Ağlarız gülünecek halimize “Kürt meselesi” üstüne düşünceler
PKKyı kurdu.
O sırada o kürsüde asistandıın.
Olayı olanca komedyenliğimle yorumladım.
“Ankara’nın Mamak ilçesinde, 1978 yılında, bir grup
doğusoylu vatandaşımız tarafindan kuruldu PKK… Abdullah Ocalan o sırada Mülkiye-de
ikinci sınıf talebesiydi. Cemal
Mıhçıoğluhun amme idaresi
(kamu yönetimi) dersinden üç
kere üst üste sınıfta kalmıştı.
Askere çağırıyorlardı, kaçtı,
PKK’yı kurdu…”
Kurdu da ne oldu?
‘Anadolu’nun güneydoğusunda ortaya çıktı Ocalan…
Adı Apo olmuştu. Ilk eylemini
Siverek ‘te, sağcı Bucak aşiretine karşı yaptı. 12 Eylül 1980’e
kadar… Ha’ yıl sus-pas oldular,
tekrar başladılar. Ozeleştirilerinı’ yaptıktan sonra…”
Nasıl özeleştiıi?
Bu İşin silahlı mücadeleyle
olması gerektiği özeleştiıisini…
“Kürdistan ‘da topografya
_ çalışıldı, yanı’ boş nazarlarla
haritaya bakıldı. En yüksekte
__ AĞLARIZ eiiLiiNEçEK ıı_ı_^ıLi_ıvıizE
“KURT MESELESI” IJSTIINE IJIISIINGELER (2)
Naveta Kurdistan
(ERNK) harekete
geçip hem askeri,
hem sivil hedeflere
yöneldı’, Parti-0rdu-cephe üçgeni
oluşmuştu artık…”
v: ı› ı›
Yine ciddiye aldılar.
Gecikmeli aldılar.
Hâlâ oramn topografyasını öğrenmeye çalışıyoArdahan’da ko
ki mezraa bile tesbit edildi.
Sonra, 1982-1984 arasında askeri örgütlenmeye girişildi. Ilk
çalışmalar lojistikti. Silah bulundu, toplandı, biriktirildi.
Derken, silahların sayısı azaldı, askerı’ konvoy basıp (1984)
eksikler tamamlandı. Artık askeri eyleme hazır vaziyete gelinmişti…”
Askeri eylem hazırlıkları
bittikten sonra, anlatmaya devam…
“Bölgedeki eylemler arttı
bundan sonra… ARGK (Yüksek Askeri Şura) kuruldu. Avrupa merkezli Eniya Rızgariya
7530128
nuşan başbakanımız, “Sayın Edimeli analarım,
bacılarım, eniştelerim, aıncalarım!” diye giriyor söze…
Hemen arkasından, “PKK
‘lı olmasından şüphelendiği bazı helikopterlerin tepemizde
dolaştığım” söylüyor.
Benim “komiklik” olsun diye söylediklerim nedense ciddîleşiyor.
ı ı +
Derken yeni bir komedyenlik konusu buldum.
Yirmi sekiz harflik bir alfabeyle toplam 380 (yazıyla üç
yüz seksen) kelime üreten lisam özetledim.
V vrîvşı’ _ _ _ ,_ V g- r’ “”””””””””””””””””””” “1
BİRISIM BIRIsLısM : OLMADI SAYIN… :
l .. . . l
MEHMETCEMAL ÖZTAYLAN i c c `- i
EUATLAIVTIAIJTÖTIAEZ E u ” E Heşo başarılı
MEHMET KAHRAMAN ı M m fm b. d m bo b k_ ı bir işadamı. iş
KAKNEMVEHAGVAT , .u erenııeı ızı ır aı başı şııra . b I A ._
(Mum ğ tınız, ıltıiatyagmuruna tutuldu. Meselâ, Clinton, l “Ü aman_ “m”
. MEHMETSEYFıOKTAY g “Kravatınızın tadını unutamadıml” dedı. Zannedeı- I ka Va 9’d°°°k. ı sin si arabör ı ze İn a ıı dolma.. l Sasonbaki eczaETDYHAFIYEMEST . ‘9 **ğvlll-ll. . ,,
wmwmwm . Azıcık uzak kaldı, yıne aglamaya başladı. ı neye dalmış. Kama* i Bomba sesleri duyuyorum; çocukların çığlık- Ş put var midir?” (li”E””“°il’l«%l“”^”‘” ‘°”;û”m’ı;..,
V ı uw yı. u n I H I-II uz; i,
_ @Hamam y rum 17 sızın Ötiıîupanız da degıl. Boşnak/ar olsun, .Azenier alsıınçbızım gıbı : hava “miş, am”.
