Türkiye’nin Doğusu, Güneydoğusu

Olafî yer-de…

TÜRKİYE’NİN nuîausu, aüuıvnuîausu HARİÇ

ürriyetin üst yöneticileri, yazarları olarak, hep beraber, Diyarbakırdaydık geçen hafta…
110 dakikalık uçuş için İstanbul’dan
bindik uçağa…

Kendi hesabıma, “çifte korku” içinde…

İT” Havadan ağır cisimlerin nasıl olup da hak» vada durduğuna elli yıldır akıl-sır erdiremediğim için…

.W- Nasıl geçeceği konusunda bin türlü söylentinin çıktığı Nevruzun hemen öncesi
olduğu için…

c c c

Çoğu zaman soğuk kaçan esprilerimden
birini, gittiğimiz bölgenin şivesiyle (ve biraz
yüksekçe sesle) yaptım…

“Helesen babo… Kaptaniniz konuşiir. Uçkurlarınızı bağlayin, çıbıklarınizi söndürün,
oturaklarınızı dik waziyete getirin, kusmik
torbalarını hazırlayin…”

Sağımdan soluından homurtular geldi.

Etnik şaka yapmanın yeri olmadığını hemen anladım, sustum.

Ama, kemer çözme sinyali gelince, sigara
yakmadan edemedim. Şirin hostesler panikledi, ikisi birden koşuştu, kibar şekilde sigara içmenin yasak olduğunu hatırlattı.

Kaç gündür kafamda kurduğum espriyi
yaptım. “Dış hat uçuşlarında sigara içmek serbest değil mi?”

Homurtuların yanında pis pis bakışlar geldi bu sefer…

Hepten sustum, dönene kadar da gülmedim, güldürmeye kalkışmadım.

Haritada durduğu gibi durmayan doğunun, güneydoğunun şakaya gelir, getirilir tek

_ bir yeri, yam yok…

Havadan ağır cisimlerin uçmalarmın
mümkün olmadığı konusundaki şüphelerimi
unutmak için, bir şeyler okumak istedim, çantamı kanştırdım, TEMPO`dan Mehmet Korkmaz’ın bir istihbarat notu geldi elime… İyilik
yapmış bana… Gittiğim istikametteki yerleri
biraz tanıyayım istemiş…

_Ya iyilik yapmış, ya bilmeyerek kötülük…

Ikişer kelimeyle, groge oldum, şok geçirdim, feleğimi şaşırdım.

“Bir gün geçmiyor, Batman’da birileri faili

F1/
I. Ü: r
1 I.

meçhul cinayete kurban gidiyor. Batmanlı
parlamenterler huzursuz, mutsuz, umutsuz.
Kendi tabirleriyle `meçhul faillerin başkenti,
kâbesi’ haline geldi Batman…”

Insanı hafakanların basması için bu kadarı bile yeter, ama, yutkundum, cesaretimi toplayıp devam ettim.

“Meçhul failler ayrım gözetmiyor, herkes
nasibini alıyor. HEP Batman milletvekili Nizamettin Toğuçun minibüsçülük yapan, 27 yaşındaki, evli, iki çocuk babası Abdülmecit T0ğuç’u da vurdu terör… Uğradığı silahlı saldırıda ağır şekilde yaralandı…”

Bütün yolcuların minibüsten inmesini

. beklemiş saldırganlar… Biri dışarı atlayıp er
ketelik yapmaya koyulmuş, öbür ikisi arkadan
uzanıp ense köküne üç kurşun sıkmış… Başına gelecekleri dikiz aynasından görüp saldırganlarla boğuşmaya kalkışmasaymış, saldırıdan sağ gözde görme bozukluğu, yutkunma
güçlüğü ve vücudunun sağ tarafında kısmi
felçle kurtulmayacakmış… Meçhul failler, tabancalarına bir çentik daha atacaklarmış…

Zar-zor konuşabilen Toğuç hastane yatağında ifade vermiş…

“Daha önce hiç görmediğim, 19-20 yaşlarında üç genç…”

Şaşırmadım.

Bölgeyi iyi bilen iktisatçı arkadaşlara hareketten evvel “brifing” yaptırrnıştım zaten…

Türkiye genelinde düştüğü, 500 günde düşürüldüğü iddia edilen “işsizlik”, güneydoğuda
had safhada… 18-24 yaş grubundaysa rekor
seviyede… Yüzde 93-94…

İşi, aşı olmayan silahla oyalamyor, ekmeğini kazanıyor.

