At-At-Atatürk İki, Üç, Dört Daha Fazla Cumhurluk!
AT-AT-ATATÜBK İKİ. ÜÇ. DÖRT
DAHA FAZLA OUMHIIBLIIKU**
Genç kuşaklar pek hatırlamaz, televizyonun
tek kanallı, siyah-beyaz (belki renkliye yeni geçilmişti) günlerinde, şipşirin bir reklam filmi vardı. Maaş çekmek için bankaya giden iki sevimli
ihtiyarcık yolda karşılaşıyordu.
“Bankaya mı mîrim?”
“Hayır, bankaya üstadım…”
Buna “sağırlar diyaloğu” derler. Yani, konuşur, tartışır görünen iki kişinin ikisinin de kulaklarının üstüne oturduğu bir vaziyet…
OIO
Vahim şekilde cereyan eden “ikinci cumhuri
yet” tartışmalarına, “comedy relief” babında
katkılarım olsun diye, geçen hafta yazı yazmış, ”
millet meramımı anlasın diye de, lbrahim Tatlıses’in “Bir mumdur, iki mumdur…” türküsünden intihal yoluyla başlık almıştım. Çok tepki geldi. Beni tek anlayan Altemur Kılıç (bkz. “Olmadı
Sayın”) oldu.
O da yanlış anlamış…
“Ikinci Cumhuriyet” konusunda son sefer yazıyorum. Bir daha yazmayacağım, çünkü, sağırlar diyaloğundan gına geldi artık…
COD
Hegel eksik biçimde şöyle yazar: “Bütün büyük tarihsel olaylar ve kişiler iki defa tekerrür
eder…”
Marx onun eksiğini tamamlar: “Hegel’in dediği doğrudur, ama, eksiktir. Tarih iki kere tekerrür eder, ama, ilkinde tragcdya, ikincisinde
fars olarak…”
Türkiye’de zaman içinde olup bitenleri, bugün,
yarın, öbür gün olacakları kestirmek için, siyasiidari bakımdan karbon kopyası olduğumuz bir
ülkeye. Fransa’ya bakmamız gerekiyor. DGM,
MlT, siyasi şube, GlT falan duymasın, ikimizin
arasındaki paralelliği “anlayanlar” kursun, bilen bilmeyene anlatsın, ama, “ikinci cumhuriyet”
tartışmaları başarıya ulaşırsa başımıza gelecekleri en iyi Marx biliyor.
Muhteremin Louis Bonaparteün 18 Brumaire’i
kitabında…
OOO
insanların kendi tarihlerini kendi keyiflerine
göre, kendi seçtikleri şartlarda değil, tarihin çizdiği çerçeve içinde, tarihin belirlediği şartlara göre
yazdıklarını, yaptıklarını söyler Marx… Daha
önemlisi, geçmiş zamanı diriltmeye kalkanların,
“yaratıcı” değil, ”kötü bir karikatürcü” olduğunu söyler.
Marx’ı okumaya devam ediyoruz: “1848-1851
dönemi Fransa’da üçe ayrılır. Louis Philippe’in
tahttan indirilip Kurucu Meclis’in faaliyete geçtiği dönem kızışıktı. Kralcılardan daha çok kraliyetçi olanlarla cumhurbaşkanından daha cumhuriyetçi olanlar arasındaki savaşı, 29 Mayıs
1849’da cumhuriyetçiler kazandı, ‘yeni cumhuriyet’ kuruldu. O tarihten 2 Aralık 1851’e kadar,
hem anayasal cumhuriyet, hem cumhuriyetçiler
arasında didişme vardı. Daha da önemlisi, katılmacı cumhuriyet vardı. O kargaşanın içinden,
TEMPO 14
Louis Bonaparte çıktı. Şubat l84S`in coup de main`ine (‘.’) Aralık l85l’in coup de tête`iyle (“‘)
cevap verildi…”
Louis Bonaparteh, cumhuriyeti deviren adam ,
olarak değil, karısı Eugenie’nin ”pehlivan
padişah” Abdülaziz’le ilişkilerinden tanır halkımiz…
Ama, ortada bir gerçek var. Bir cumhuriyetten ötekine geçilirken, sapıkların, gaspçıların,
/ r /ı// _. I /Il tü* th. ~
/’/’ î//Ilıw ı-İ tt’, \`
meczupların her türlü hak ve özgürlüklere el koydukları ara rejimler yaşanır.
