Alptekin, iyi polisin nasıl olması gerektiği konusun
da bir konferans vermek için, kendine zahmet, dinleyenlere eziyet, Bodrum’a gitmiş…
“Topluluğa silah doğrultanı alnının ortasından vuran polis iyi polistir…”

Lâla bak! ‘

yetçileri, “bayan haktan” konusunda “duyarsız”…

Lâl Salman Kaya’nındır. ‘

“Bodrum’a en son gittiğimde yine sopa yediydim…” _

BIR ISIM BIR İŞLEM

(“KOAl.`İSYONA HOŞGELDİNİZ” Anagramlarınızl

YENİKABİNE AY, İNEK, BİNEK!
(“K”Joker)

HİKMETÇETİN HEMEN TETİKÇİ

(“E” Joker)

ERDAL inönü A, ÖNÜ DİRİLEN!
(“/”Joker)

HASAN AKYOL KOLAYSA, NAH!

ERMAN ŞAHİN HAŞİN, NAMERT
l “T”Joker)

AYSEL BAYKAL AY, SAKALIJ BE!
( “İ” Joker)

ZİYA HALİS AY, AHALisiz!
(“A ” Joker)

ONUR KUMBARACİBAŞI
au ARACI MORUK ŞAŞKIN
(“$ ” Joker)

ALGAN HACAİDĞLU
O NE CAHII, “l.AGAl.UGA”?
( “IE” Joker)

MEHMET MOĞULTAY
O MEHMET YAG TULUMU
( “UU” Joker)

I

l

I

l
I

I

I

l

ı Muğla’nın bayan valisi, Muğla’nın emniyetçilerine söz geçiremiyor. Muğla’nın emniI
I
I

I
L

L_……___….____–J

FIKRA

ezraadan kalkıp İstanbul’a göç
M eden, kısa sürede de “asimile”
olan Reşo’yu gmp seks partisine dâvet ettiler.
Yeniköy’e şehvetle, aşkla koştu Reşo…
Elektrikler söndü, halvet başladı. Yarım
saat sonra Reşdnun gür sesi duyuldu.
“Organize olalım babolarl” Iki saat daha
döndü. Yine Reşohun sesi…
“Heleseniz babalar, organize olalım…”
Kimse aldınş etmedi, herkes taşurluşur,
sapadaşupada..
Derken, kalaşnikotlar patladı, geri tepnıesiz toplar çalıştı, zırhlı personel taşıyıcılan Yeniköytleld yalıya girdi. Reşdnun
sesi yine duyuldu.
“Organize oliy misiniz, olmiy misiniz?”
Işıklar yandı, Reşo’ya sonıldu.
“Problemin nedir kardeşim? ‘Organize
olalım’ diye ne bağırıp duruyorsun?”
Reşo acıların erkeğiydi. Eoe Ayhan’ın dizelerini de biliyordu. Azıcık tahril ederek
meramını anlattı.
“Grup seks örgütlenmektir abiler… Hep
beni düdükliyrler…”

IASTEIDO