Yaptığında inandığından, “dava adamı” olduğundan değil, başka çaresi olmadığından…

İçim hepten karardığı için, hızla okuyup
bitirdim Korkmazin notlanm…

“Batman milletvekilleri Nizamettin Toğuç,
Abdulkerim Zilan ve Adnan Ekmen aynı görüşte… Valiler ve asayiş sorumluları, varsa
yoksa PKK’yı görüyorlar. Bölgede Hizbullah
örgütünün varlığını açıkça reddediyor, görmezlikten geliyorlar. Bu taraflı bakış açısı devam ettikçe, bölge halkımn devlete güveni sarsılıyor, azalıyor, sonunda yok oluyor. Tek çö

züm sivilleşmedir, demokratikleşmedir. Yok,
sa, bölgeyi askerlik şubesi, karakol gibi yönet.
mek değil…”

e c e

Diyarbakır’a vardık sonunda…

Ziyaretlere başladık, epey uzun :Lll
ama, bitirdik.

Askeri ve SlYİl kolluğun sorumluları kend, ‘
açılarından haklı… Ne zaman, nasıl. nereug
kadar demokratikleşeceği, onların değil. six-ak_
iktidarın kararı… “Ben bana verilen görevi
parım!” dedi hepsi…

Peki, çözüm ne?

