Happy Birthday, Dear Father!

r üleyman Demirel’in ilk defa babaşbakan oluşunun yirmi ye b _ dinci yıldönümü, beş gün sonra,
‘ını’ 27 Ekim 1992’de, bütün yurtta,
dış temsilciliklerde, yavruvatan Kıbrıs’ta ve soydaş cumhuriyetlerde kutlanacak…

Yakışır. Belki Winston Churchill
hariç, harici ve dahili sebepler yüzünden, o koltuğa en çok gidip tersyüz gelen, ama, her daim

yordu. Meseleyi bir gün önceden öğrenen gençler Denıirelin Ankara’daki
evini taşlanııştı.

Olan, ertesi gün oldu. Adalet Parti
‘ si’niıı Ankara Ziya Gökalp caddesindeki genel merkezi _yerle yıeksan edildi.
Gazeteci sıfatıyla. binadaki tek adama
sorduk. “Sizden başka içeride kim vardı”?

“Ben vardını. Ethem ‘Menenıeııcioğ
hatırlanıp göreve tekrar çağrılan en istikrarlı devlet adanııdır
kendisi…
Yaşgününü arkadaşlar hatırlattı, heyecanlandım, duygulandım, eski defterlerin arasında, hafızamda eşelendim.
Herkes (yazdıklarımı okuyanlar) bilir,
kendisini ilk defa
1961 yılında_ tanımıştım. Erdal Inönü diye bir teorik fizikçi
yüzünden ODTU
kimya mühendisliği
fakültesinden atıla

lLı vardı. Bir de su
müdürümüz Süleyman bey vardı. Eisenhower bursuyla
1954 yılında gittiği
Amerika’da, dişinden
tırnağından artırıp
aldığı devetüyü paltosunu arkada unutmuş… Görürseniz,
kendisine verin lütfen…”

Proudhona takılmayın, mülkiyet kutsaldır.

Ayıptır söylemesi,
beni çaktıran hocam
benden ders aldı, mekân naklederken, pa
caktım, kredi açığını kapatmak için
“beleş ders” arıyordum. Bulduğumu
zannettim. Tabii Kaynaklar Işletmeciliği…

Dersi aldım, ara sınav yaptı. Aman
da aman! Iki arada bir derede kaldım,
beyefendinin özel ihtisası olan derin
sularda boğulup kaldım. Hidrolik ( su
sanatı) anlatırmış meğerse… Derste
anlatılanları anlamak için, balıkçı botu giyip bel boyu suya girmek, akan
suyun saatteki akış hızını ölçmek gerekirmiş meğerse…

Liseyi bitirdiğim zamanrahmetli
pederimin bana hediye ettiği Parker
dolmokalemi (0 zaman “in”di) masada
bıraktım, sınıftan kaçtım, bir daha
dönmedim. Acelecilik işte! Döndüğümde kalem yoktu. Pr0udh0n’un “Mülkiyet hırsızlıktır!” lafını unutursan bu
olur. Değil en kıymetli hatıranı, donunu bile alıp götürürler…

Iki yıl sonraydı. 24 Mart 1963… Celal Bayar Kayseri’de kuyudan çıkmış,
araba konvoyu halinde Ankara’ya geliTİC l44

halı devetüyü palto

yerine, ucuz (ve seri imalat) şapkaları
geride bırakmaya başladı.

12 Mart 1971 muhtırası verildiğin
de başbakandı. Sinirlendi, şapkasını
vestiyerde, kırmızı plakalı arabasını
parkta unuttu.

12 Eylül 1980 sabahı durum pek

farklı değildi. Bir gece evvelki bakanlar kurulu toplantısının salon girişindeki vestiyerde şapkasını unutmuştu.
Ertesi sabahın kör karanlığında şap
_ kasının askeri demirbaşa kaydedildiği`ni öğrendi.

Yıllar sonra sordular kendisine…

“Tankın üzerine fırlayıp, `Şapkam nerede lan?’ diyemez miydiniz?”

