Provokasyonmuş! Adamı sinirlendirmeyin! Ben de onu söylüyorum zaten!

KURTITHANl FİŞEK

PROVQIŞASYONIMUŞ! _
ADAMI SlNlRLEuhlDlRMEYlğll
BEN DE ONU SOYLUYORUM ZATEN!

Türkiye açısından sâkin bir hatta geçirdik. Istanbulda sâdece 20-25 vatandaşımız
öldü.

Türkiye’nin doğusunda, güneydoğusunda “başarıh operasyonlar” sonucu 35-40 kişinin ölüşü “küçük haber”, “ahval-i adiyye”
olarak basına yansıyor. Kahve taranıp bir
vatandaşımız ölünce “mesele” oluyor, o “mesele” yüzünden dört elin parmağı kadar insanımız daha ölüyor.

Olabilir.

Doğan her 1000 bebekten 86 tanesi, daha bir yaşını doldurmadan, ya zatürreden,
ya sakat doğumdan, ya dizanteriden, ya öylesinden, ya böylesinden ölüyor. Ugandada
yok böylesi…

“0lmüşüz, ağlayanımız çok” bir mille
mBurnumuzun dibinde ölenler-i görrnüyoİ İ t
‘Pürkiye açısından hem sâkin, hem eğitici bir hatta geçirdik. Az zamanda çok şeyler

V i gördük, öğrendik…

Kıymetimizin bilinmesi için ille de “öl
-lİ memiz” gerektiğini öğrendik.

Bahriye Uçok, Muammer Aksoy, Çetin

“ Emeç, Hiram Abas, Umit Kaftancıoğlu,

Uğur Mumcu öldürülmeselerdi, kıymetleri

İ. bilinmeyecekti. Abdi Ipekçfnin tarafsızlığını
“kaypaklık” olarak yorumlayanlar, cenaze
günü, “Sezar’ın hakkını Sezar`a verlrdi rah metli…” diye ağıt yakmayacaklardı.

İnsanların kıymet (değer) kazanmaları

3;. için ille de ölmeleıi gerektiğini geçen hafta
_İ’ öğrendik…

Başka şeyler de öğrendik, gördük, pro
jeksiyonlar yaptık…

İ Y İ

Başbakan Tansu Çiller`in ağzından, yal
l nızca vatansal birliğe değil, birliğine
« de ihtiyacımız olduğunu, bu provokasyonla1 nn birliğine ginnenıizi engellemek*

isteyen şer güçleri” tarafından tezgâhlandı
` ğını öğrendik.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in

ağzından (Pakistana giderayak), “gaza gel,’ mememiz gerektiğini” öğrendik. Aynı saat
TEMPOl28

lerde, Ahmet Kaya, saza niye gelmediğimizi
soruyordu. Hikmet Çetinden (müstakbel koalisyonun başbakan yardımcısı), Ankara Yenimahalle pazarında, 6 kilo portakal, 5 kilo
elma, 3 kilo domates, 3 kilo hıyarın 1 milyon
lira ettiğini öğrendik.

Ali Baranselden sansürsüz basımn nasıl
çalışması gerektiğini öğrendik. Ozellikle bu
sonuncusu çok önemliydi.

Bilindiği gibi, 1993 yılı Birleşmiş Milletlerce ‘hoşgörü yılı” olarak kabul edilmiştir.
Buna paralel olarak birçok uluslararası resmi ve özel kuruluş dünyada hoşgörüyü artırmak ve hoşgörüsüzlükten kaynaklanan çatışmaları önlemek amacıyla çok sayıda etkinlik yürütmektedir.

Bu ilkelere göre, medya çalışanları, medya ‘nın “lı0şgöırisüzlük”k0nusunda oynayabileceğı’ rolü dikkate alarak, her türlü ayrımcılığı körükleyerek, kitleleri şiddete sevkedecek yayın yapmaktan kaçınacaklardır.

Hal böyle iken, bazı Radyo ve Televizyon
kuruluşları 12.3.1995 ve 13.3.1995 gıînü ayırımcılığı körükleyerek, kitleleri şiddete sevkedebilecek yayınlar yapmışlardır. Bu yayınlar halen sürmektedir. Türkiye’deki Radyo
ve Televizyonlar Uluslararası Kuruluşlarca
kabul edilen ve Türkiye tarafından da benimsenen bu ilkelere uymak zorunda oldukları gibi, 3984 Sayılı Kanunda yer alan “Toplumu şiddete yöneltecek, toplumda nefret
duyguları oluşturacak yayınlara imkân verilmemesi ilkesine” de uymak zorundadırlar.