Akşam odalarımıza çekildikten son:
larımın, eski yazılarımın arasında eşel<::<...:ı İki yıl evvel yazdıklarımdan biri geldi elime... › *^ Amerika'dan ilk silahlarımızı 1869 yılın da aldık. Amerikan İç Savaşı (1861-1865ıskartası, tanesi 4 dolardan, 114 bin adet Enheld tüfek... Bu silahlar belki Amerikalfnın işine yaramıyordu, ama, yalın palaya dayalı as ken' teknolojimizle mukayese edildiğinde 'im bir reform, hatta ihtilaldi. O heyecanla efer Springfield marka, 239 bin silah d..~...ı ;etirttik. Büyükçe miktarını '93 harbinde, geri kalanını imparatorluğun dağlık bölgelerinde. doğuda, güneydoğuda, Arnavutluk'ta kullandık. " .à Amerikan büyükelçisi A.W. Terrell, 6 M- Mayıs 11895 tarihinde, ABD dışişleri ba› kanı Walter Gresham'a bir mektup yazdı.: 'Padişah II. Abdülhamit'in ilk bakışta gar Äebilecek bir teklifi iletildi bana... Eksiksı... ...ıııtekmil bir Kızılderili silahları takımı istiyor benden... Ok, yay, mızrak, kalkan, balta. bıçak, kın, deri yüzme bıçağı, hepsi..." Padişahın Rocky Mountain Kızılderililerirıin kullandıkları silahları istemesinin ardında yatan askeri mantık açıktı. Rocky Mountains Amerika' II dağlık bölgesidir. Oranın şartlarına en ın silahlar hangisiyse, onlara biraz dah. emsalleriyle karşılık vermek gerekir 'K bölgelerde savaş ancak öyle kazanıhr. tani::. silahla, bölge şartlarına en uygun silahla kırşılık vererek... .I- Padişah II. Abdülhamit'in Kızılderili sl'=' lahlarına merak sardığı dönemi zarıht' Enver Ziya Karal şöyle anlatır: "İstibdııı dll' / I İ . _ı ,inde, ilköğretimin yapılması söz konusu olduğunda, dağlı toplulukların, Amerika'daki Kızılderililer gibi, tecrit edilerek etnografik değer olarak muhafaza edilmeleri hayli taraftar bulmuştur. II. Abdülhamit, istibdat otoritesinin yetişemediği dağlık bölgelerde yaşayan kimseler için cehaleti zaruri ve hatta mecburi görmekteydi. Bir gün, Amerikan büyükelçisi ile görüşürken, Amerika'daki Kızılderililerin medenileştirilmesine elçinin aleyhtar olduğunu, bu sebeple okutulmalarına taraftar bulmadığım, doğal hallerinde bırakılmalarının daha istifadeli olacağını öğrendi, kararını verdi. Bizde de, dağlılara mektep açmak beyhudedir. Mekrep şehirliler içindir..." ' Osmanlı'dan beri politika aynı... Yığ silahı, kapat mektebi... ı <. c Diyarbakır'da 36 saate yakın kaldık. Göreoeğimi gördüm. Kendimden bir şeyler eklemiyorum, uzun süre görüştüğümüz dört partinin temsilcilerinin hepsi aynı görüşteydi. Bölgenin en büyük sorunu işsizliktir. En heyecanlı, silaha en yakın ve yatkın yaş grubunda (18-24) işsizlik oranı yüzde 90`ı aşb ımştır. Iş bulamayan şanslıysa seyyar satıcılık, ' işportacılık yapar, kursağına iki lokma ekmek girer. O imkânı yoksa, eline tutuştürulan silahı kullanır. E Bölgenin ikinci en acil sorunu sağlıktır. Lağım suları, içme suyuna, musluk suyuna devamlı karıştığı için, tifo, sarılık ve dizanteri vakaları çok artmış, bebek ölümleri Türkiye ortalamasının 4-5 katına çıkımşfır. Belediyeler felç vaziyette, doktor-hemşire yok denilecek kadar azdır. Bölgenin üçüncü sorıınu yatırımsızlıktır. 