“Diyemezdiml” dedi, “Güniz Sokak

dardır, tarık girmez… Ustüne çıkacak
tank bulamadım…”

Babacığım! Hep senin zamanına

denk düşen askeri darbelerde, ben dolmakalem, sen palto, şapka kaybettim…
Yetse mi artık?

Yaşgünün kutlu olsun! Yaşin siyasi

kemâle erdi sayılır…

AÄZ NESlN (Enayılik ve apıallığı halkla sınırladığ. .cı-ı

&’33;?A353
SÜLEYMAN DEMİREL (Yanından eksık ein: kaybetmedlğı ıçınl . .

TANSU ÇİLLER (Kelebek desenlı 0;.. ._._- _..
zannedıp Somıyonlııa saydığııcın)…….. ‘

PROFDR. METlN ÜNÜGÜH (Polısiye larıhıne 055 ,ç
“şışme hacı muhbırı” olarak geçlığı ıçınl .. .. ‘ ”

MEHMET KAHRAMAN (“Benı kadın 7239kaıışlıımayınl” dıyeıek ınsan haklarına llgı-ıc 3. .
geıııdlğııçın) . ‘ ‘

DUYGU ASENA (Baykal’a “yakışıklı” g – İ
hemlemınizme gölge düşlııdiığüıcınl . `

BEDRETTİN DALAN (“Ankaıa’nın en guzel ıa
dönüşüdıırl” lalını gecıkmeli anladığı ıçınl

HAFIZ SÜLEYMANOĞLU (Apıal kalasıyla kurnaz l..takılıp aç kaldığı ıçinl , .

ERDAL İNÖNÜ (Bavul ve CHP’den sonra makam a.
kaybemğı ıçın) . ..

‘alı lsrzuş”

1
TİME DERGİSİ (“The Go-Beıween” demek s-:rqı
Türkiye’ye pezo muamelesi çekıığı ıçın) .. E.
F_ fit.” = ;=
a-i.”i..”` i i

ı IJ.

(Haftalık Anagram Analiziniz)

İ CAVİT ÇAĞLAR
T.L. AĞACI VAR

YASAR ıopcu ri( ,v
YAŞAR LOPÇU f; ı

( “L ” Joker) _. ‘ S
ABD_ULKADlR ATES =
TABıl_ ım TEK KALAN

DUK Fl eınoısn _
( “RAFT İNG- TREKKING ” Joker) ı v i

“yıswlü DENİZ BAYKAL
YINE BİZDEN AYLAK

RAHSAN ıscışvlı
, EN ŞER HACIVAT

lSlN ELEBİ _
TlKl ,BELEŞÇH
f” TK” Joker)

TAHSİN ŞAHİNKAYA_
HASTA, HAIN “YANKI”

Bonls YELTSİN
ARTIST BEY sı ROZ
( “ZAR T” Joker)

BUSHPEROİCLINTON U
SIOP [HE RIOI CLUB
CUMBUŞ KULUBUNE PAYDClS
( ” T” Joker)

RUDOLPH NUREYEV
HEP VER. DOYUR ULAN
( “A ” Joker)

g..

/
.x

tı. Bodrum’da tatil yapıyordu. “Çılgın
” Ahmet Sönmez’den hem yazı, hem
r geldi, sevindim, heyecanlandım.
çizgi onun…
uhterem efendim, Hürriyet gazetesin”ni köşeniz (Vandeystori) vatana, milyırlı olsun!
«ı ‘i-nekadar rahle-i tedrisinizden geçmef;- de, “Sıfırcı Hoca” sıfatınızı en az
‘leriniz kadar benimsenmiş bir kişi
,L &başarılar dilerim.
_ p 4 ğim istihbarata göre, başta talebele”i üzere, çok sayıda okuyucu ara:şapılan bir anket sonucunda, en “tatlı
“yumuşak üsluplu”, en “mülayim”,
, en “çalışkan” ve “en çevik” olarak,
92.5 çoğunluk oyuyla siz seçilmiş buunuz. Sizden sonra, sırayla Ahmet
vren, Şair Eşref, Tahsin Şahinkaonna, Nurettin Ersin, Nejat Tümer
Celasun geliyor.
2 arınız sizi örnek alıyor, özel olaolunan “Sıfırcı Hoca” maskeleriyle
_ rde, sokaklarda dolaşıyorlar. Bence
n iapılması gereken şey, yeni köşenizin
` ini değiştirmek, hayran ve mürit’İÜ ‘ dilek ve temennilerine uyğun bir
tirmektir. Nasıl mı? Işte böyle…