-MEhMErTAHIR KÖSE y frsılğrlıçrğlğxßrâ/Iııéna başımızıçevıremeyız. Mutecavız ıle masum ı ğa sessizlik çök_
‘alg Mmmmmm l Avrupa’da bazı Ülke/el sorunlarını çözmüş/er zenginleşmişierdir Kerr l müş”
(EM: Ğ ğ dilerinigüvenlikiçindehİssedebi/irier Kimse baş/ni gömerek güvenlik içinde E “ml fa”
y olduğunu düsünemez. Başkasının yardım Çığlık/arı varken kimse kendini y “:3 :EŞİ-l: M”
“Mun” y murefieh hıssedemez. y Y _
MEHMET KERIMOĞLU ı Sozler/me Bihaçia baş/adım, diğer ihtilaf/ara değindim. Burada ulvi ı Mili bitmiş. O”
am,” “Elena, l cümleler içeren bir bildiri kabul edeceğiz. B0sna’da bir şey yapamıyorsak ğ dakika sonra alı
MEHMET “Gmc j Azeıifrmeni ihtilaf/nda bir şey yapamıyorsak biz neyiz? Si/kineiim ve so- g aıına, mom maruWwêu’ l mmluıiuklaginııa ÜStiine/ifgrı v ı ‘thatl d ‘ ıı d n d l n? dönmüş’ yine
(gam) ı zun yupro em egı argıayıçı arı ogru usun ası ın an ı h Mgmgr @Azjoğw i sopayı. karnından sıpayı esirgersen, kadının tek hakkı, ağlayıp sızlannıa I agıişışıeıim
lisansı’ I lıakludır. Buyukelçilerle halvet olacağına, KlT arsalarının spekülasyonunu I “hımm emu” ,,
(BIURJoIwr) I yapaıağına, tanrı aşkına. muhterem ıeiikandan bir kâseçorba iste, pişirsin… l ş
L . . _ _ _ _ _ – – – – _ _ _ . _ . _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ -..J
“Agahdari Jö Serokatiya
Dairei Personel: Hewcedariya
Me Jö Memure Heye!”
O kadarcık yazdıydım, telefonlar, teleksler, fakslar yağdı.
“Ne diysen lan?”
Tercümesini verdim.
“Personel Dairesi Başkanlığından Duyuru: Ihtiyaç Uzerine Memur Alınacaktır!”
Mülkiye’de talebeliğimi
yapmış olanlar aradılar arkasmdan…
“Niye memur alıyorlarmış?”
Cevap verdim: “Askerin
varsa, bürokrasin de olur…
Kaçınılmazdır. Hatta, ruhban
sultan da olur. Bonapartizmin
temel örgütlenmesinin üç sacayaklarıdır bunlar…”
Sordular. “Bonapartizm nedir?”
Cevabım haftaya kalsın…
sınıııcı ııuunnın
nur ıııırıııııı”
MEİMET DÖNEN (Sanayi ve Tıcarel Bakanı” sılalının suyunu iki ayda çıkardığı için) …………………… ..0
ALİ ŞEN (Manavlıktan bilyoııerliğe tırmanırken, lsvede neden girerrıediğini bir türlü açıklamaya yanaş*
madığı ve kendisini ‘Türkiye’nin Berlusoonisi” zannetıneye başladığı için) ……………………………………….. ..0
TANSU çluER (“AğIama değmez hayat” şarkısını, DYP grubundan sonra, AGIK konser salonunda
MURAT KARAYALÇIN (“Millî Aksesuvaı” rolünü
benimsediği için) ….. .. ..RAPORLU
AYKON (Turkıyenın en bozuk parasının
bu kadar az zamanda 10.000 liraya nasıl çıktığını bir
türlü izah edemediği için) ……………………………………. ..0
isMETAilLLA (Ayran Doğanla aynı gerekçeiıwoıııu
AYŞEGÜL NADİR TECİMER ıcııurun bütün nlmetleıinden laydalanacak kadar parası olduğu için) ……. ..ll
TUĞ (Türkiye’deki demokratikleşme
ye 24 yıldır gülmeye devam ettiği
ÖZER UÇURAN (Üzerine vazlie olmadığı
hâlde, yaptıklarından dolayı, evde azar işilmediği içinJ…..6
SALİH GÜNGÖR (Kiıııleıle dans ettiğini öğrenemeye
cek kadar sal ve namuslu olduğu için)
“Yalan tek bacaklı,
iftira iki kanatlıdır…”
(Thomas Fiiller, 1651)
TEST
Yirmi yıl önce, bugünü lıatırlıyo
rum.