1985 yılından bu yana devlet bütçesinden bölgeye aktarılan 50-60 trilyon liranın tamamı askeri harcamalarda kullanılmış, üretken ve istihdam yaratan yatırım yapılmamıştır. Bölgenin dördüncü sorımu herkese "potansiyel PKK'cı" gözüyle bakılmasıdır. Âynca, "Hizbullah" örgütünün varlığı, devletçe Yeni yeni kabul edilmektedir. Ama, yanlılık deVam etmekte, çoğu zaman göz kararıyla soruşturma sürdürülmektedir. Sabah namazı saat s., I ' KURTHAN FİŞEK ıııııunnuîıu (ıiııi ııuıııvıuıoııı lerinde öldürülmüşse ölen PKK'lı, akşam namazından sonra öldürülmüşse Hizbullahçı varsayılmakta, failler ona göre aranmaktadır. ğ Sorunun tek çözümü demokratikleşmedir. Hamidiye alaylarının devamı olan komculuk sistemi, yarı askeri idare olan olağanüstü hal meseleleri çözmez... o ı o ' Yazının hemen başında söyledim. Hürriyet ekibi olarak Diyarbakırdaydık geçen hafta... Bu satırları yazarken Nevruz'un arefe günündeyiz... Yarın (21. Mart) ne olacağını bilmiyorum... Görünüşe göre (ve inşallah) sakin geçecek Nevruz... Ama, sorunun çözümü daha epey zaman alacak... ` Yüz elli yıllık tecrübeyle sabit, asker yığıp mektep kapatmak çözüm değil... Osmanlı denedi. Cumhuriyet deniyor, boşuna... Yani, "Vur kurtul!" formülünü geçiniz bir kalem... Akla kara vaziyeti, onun alternatifi gibi gö; rünen "Ver kurtul!" da çıkış yolu değil... ' "Madem meseleyi 0 kadar iyi inceledin, daha fazla ukalalık etme, çözüm neyse söyle!" demeyin bana... Bilmiyorum. Ama, bildiğim bir şey var. Dünyada sadece iki renk, akla kara yoktur. İkisinin arasında bir sürü şey olması gerekir. Belki bir çıkış yolu gösterir diye, yazının son sözlerini, Diyarbakır'da görüştüğümüz parti temsilcisi dostlara bıraktım. "Bağırarak, çağırarak çözülmez bu sorun... Yatırımla çözülür, hizmetle çözülür, sağlık ve eğitim standartlarımn yükseltilmesiyle çözülür. Olağanüstü halle, koruculukla, sıkıyönetimle çözülmez, demokratikleşmeyle, hakça, insanca bir örgütlenmeyle çözülür. Bölgede yaşayan 7 yaşındaki bebeden 77'lik ihtiyara kadar herkesi 'potansiyel terörist' olarak görmekle çözülmez, Türkiye'nin batısında yaşayan on milyon Kürtün yararlandığı insanca imkanlardan doğuda yaşayanların da yararlanması, yararlandırılmasıyla çözülür..." Başta dediğim gibi, Nevrufdan bir gün önce yazıyorum bu satırları... İyimser değilim, karamsar değilim, ama, kaygılıyım. Nevruz'un öncesi, sırası ve sonrasında yaygın bir nevroz var etrafta... @SEI ABDULLAH ÖCALAN (ıaıauaıırye 'Maam-Aım' bilip Denıirde 'Heleserı Baba' dlyemediği için) _cşşıı TALABANİ (payını: sökmeyinoe «mm ş lwl ... SÜLEYMAN DEMİREL (Apo'ya özenip umum T' gün kepenk inıfırttiği içln)._....._... İSMET SEZGİN (Babadan 'Çok, zamansız ve " konuşma!' tııçasını yediği için)mısu çIıLEn (Nevruz arelesinde Türldyehin m 'Iş Bmkasfnın Özelleşıinlnıesi' olduğunu sandığı" TURGUT ÖZAL (Apdnun 'Ağırlığı olsaydı, Ik konuşurdunı' lalını İŞİîİp. İlk İŞ olarak, baskül: . SEMRA ÖZAL (Zamansız zamanda Singapufa gü ç beyin iftar kontrol edemediği fAIMA GİRİK (SHP-Yeşilçam tercihini bir türlü ı (çin _...._.___.....___....... MESUT YILMAZ (Bitmiş 500 günün hesabını gün uzatacağa benzediği için)..._....._.. NURSELİ İDİZ (Borsataki düşüşü (aydımıak için ı Askfdnıavasovunduüuioîni---w---m .Bİtî-İŞİH BİRİSİ! tHaltalıkAnagram Analiziniz) ' SÜLEYMAN DEMİREL DERİN ALEYKUMSELAM (“AK"Jokeı) ANAVATAN PARTISI TU! VİCDAN NE? _ , AVANTA, PARSA IYl... İ "YÜCE DİVAN 'J0keı) HAYALİ İHRACAT_ , CAHIL HAŞARAT lYI ('İ$"JokeI) OTOYOL OOİ OY TOPLA! ("APO'JokeI) CENGİZ _ALTINKAYA ZENGINI YAKALAT! ERCUMENT KONUKMAN TERCUME: KONT MANUKYAN ('YAT"Joker) IŞIN ÇELEBİEÇECİ Mİ? ('A'Joker) İBRAHİM TEZ_ BU BIRAZ EHlL DAMAT ('BUDALA'Jokeı) İMREN AYKUT NİYETI KUMAR ('İ'Joker) m J | Z ı ı İ ll3 İ İ ğ Önümde bir anayaş; vand Aânlaşılan seni; elin e evar, aynı mad. (Sansui wrumlusu dulıı bakanı) deyi (133) okumuşuz' ı "Radyo ve televizyon istasyonları. ancak devlet eli ile kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kis” ~ halinde düzenlenir..." Yani. "özel yayın" yapma] sak... Valiliklere 15 Mart tarihli bir genelge ya). ._ mışsın... "Kanunlara aykırı olarak izinsiz ve ruhsatsız kurulan radyo ve televizyon istasyonlarının kapatılması konusunda Valilikler yetkilidir. Gerekli işlem. ` lerin ivedilikle yapılması..." 