Bir Gunun
Hikayesi

Ll K7. il›\ FISEk
ne Sıiııcı Hoca

L Zengeri tanıyan
tanımayan bilir.
elektronik tesisatçıbaşbakanlık, cum
Ş;F.İI°S I LT I

KURTHAN FİŞEK

PLANLAMA TESKİLATINA PROTOKOL MÜOÜBÜ LAZIM

Babanın iki lafı unutulmaz… “Dün
dündür, bugün bugündür!” demiş, arkasından eklemişti: “Bize plan değil,
pilav lazım…”

Babanın en yeni
prenslerinden DPT
ınıısteşan Ilhan Kesici`yi ne zaman bir yerde gorseııı bu çift laf
gelir aklıma.. Atsan
atanıazsın, satsan satamazsııı, inkâr etseıı
edemezsiıı…

blilletvekili seçimleıiııde düşük yaptıktan sonra DPTnin
başiııa geçti Kesici…
Sempatik, cazip, bekârdır kendisi…
Çiller-Çağlar dalaşına karışmadan
memleket iktisadiyatını yönetmeye

(nasıl olacaksa?) çalışır. Ayıptır söylemesi, boş zamanında bir sürü çam dexirir.

Mesela, DPT’niıı otuzuncu kuruluş yılıydı. Devlet
Konukevihde resepsiyon
vardı. Abdülkadir Ateş geldi (damsız), Kesici yok… O
geldi, bu geldi, yine yok…
DPT`yi kurdurtan devrin
başbeyinin mahdûmu (Erdal bey) geldi. Kesici teşrifatta yine yok…

Tanr mı, protokol fukaralığı mı? _ A

Ilkiyse, Demirel-Inönü
ikilisi halletsin… Ikincisiyse, şişkin kadroları daha da şişirmek
pahasına, ya protokol hocası, ya protokol terbiyesi lâzım DP’I”ye…

“l”

E IJ’ ‘

“’41

i??

Ankara’da “Karikatürcüler Gecesi” vardı, şeref konuklarından biri
Deniz Baykal’dı. Ilk masada durdu,
Ferruh Doğan’ın elini sıktı, kibar konuştu.

“Sizi Simavi gecesinde göremedim, çok üzüldüm, rahatsızmışsınız
galiba”. Eniştenizle gönderdiğim acil
şifalar dileğimi aldınız inşallah…”

Bildiğim kadarıyla Ferruh Doğan’ın _eniştesi yoktur. Ali Ulvi`nin
vardır. Ismail Cem…

Olur o kadar şaşkınlık…

Derken, yan masaya geçti Baykal… Cem Karaca’yı öptü, bidaha öp
ni… Devam..

ş f

“Zenger Paşa namıyla maruf olmakla beraber asla bir

tü, elini sıktı,
yine sıktı. “Babanız Münir Nu

rettin beyin hayra- oo ° (x
nıyım…” dedi, “Taş o 4,.. f
plaklarını hâlâ dinliyo- ” g
rum…” _ i*

“Mein Lieber Gott!”
(Aman Tanrım!) dedim kendi kendime, şaşkın
ördeğin hangi istikametten dalışa geçeceğini kestirdim. Vatana, millete
hayırlı olsun CHP…

NE CEKTİYSE DİLİNDEN CEKTİ!
şöhretini yedi iklim dört
cihana yayan iki bu- ß
çuk altın kemerli
ve cebren izinli

da şereflerine verilen ziyafete icabet edecektir. Dış mihraklarca yönetilen PeKaKa
ve iç mihraklarca yürütülen