Abdülbaki ‘I`ı1ğ’un bütün direnişine rağmen bapisaneden çıkmıştım.
Sandıktan Ecevit ağırlıklı bir “oy
dağılımı ” çıkmıştı.
Ajda inliyordu. ‘Petrol, peetroooolllll!”
Yükselen değerlerin gazete kupürlerinden bildikleri bir dönemden
geçiyorduk.
Yirmi yıl sonra geriye bakıyo
rum.
Marx’ın dediği gibi, “Tarih iki
kere tekerrür eder. İlkinde trajedi,
ikincisinde tülûat (fars) olarak…”
Kıçlarını kumla silmek için
çölde eşelenen Arap`ların
buldukları petrol kaynakları dünyayı değiştirdi. 19 Ekim 1974 günü, Arap egemenliğindeki OPEC,
dünyayı tehdit etti. Neyle?
a. Petrol ihracatını yüzde 5
indirınekle
b. Gazza bölgesinde Ajda ya
şarki söylettiıınekle
c. Arafatın Alman asıllı korumasının saçlarını boyayıp boyamadığını sormakla
d. Hiç biri
“Kuvvet kullanın! Arap’lara
da fazla yüz vermeyin!” Kim
dedi?
YiRMTYıL êîNcıs NE Hîıpısvoikt”
o YIRMI YIL SONRA NE HALDEYIZ?
Durmuş saat günde iki
defa doğruyu gösterir.
Deniz Baykal, CHP-MSP koalisyonu bittiğinde, “Sosyolojik değil, siyasal hatâ yaptık!” dedi. 0 meşhur koalisyon kaç günde kurulduydu?
a. 31 b. 69
c. 100 d. 500
Sosyolojik (yani “sınıf
a. Henry Kissinger
b. John Wayne
c. James Sclılesinger
d. Ronald Reagan
Cumhurbaşkanları “uzlaşmacı” olur. Oyle olmak zorundadırlar. Koalisyon pazarlıkları uzayınca, kadayıfın altının
kızarması beklenince, canı sıkılan Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, kimi başbakan yaptı?
a. Naim Talu
b.Nilıat
c. Turgut Ozal
d. Fettullalı Bilen
sal”) koalisyon pazarlıklarımn devam ettiği sıralarda en aktif CHP’li kimdi?
a. Bülent Ecevit
b. Mustafa Üstündağ
c. Deniz Baykal
d. Orhan Gencebay
CHP-MSP koalisyonu kurul
duğunda, ekonominin rengi
morcivertti. Maliye bakanı çıktı,
“Güç bir dönemden geçiyoruz…”
dedi, “Herkesin fedâkârlık yapması ve sırtma biraz daha yük alması
gerekir!” Hanımalbaşı kimdi?
a. Ziya Müezzinoğlu
b. Kenan Evren
c. Aziz Üstel
d. Deniz Baykal
7 Sahi, “Ahmet Kenan Evren”
dediniz, aklıma geldi. Bütün
bunlar olup biterken muhterem
neydi?
a. Tümgeneral
b. Korgeneral
c. Orgeneral
d. Gümgeneral
Meşhur sosyolojik koalisyo
nun borazancıbaşısı Necmettin Erbakan’dı. Bütün ekonomik
kararları açıklamayı “üzerine vazife” edinmişti. Benzinin litresini
kaç para yaptı?