Ara rejim…
Marx’ın deyimiyle, “coup de tête”…
Çağ atlamış tabiriyle, ”askeri darbe”…
II.
”ikinci cumhuriyeti istemiyorum. İstemiyorum,
çünkü, mayonezli levrekten mal-can güvenliğine,
masa-iskemleden bonapartist bürokrasiye kadar
her şeyimizi aldığımız Fransa’nın bir cumhuriyetten ötekine geçişini yaşamak istemiyorum.
Çok mu karamsarım?
Yoooo! Siyasi-idari tarihimizin Fransa’ya çok
benzediğini biliyorum, biirrr! Ahmakların tarihterı ders almasını öğrendikleri takdirde tarihin
kendini tekrarlamaktan vazgeçeceğini biliyor. zaman kazanmak istiyorum, ikiii!
‘ “Ho Amca” inlihale kızmaı inşallah!
*’ El uzatma, yardım eli
“‘ Kafa darbesi, levrî davranış
MESUT YILMAZ (0kluk’u neden sonra h.,
tırlayıp nedamet getirdiği için) ………
ADNAN KAHveci (Günah çıkartmak, m;
tazelemek için bula bula Arapkiri bad,
için) ………………….. .. v
ABDÜLKADİR ATEŞ (Bütün işi üstsuzıerç.
masına rağmen, işinin çokluğu sebebıyıeg_ ı
lenmeye fırsat bulamadığı için) …….. 4› ‘
DOĞAN GÜREŞ ……………….. ..RAPOFL
SAKlP AĞA (Zırt-pırt kitap yazıp bedava 5,;
mak suretiyle Türk ediplerinin ekmeğiyle o,
nadığı için) `~
KONYALI AŞEVİ (Kazık kadar padır
pa pilav yedirdiği için) …………. .. _ ş
RIDVAN DİLMEN (Kan veremeyecek kacg
kansız çıktığı için) …………………….. ,.
T.C. BOKS FEDERASYONU (Orhan Delibaş,
bir T.C. pasaportu bile bulamadıkları içini’
ALMAN PTl”Sİ'(Gurbetçi sırtında’
900-900’lerden köşeyi döndüğü için)…,j
KLİPS DERGİSİ (ismimi ve cismi** ı;
mahlükata taklit ettirdiği için) …. .. YEi
(Haftalık Anagram Analiziniz)
GEORGE BUSH
nie şıc _ROG_UE
(BUYUK UÇKAĞITÇI)
(“It” Joker)
WlLLlAM (BlLL) CLINTON
MY ıtt LITTLE ctçwN
(BENIM HASTA. KUÇUK ŞAKLABANIM)
(“RY” Joker)
ikiNcicuMHuRiveT _
uvı_ cıcı HURl NlTEKIM
(”El’ Joker)
CAV_İT ÇAĞLAR
LACIVERT AĞAÇ
(“E” Joker)
TAHİR KÖSE_
KOHNE ARTIST
ı’m” Joker)
YAŞAR TOPÇU
AYYAŞ ÇOPUR
(“Y” Joker)
DEN_lZ BAYKAL _
LAKIMKAYBEDERIZ!
(“KERIZ” Joker)
ALİ TOPUZ
HALT! POPOSU KOKUSUZ
(“HOKUS-POKUS” Joker)
HAYRI kozAkçıoçâtu
ÇOK YOZ HARAKIRI OLDU
(“DOR” Joker)
SÜLEYMAN KURTHAN FİŞEK _
urAN, MANYAK-ÜL EŞEK HERIF!
(“EKA” Joker)
îÃıİîüKErİciNiN
ırüsı: SAKALI…
Gâvurun tüketicisi bizimkine benzemez… Tavuklar yumurtlamaktan vazgeçip yumurta fiyattan ne zaman iki para artsa, başta ev kadınları.
..yumurta Yememe Haftası” ilan eder tüketiciM.” Boykotun üçüncü gününe kalmaz, zamdan
yugeçildiği gibi. fiyatlar on para düşer…
Ya bizimkiler? Zam haberini alır almaz, gelmesi kaçınılmaz yeni zamlara karşı tedbir olarak,
iki kasa yumurta alıp bir kenara koyar, sonra da
koymuş yumurtaya aylarca talim ederler…
Şimdi gelelim, şu bizim meşhur Tüketiciyi Koruma Yasası’na…
Koalisyon hükümetinin sosyal içerikli (SHP’li)
kanadından Tahir Köse, kendini korumasını bilmeyen tüketiciyi korumak için, koltuğuna oturduğu gün kolları sıvadı, uzmanları koşturdu, dünyadaki uygulamaları inceletıi, taslağı bakanlıklara dağıttı, sonra da tasarıyı bakanlar kurulu
toplantısında imzaya açtı.