“hâl Suflörlüğüne ve fena halde . , _ vezire, başvezire TuKaKa kampanyaları yüerken. gevezeliği hüzünlü olduğu “” darbe uygulan- zünden davet günü ve saati
‘”- ğazllğîl yüzünden yıllar hariç E::: mamış, bilakis gizli tutulmaktadır. Başve_ satçlllğa avdet et- tüm zamanların son defa mütekait zaretten tebliğ olunduğu
m dÖŞüyor. başpehlivanı olan -L- başvezir Mesut lahza, cümle vezirana ve ce«p zamanlarında da, ISPARTALI BA- ._–,’ ı’ Yılmaz’ın darbe- ridelerdeki erbab-ı kaleme
uş› babaya takı- BA SÜLEY- ‘ sine maruz kal- bildirilecektir. Biline, tedbir
mış, müşavir- alına, hazır oluna!

u elimde Yağlı gü- ül-fenni Zen- Erkal’ın kime, niye oynatyah _Turgut pehlı- reş, yağ çok, u ger efendi- dığını anlasam rahat edece
png* güreşlerle, yağdanlık ga- . nin konağın- ğim vallaaa…

lASTEİO

üuıriıiarıı Orcun ye

Eee? Kıdem, cumuk, mumuk, muck;

ı vaziyetleri nasıl Mustaabey?

Vallaaa, nossun abicim, Baba’ya güven,
gerisini merak etme sen.

FOTOĞRAFLAR: COŞKUN lNCEKARA

Bak, beyaz bayrağımızı bile hazırladım…

TEIPOIM›

Pek fazla okuyucu
mektubu almam, alırsam okurum, belki cevap veririm, belki vermem… Duruma, zamana, yere bağlı…

Ama, “Yine Kızacaksın Emreciğim!”
başlığıyla yazdığım yazıya, Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı Personel
Dairesi’nden çok dostane bir uyarı geldi. Süleyman Gökalp imzasıyla… Yazdığımdan
utandım, cevabı aynen
yayınlıyorum.

“Ankara Devlet
Opera ve Balesi binasında özürlüler için
özel olarak yaptırılan
tuvaletin açılmasını
alaylı bir dille eleştirmişsiniz, hatta özürlüler için niye böyle bir
ihtiyaç duyulduğunu
anlamadığınızı söylemişsiniz… Böyle bir
ihtiyacın olup olmadığını, siz değil, yalnızca
özürlüler anlar. Ozürlü insanların yaşamlarında karşılaştıkları

ıiJı`

ı ı

. .. 1_ _ş W”
Ankara Tıp Fakültesi farmakı.. WH”
Kurdaradan mübadele öğrencisi gelini&
_Cebbar…

Ismi bizde mevcut (ve saklı) bulunan hllî-.Lr
rusunu s0rmuş…”Helesen keko, sence ~ `
cı, tedavisi niye bulunmadı?” Ay

“Vıışş kala vıışşş babo! Und?’ SW”
homoseksüel kobay) bulamamışlerdı!

Kuıırıııın risıa

(Özrû kabahaıinden büyük zihinsel özürlü)

“Hanedan reisi diye kinlc
derler, biliyor nıusııııı ı V.?
En bunağına…

Ben daha bunamadıııı!
(Son Osmanlı Mehmet Orhaıım ”
ikinci cunıhuriyeı” tartışmaların::

katkısıdır, 1992)

K

.::H

K
,`_
JC’

1

güçlükleri bulup. buz»
ları kolayl. «Atak
giderecek ye ,ır.-. yapıl.
maya çalışılan hiz.
metleri eleştirmek ar,
laşılır, anlaşılabilir bi:
zihniyet değildir. Bel.
ki de, getirilen hizmetin tuvalet hizmeti olması, sizi, dimağınm
yormadan “esit bir
mizah anla; ;ına gi›
türdü. Gazetecilik, _ve
pılan hizmetlen’ so›
rumsuzca karalama&
değildir…”

Izninizle, söz sıra:
bende…

Espri yapayım de.’ken hıyarlık yaptım
Affeder mix ‘ı

ım& ~

. ıkqkııı!