a. 270 kuruş
b. 270 lira
c. 270 doyçe mark
d. 2 70 S.A. riyal
Erbakan’ın ilk icraati, petrol
işçilerine 16 lira zam
yapmaktı. Aynı gün, milletvekili
maaşları 14.400 lira oldu. Peki,
ERDEMİR işçilerine “saat başı
ücret” olarak ne verildi?
a. 100 para
b. 5 kuruş
c. 50 kuruş
d. 500 kuruş
CEVAPLAR
lamwmmurm
omwwwmnuwu
I” _ ‘ ‘ – ` ‘ “””””-“”‘
______ _ _ _ _ _ __________ _ _ _ _ _ _ _____1
I”-“””””Ü-“‘””‘-“””‘”‘”””‘””””
Bana çocukken öğrettilerdi. Nüfus yavaş,
millî gelir ondan daha hızlı artarsa, fert başına millî gelir artar, refah yayıhr.
O çocuk aklım enneınişti buna… Millî gelirin bölüşüm mekanizması sakat olduğu için,
çok çocukluların kısırlardan daha fakir olmalarının aslâ mümkün olamayacağını düşün
– . . müştüm.
Haydi, “mümkün” demeyelim, garanti olmayacağını
düşünmüştüm.
O çocuk aklımla
haklı olduğumu anladım. Kısırlar var,
fakir… Tavşan gibi
üreyenler var, zenEîn
sıfatını bileğinin hakkıyla elde eden Refah
Partisi’nin 2 katrilyonluk edinilmiş servetine
bakıyorum. TBMM albümünü karıştırıp, RP
ıııilletvekilleıinin ortalama 4,3 çocuklu olduğımu tesbit ediyorum.
` Sonra da doğum kontrolünü niye ciddiye
almadıklarım daha iyi anlıyorum.
Bebek ölüm hızınm binde 104’ü bulduğu
bir ülkede, yani doğan her 10 çocuktan 1’inin
öldüğü bir yerde, “Doğum kontrolü istiyorlarsa, leylekleri yok etsinler!” esprisini ancak çok
çocuklu tuzukurular yapar.
Adil düzenler yaptılar. Gülmeyin, şaka değil… TBMM’de yaptılar.
HOCALARA VISKILI,
KLAKSONLU BASTON
Mekteb-i Mülkiye-i Fünûn-u Şahane’nin
(SBF) 135’inci kuruluş yıldönümünde en sık konuşulan konulardan biri, öğretim üyesi maaşlannın düşüklüğüydü.
En sık duyulan yakınma da, “aaaalılıhh vaaaahlıhh”tı.
Tam bu konuşmalar sürerken, Tansu Çiller
yönetimindeki hükümetin, çıkara çıkara, yüzde
45 civarında bir ücret artışını uygun gördüğü
öğrenildi. Buz gibi bir hava esti.
Havayı yumuşatmak için, Tansu Çiller’in
erotik fotoğraflarını
çeken Antalya büromuzdan Hüseyin Demir’in haberini okudum kendilerine…
Fakslayacağımı, hatta çoğaltacağınıı bile
söyledim.
İstanbul’daki bir tıbbî cihazlar âmıası, başta profesörler olmak üzere, öğretim üyelerine
yönelik ilginç bir promosyon başlattı. Binlerce
“dekoratif bastan” yaptıran ve üzerine birer
klakson ile minik bir viski şişesi monte eden firma, eşantiyonlarını Antalya’daki Oftalmoloji
Kongresi sırasında bocalara dağıttı. Firmanın
satış temsilcisi, “Baston vererek, yaşları 60’ın l
üzerinde olan lıocalarımızın yollarda dik
meleıini sağlamak istedik…” dedi, ekledi: “Bu- İ
nun üzerine, bastona klakson takarak, İ
ken kendilerine engel olan yayalarla önlerine çı- I
kan yaramaz çocukları uyarmalarını amaçla- I
dık. Vıski şişesini de, yorulduklan takdirde, bir I
yudum alıp canlandıktan sonra yollarına de- I
vam etmeleri için taktik. l
“Maaş kalmadı, baston verelim!” demeye |
çalışıyordum. Esprim soğuk kaçtı. Zâten oftal- ı
mologlar da promosyonu beğenmemişler… ı
Görme özürlülerin doktorlarıdır kendileri… I