487'nci gününü dolduran hükümetin ikinci 500 gününe sakat, sansürcü bir giriş... Bende de göz var_ kulak var. Tıpkı sende olduğunu sandığım gibi... Ar. :yasanın 0 maddesi bilmemkaç yildir delinnıekl( madı, kevgire döndü. Diş geçirecek, bula bul amatör telsizciyi bulduğuna göre, ikinci 500 günde de özgür basın-yayın faaliyeti olmayacak... Haklarında cimsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulan 73 radyonun kaçta kaçının "Islami Radyo" olduğunu bilmem, ama, bildiğim ,tek şey, bunların hepsinin "mahalli radyo" olduğu... Ikinci 500 gün içinde de, memleket çapında, belediye seçimleri var. Ne hikmetse, "sansür" gördüm mü, sebep- ç ilişkilerine çalışır kafam... Babanın "Rahatsız eden radyo ve televizyon istasyonları kapatılacak!" demesinin hemen ardından senin bu yaptığını da, "mahalli seçimleri kontrol altına almak" dışında yorumlayamıyorum... Kusura bakma! . ıhııv . ..... ı... .. a H,-.. _. “siyasetten nefret ediyorum... Aday gösterirlerse kabul etmeyeceğim... Yine de seçerlerse hizmet etmeyeceğirn..." (William Tecumseh Sherman, 1884) * 's' ...ÜZ'S.F..'.Z;İİ.KİİÇV.~.Eİ` uâlitiğkaîf, 'Bizim kekolar devlete bağlı, otorite ve hiyerarşiye saygılıdır. Diyarbakır'da anlattılar fıkrayı... Askerliğe uzundönem tertip edilen Reşdw Pek sevmiş Atatürk... "Ozel makam kahvecisi" kadrosuyla yanına almış... Herkes masada... Rakılar bitmiş» kahve~çaya gelmiş sıra... Reşdyu çağırmış Atatürk "Sor bakalım, misafirler ne istiyor?" demiş... Kırk kişinin ne istediğim sormuş Reşo... .^ sade kahve, çay, ıhlamur, adaçayı... Her kaf:- -r ses. lleşo gitmiş, siparişleri getirmiş, herkese dâğll' Atatürk çağırmış yanına... Kulağına eğilip W' muş... "Not bile almadın... Bütün siparişleri 3 nasıl tuttun. " . "Helesen Atam, okuma-yazma bilmiren), zat?" yazamam... Bitek ,seninkini aklımda tutmışem l" gerisini düttüresin gitsin..? " ' ' ı # *~TEST^* AMELENİN MIIKAIIDES BAYRAMI __ ~ 1 MAYIS HAKKINDA OSMANLI GOIIIISII... "blayısin birinci pazar günü amelenın en mukaddes baııam Bu mukaddes bayıamm residi bütün amele için bir ıazitedir ve _veım-i meni! (mutlu gün) şeıefine müsaadaı-ı lanunıye dairesinde (kanunlann izin verdiği ölçüde) amele islilıaıal haklarını mıılıafım edebilir..." Ben söylemıyonım. Taksim'de I Mayıs'ta top/anmak isteyen ve istekleıi reddedilen Hak-İş söylemiyor. 1921 yılından kalan bir vesika... SORU l. İkinci Muşrûtiyet İstanbulunun en sıkı solcusu, "Iştirakçi" olarak bilinen Hüseyin Hilmiydi. Solcu olmadan önce ne iş yapardı? . a. Imamlık b. Konsolosluk c. Sivil polislik d. Müteahhitlik SORU 2. Hüseyin Hilmfye yakıştırılan "Iştirakçi" sıfatı, malını mülkünü herkesle paylaşmasından değil, "Iştirak" dergisini çıkarmasından gelir. 26 Şubat 1910'da çıkardığı dergi 3 ay sonra kapatılır. O zaman ne 'yaparîl a. Pişmanlık yasasından is tifade etmek istediğim söyler ş b. "Insaniyet" dergisini çı5kartır ğ c. Padişaha ateşkes ve af ta'çlebinde bulunur ' d. Açlık grevi yapar '_ SORU "lştirakçi" Hilmi arayış içindeydi. Islami kesimle anlaşma zemini ararken, Kur'an ayetleıinin sosyalist ilkeleri des'beklediğini söyledi. Hangi potu, hangi lâfla kırdı? a. Isa da sosyalistti b. Sosyalizm aslında Musa 'ya kadar gider v c. 1 Mayıs cuma namazına denk düşerse kut: ayın d. Fatih Hıristiyan 'dı . SORU 4. "Şikeste olmalı zulmün kanatları ınutlak/Budur fikirlere serlevha-i cihad ancak/Se` Din fuyuz-u nevininle bir sabah olacak..." Neyin _ esiydi bu? a. Sosyalist Fırkası Marşı b. Osmanlı-Iş Sendikasının tüzüğü c. Nedim 'in "gül bûse" şiiri d. Onuncu Yıl Marşı SORU 5. Kazlıçeşme hep derttir İstanbul'a... #:20 ilkbahannda deri işçileri greve gitti. Solcu” onları nasıl destekledi? i. a. Beyoğlu tramvaylanmn önünü keserek " b. Grevci işçilere pilav-zerde dağıtarak c. Sağmalcılar cezaevinde mevlit okutarak _' d. Telli babaya kmnızı-san-yeşil beyaz bağla sonu s. Türkiye'deki ını "ı Mayıs" 1909'da Der/erin ıesmıî mühürlü belgesi.. "Daha I ;Mayıs'a çok var. Böyle bir test nereden icap eni ?"di_ıe sormayın... Devlet Neınıza. l .Wayısa aynı bakıyor. Bayıam. şenlik. dostluk. dayanışma kaynaşma olmak değil, asaıiş sorunu olarak... Ama. eskiden böyle değildi kutlandı. Evde, gizli olarak... On iki yıl sonra sokağa çıkıldı, gösteri yapıldı. Aynı yıl, 4 kişilik bir sosyalist heyet sadrazam'ı ziyaret etti. Ne giyı nıişlerdi? , a. Mavi gömlek, kırmızı kravat b. Yakasız gömlek, kırmızı yemeni c. Yeşil cübbe d. Kırmızı bere, siyah postal SORU 7. 1 Mayıs kutlamalarının hemen öncesinde "ınüseccel" solcuları polisler toplar, . havayı böylece yumuşattıklarıru zannederlerdi. Istanbullu okuycularıma soruyorum. Toplandıkları yer neresiydi? . a. Dalbudak İşhanı b. Sansaıyan Hanı c. Asayiş Bölge Komutanlığı d. Ziverbey Köşkü SORU 8. 2 Mayıs sabahı tahliyeler başlar, herkes kavuştuklan hürıiyetleıini kutlamak için bir yerlerde toplamrdı. Nerede? a. Kalpazanka ya b. Bomonti Bahçesi c. Çiçek Pasajı d. Aynalı Pasaj e. Hepsi SORU 9. sosyalizmin paradı ve panzehiri sosyal demokrasidir. "Aykırı" sayılabilecek ideologlan olmasına rağmen, sol zannederler kendilerini... Dr. Hasan Rıza'nın kurduğu Sosyal Demokrat Fırkası'nın prensiplerini sonuna kadar benimsediği devlet adamı kimdi? ' a. ABD başkanı Woodrow Vifilson b. T.C. cumhurbeyi Turgut Ozal c. 12 Eylül cumhurbeyi Zorti d. I ttilıatçı Kara Kemal SORU 10. Osmanlı bitti, "mukaddes amele bayramı", son bir defa, öyle kutlandı. Birinci cumhuriyet, 2739 sayili yasayla, işçi bayramını ne zaman "bahar bayranu" yaptı? a. 1923 b. 1925 c. 1926 d. 1929 CEVAPLAR l) c, 2) b, 3) a, 4) a, 5) b, 6) a. 7) b, B) e, 9) a, 10) b. ALLAH_'IN :rıııı mı ısıısmıaıı. Cihet-i askeriyeden olup politikaya namal dan giren bir "dostum Tevfik Diker... Ovınek kili olmadan evvel gerçi Gensek'inin emir suba aına, o zaman da sivil dı, özlü gözlemleri vardı. ı "Politikaya en zıt mei askerliktir..." Yarbaylıktan emekliye rıldı, sivil siyasete sıvan kişinin (azami) seçileceğii bölgeden (ve DYP'den) önq me girdi, kendisini dördü; sırada buldu. Yılınadı, ları çıkarıp ayaklarına ç çekti, köy köy dolaştı, ken& ni sevdirdi, birinci sıradan) beye oturdu, seçildi. Geçenlerde parlam muhabirlerine yemek v Diker... lftar rehavetiyle Dikeiı rahat konuşacağını düşüııI arkada lar... iri bakan 3 "Üniformasını çıkaran kısım asker sivil olur, bir mı asker kalır..." dedi D' "Köylüyü bilmek, tanımak rek... Hötzöt edersen sus pasif direnir. Ama, efendice' tedin mi verir, sevgisini, il ' ni, oyunu esirgemez... Ye ki, istemesini bil... Onlara ' tiğimde, oy değil, kız isti havasındayım... Allah'ın e Pemgamber'in kavliyle oyl nı istediğimi söyledim. Kıs gelmiş kapıya... Dağa kald mıyor, efendi efendi istiy Oyları verdiler..." Her gün yeni bir şey ö niyorum. On yılda bir gelen müd haleleıin iki-üç yıl içinde n kusulduğunu bilmeyenlerd . öğrenir inşallah... 115 l