Gerçek böyleyken Türkiye ‘nin huzura en
fazla ihtiyacı olduğu şu sıralarda, birlik ve
beraberliğimizi bozmak isteyen bazı dış mihraklar bu tür tahriklere yeniden cüret edebilirler. Bu bakımdan milletçe hepimize büyük
sorumluluklar düşmektedir.

Demokratik, çağdaş, hukukun üstünlüğünü rehber edinmiş, toplumun bütün değerlerine saygılı, her şart ve ortamda ülke çıkarlannı ve bütünlüğünü gözeten ayrımcılıktan ve önyargıdan uzak bir yayıncılık anlayışından yana olan Kurulumuz radyo Ve
televizyon kuruluşlannın yukarıda değindiğimiz konularda dikkatini çekmeyi görev
saymaktadır.

1’ Y Y

Birlik ve beraberliğe çok ihtiyacımız olduğu bir saatte, haddimizi bilmemiz gerektiğini de böylece öğrendikten sonra, sayın dahiliyeci (içişleri bakanı) Nahit Menteşeden,
hem faillerin, hem provokatörlerin “yine
meçhul” olduğıınu öğrendik.

“Onda bunda şundadır, şunda bunda 0ndadır, benim gönlüm sendedir…”

Bazı şeyleri göremedik, soramadık.

Yirmi vatandaşımızın öldüğü günde,
Türk bayrağı, istiklâl marşı yoktu. Demek
ki, Necdet Menzir de yoktu. Göremedim.

Bazı şeyleri gördük.

Polis sabırlıydı, “teenni” içindeydi. Ama,
askerler koşarak gelirken, polisler çekili
coplarını kılıflarına soktu, boşalmış elleriyle
askere alkış tuttu.

Olayın “provokasyon” olduğunu öğren Polisin askere “kurtarıcı” gözüyle bakması beni şaşırtmadı değil…

Provokasyonun istikâmetini anlatabildiın mi?

-ıııoooııı-oııııııııııııoıııooıoıııoıoooıoıııoıoııııııoııııııı

ııoıııııııııoııoıoıııııoııııııııını

i sırıııcı ııııcANıN

NOT IJEFIEHİ

SÜLEYMAN DEMİREL …………………………………….. ..RAPORLU v

HÜSAMETTİN CİNDORUK (Türkiyenin en kritik saatleriıîde, cumhurbaşkanı vekili sıfatıyla, camileri ve cuma cemaati- __î

ni boy hedefi gösterecek kadar patavalsız/aştığı icin). ……… ..O

TANSU ÇİLLER (DYP grubunda konuşurken, “Dış güçler ııl- l
demeye getirdiği =
0

masa memleketi ne güzel idare ederdi
icin) ………………………………………………………………………….. ..

HİKMET ÇETİN (CHP grubunda konuştuklarını inkâr ettiği
icin) ………………………………………………………………………………….. ..D

NAHİT MENTEŞE (İçişleri bakanı olarak, dişlerini, gariban
bir ilce emniyet müdüründen gayrısına geciremediği icin). ….U

ERGİN YURTTAŞ-HIZA KÜÇÜKOĞLU (Bu yaşımda, bu tecrübemde, bana ”teşekkür borcu” cıkarttıkları icin) ……………. ..B

GÜNER ÜMİT (Dergimiz baskıya girerken henüz gidip teslim
olmadığı icin). .. …. ..YINE YEDI

AYHAN lŞIK’lN “ESKİ OLAĞANÜSTÜ” DUBLÜHU ….. ..RAPORLU

MESUT YILMAZ (”ANAYOL Düşkünü” Hüsamettin Cindbrukbn
sullör/ügüne sayunarak camileri bedel gösterdiği icin) ………….. ..IJ

NAHİT MENTESE

(Olaylar Sırasında İçişleri Bakanı)

Rahmetli Seha Meray hocamızın çok özlü bir gözlemi vardı.

“Teşekkür ederim efendim…
Meseleyi açıkladın, katam yine
karıştı…”

Gaziosmanpaşa olaylarında
da öyle oldu.

Polis olay yerine geç geldi.
Niye gecikti?

Ali Sami Yen stadında maç
seyrediyorlarmıs, yani asaylşi
sağlıyorlarmış. ancak yetişebilmişler…

Medyanın iki gülü. Hayrettin Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir olaylar başlayıp devam ederken neıedeydi? Kozakçıoğlunun aklı, Men
zir’in kendisi?
Görevlerinln basındaymışlarmıs…

Peki. kim yaptı? Rivâyet muhtelif, dedikodu çok… Açıklamanı

duydum.

“Vallaaaa herbişl olabilir. TİT’mi desem? TİKKO. VAKKO. CUKKA
mı desem? IBDA-C, PKK. Hizbullah. MHP, CIA, MIT olabilir. DEV-YOL,

DEV-SOL, DEV-GOL, DEV-BOL bile olabilir…”
Aklımda tek bir sahne kaldı.
Daha doğrusu, iki sahne…

Güner Ümit dostum, yaptığın açıklamadan, “aranan şahıslardan

biri” olduğunu öğrendi. Kafası karıştı.

Askerler koşarak gelirken, senin polislerin. tabancalarını kılıtları
na, coplarını kınlarına soktular, askeri alkışladılar.
12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de hakandın galiba…

HAFTANIN HİKMETİ

“Karşılıklı kıskançlıkların kökünde, hem karşılıklı korku,
hem karşılıklı saygı yatar…” (Washington Inıng, 1848)

IDEVAMLI LnııııüşA GELMENİN t

FEVKALÂDE BAYANIIMAZ CAZİBESİ

İnsanlık tarihinin ilk ajan-provakatö. rü, Yunanlı asker Pzistrat’tır. İnsanları
‘t kışkırttı, ayaklandırdı, saraya yürüttü. Halk
en çok neden provoke oldu?

^ a. Çıplaklığından

b. Asker maaşınm düsüklüğünü
söylemesinden

c. Yanındaki çıplak kadınlardan

d. Hepsi birden

İnsanları “iyi provoke etmek için” iyi

konuşmak, şiiri güzel yazıp okumak gerekir. Topuğundan vurulup ölen Achilleus, katiyeli şekilde, yakın akrabası Agamemnon’u,
“geyik boynuzlu”, “it gözlü”, “edepsiz”,
“şarap lıçısı”, “aşşağılık herif” diye suçladı.
Halk galeyana geldi. Agamemnon’a ne oldu?
l a. Amcasımn oğlu tarafından öldürüldü
b. Halk tarafından linç edildi
c. Zeus tarafından aftedildi
d. Bizim Tanju gibi, Saray Ceza; evinde okuma-yazma öğrendi

Hem gaza, hem saza en kolay gelenler

askerlerdir. Askerin 0smanlı’daki karşılığı Yeniçeri 0cağı’dır. Genç Osman güme gitti,
“harem dairesine tasallut etmekle” suçlandı,
askerler ayaklandı. Genç 0sman’a ne yaptılar?
a. Sol billürunu kestiler
b. Sol ayağını kestiler
r c. Sol elini kestiler
d. Sol kulağını kestiler

Provokasyon tarihine baktığınızda askerle
e re gıcık vermenin sizoe bir anlamı var mı?
e a. Evet b. Hayır

Yine doldunışa geldik.

Siyaset konuşulmayan, ayn-gayrısr olmayan, sâdece maç seyredilen bir Alevî
kahvesi tarandı. İhtiyar bir gariban öldü,
birdenbire yollar, mahalle aralan doldu.
Taşlar atıldı, molotof kokteylleri atıldı.
Lastikler yakıldı, insanlar yakıldı.
Kahramanmaraş Ve Sivas tekrar yaşandı,
yakıldı.
Asker koşup geldı’, polis askeri alkış/adı.
Askere yine “Icurtancı “gözüyle bakıldı.
Kışlalı kışlasında oturmak istiyor.

“Bazı nıihraklar” onun sokaklara el koymasını istiyor.
Aynı test sorularını sormaktan bıkmaya
başladım artık.

“Gaza gelmeyin!” diyorum. Devamlı
dolduruşa ve tuıîıya geliyoruz. Mazoşistiz galiba.

Halkımız önce seçer, sonra arkalarından

küfreder. Seçtiklerini yok eden askeri
güçlere alkış da tutar. Meclise daldı. “Sizi gidi
dolandırıcılar, sizi etek düşkünü ahlâksızlar, sizi batakçılar, sittirin çıkın dışarı!” diye bağırdı.
Herkes gitti, oyverenler alkışladı. Kimdi?
a. Oliver Cromwell (1648)
b. Cemal Gürsel (1960)
c. Memduh Tağmaç (1971)
d. Ahmet Kenan Evren (1980)

Gâvurun Mareşal C0ncini’si, bizim Talat

Aydemir’imiz… Devamlı darbe teşebbüsünde bulundular, başaramadılar. Biz Talat
Aydemir’i astık. Onlar Concini’ye ne yaptılar?
a. Ayaklarından ağaca astılar
b. cesedini ateşe verip etrafında
dans ettiler
c. Cesetten söktükleri dişleri, kemikleri kapı kapı gezdirdiler
d. Hepsi

Her şeyden “kadın kısmısı” sorumlu tutu
lur. General Petroviç’e yapılan suikast teşebbüsünden Kraliçe Draga Mişan’ı sorumlu tutan saray muhatızları kadınrağıza ne yaptılar?
a. Şaaptılar
b. 36 yerinden kurşunladılar
c. @O yerine kılıç sapladılar
d. Oldürdüler
e. Hepsi

Kamuoyu araştırması yapıyorum. Tür
kiye’nin bugünkü şartlannda, “provoke
olmak” için, ille de sebep gerekir mi?
a. Evet b. Hayır
e. Sen sordun, sen söyle

i: CEVAPLAR

duman olan yerde…

ARŞLAN şosYAL IQEMOKRATLARIN
KIMLIK-IDEOLOJI-BINA ARAYIŞI

Trabzonlu sevgili bir okuyucum,
“Sosyal demokrasinin 105 yıldır
kişilik aradığını, kimliğini bulamadığını söylüyorsunuzl” dedi. Ne
demek istediğimi sordu.

Anlattım.

İkinci Enternasyonal 1889’da kuruldu, işçi sınıtı tarihine Korkaklar
Enternasyonali olarak geçti. Sloganlarının özeti şuydu: “Proletarya kırılmasın, burjuvazi korkmasın…”

Aradan 105 yıl (şimdi 106) geçti.
Arayış devam ediyor.

Meselâ, Türkiye’nin sosyal demokratları, hayatlarının en zor dönemini yaşıyor. Nasıl mı? Hürriyet
Ankara büromuzun gazetelere
yansımayan bilgi notunu okur musunuz lütfen? ‘

iki genel merkezli CHP’de bina ^ ` * ^ ‘o ‘
krizi yaşanıyor. Genel Başkan Hikmet Çetin, her iki binanın da kullanılacağını açıklamasına rağmen SHP’nin binasının satışa çıkarılacağı iddia ediliyor. Türk-İş Genel Başkanı
Bayram Meral ‘in binayı görmek amacıyla gezmesi tepki yarattı.

Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun dünkü toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Ertoz Vahit Suiçmez, SHP binasının sa tılıp satılmayacağını sordu. Genel Sekreter Adnan
Keskin ve Yardımcısı Eşref Erdem, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ifade etti. Suiçmez, TÜrk-İş Genel Başkanı Meral’in bir CHP Parti Meclisi Üyesi ile binayı gezdiğini
belirterek, bina satılacaksa bundan haberimiz olmalı ve buna biz karar vermeliyiz dedi
Erdem, satışın sözkonusu olmadığını yüksek ses/e ifade edince tartışma cıktı. Suicmez, bunu sormaya da hakkımız yok mu diye karşılık verdi Bunun Üzerine Hikmet Çetin, binanın satışının sözkonusu olmadığını, her iki binanın da kullanılacağını belirterek

tartışmayı kapattı.

BIR ISIM BIR İŞLEM F I K R A
(Haftalık Yeni Koalisyon Anagramlarınız)
Eugêşllöljglfßêxggêrûşcu sliye hukuk hakimi Re:
Kanı/okey) şo ya bakıp sınırlendı.
ozrııçıııen ORSELİ ÇEREZ “ “BOŞaHmaK m’ İSİİW(“ES”Joker) sun?”
u TANSUÖZERUÇURANÇİUER Reşo cevap verdi. “He babo…”
ULU ONDERLER, ÇARESIZ UTANÇ Hakim dosyaya baktı, Zozan’a
(“D”J0l<'el) döndü. "Sen de mi boşanmak isÖZER UÇURAN AZ-OZ UÇURUR tiyorsun kızım?" ”WHO/tell "He babo..." özen UÇURAN ÇİLLER Hakim büsbütün sinirlendi, kendiH-ÇİYE ZİVÃİ- Oİ-MÂİ ni zor tuttu, Reşdya tekrar dön(Bazı Hart/er Joker) dü_ BAŞBAKAN YARDIMCIS' "Be adam, 35 yıllık evlisin, 39 cosmsıcm( YARIM; BABA! cuğun, 99 torunun var, 40'ıncı lANSU-HİKM _ ' 100!" " VELET MAZBUT, MUHIT KESTANE m, dm' '°'”"”"” ("VELETMAZBUT"J0ker) ,Bekle î" myb B V, d d, R& . - ye e a o. e ı MuRAwETlNrı/Iıwjûşßgn" ÇARE şo, ;Beniınntgari terglnist takılı; TANSU-HİKMET EH, KIM UTANSIN? 'm5 ."' Va ' 99°” e" me?? (IIRNII Joker) edınıp ekonomık bagımsızlıgını HİKMET KARAYALÇIN YAKTIN Kil HARAMİ! 'St°"" l29TENPO