KURTHAN FİŞEK
Baba babalığını yaptı, “Haydi arkadaşlar, Tahir beyin şu güzel tasarısını hep beraber imzalayalım!” dedi, ilk imzayı çaktı. O sırada salonda olmadığı için, bir tek Tansu Çiller`in imza yeri
açıktı. Bütün alımıyla, çalımıyla (ve zarif kıyafetiyle) o da geldi az sonra… Uzatılan tasarının
metnine şöyle bir göz attı, elinin tersiyle itti, ”Bu
çok ciddi ve hassas bir konudurjincelettirmem
lâzım…” dedi…
İki ay evvelki olaydı bu… Enflasyon hızının
kendiliğinden kesileceğini zanneden Tansu hanımın incelemeleri devam edivor.
APOLETLİ BEKTÖHLER ı
Değişiklik (veya latife) olsun dibu sefer de komutanların şap,larını bırakıp gittikleri Yüksek
.Leri Şüra toplantısının yapıldı,
;ıılacağı günlerdi. Rektör tayinı bu arada epey gecikmiş, şizofıisiyle ünlü akademik çevreler
da…
de pimpiriklenmeler başlamıştı.
Ben duymadım, anlattılar, ilginç
espriler dolaşıyormuş ortalıklar
“Rektör tayinleri niye bu kadar.
gecikti dersin?”
“Yüksek Askeri Şûra’nın top
lanmasını bekliyorlar…”
“O niye?”
“Hatırlıyor musun, insanları
kitap yazmadan doktor, doçent,
profesör yapan YÖK kanununu
eleştirmiştik de, dönemin cumhurbaşkanı, ‘Kitap yazmaya ne lüzûm
var. Toplarsın Şûra’yı, bakarsın
siciline, ya terfı ettirirsin, ya emekli edersin…’ demişti. O dil sürçmesini ciddiye aldılar herhalde…”
` f I._: ıtııvansı, ıt şrı
l Ağustos günü, saat l6’da, ilginç bir buluşma ol.~nkara`da… Turgut Özal, interSTAR’cı babaıl Uzan’ları kabul etti. Belki rastlantı, belki deIma. aynı saatlerde, CNN’in Ankara’da kötü iz3″ Bûrünlüleri gitti, Ahmet Özal’ın Kanal-6’sının
1 gibi görüntüleri ekrana geldi.
tıkadaşlat Çok uğraştılar, ama, çabaları boşa gitti.
îılslşQzal ın Güniz Sokak’ta memleketin babası,
“ısının amcasıyla konuştukları nasıl sır kaldıysa,
İl): da fısıldaşılanlar da orada kaldı.
m› mayeı muhtelif…
I ‘ – . .
cscla, kanalların ortak kabusu halıne gelen şu
IAnANıN I-IİKMETİ
“Kapitalizme ‘vahşi’ diyorlar. Doğru,
“WWW Şöyle ki, Afrika’da bir köy var
helin’ O] köyünyerlileriş timsah dolu
I lasru arına dızbıoyu gırıp balık avlar,
.Her İlgi trampaıçın komşu kasabaya
ba ‘ °m$Udakt tek sanayı, tahtadan
E, cak Xapımıdır…”
” Clghton, Funeral in Berlin)
ıı…,
”zapping” konusu ele alınmış… Hani, tam reklamlar başlarken, eline uzaktan komuta aleti alan herkesin kanaldan kanala çekirge gibi sıçramaları var
ya, o işte… Televizyon reklamlarının eski etkisini
kaybettiğini düşünen reklamcılar artık eskisi kadar
sıcak bakmıyorlarmış görsel basına… Yalnızca interSTAR için değil, bütün kanallar için ciddî maddî
sıkıntılar yaratıyormuş bu… “Elimden bir şey gelmez…” demiş Özal, “Ev ev dolaşıp milletin kumanda cihazlarını toplayacak halim yok herhalde…”
Yine meselâ, Ahmet Özal’la aralarında sürüp giden ihtilafın-.tatlıya bağlanması, taraflar arasında sulh
çubuğunun dolaştırılması için, cumhurbaşkanının
arabuluculuğunu istemiş Uzan`lar… Özal buna da
pek sıcak bakmamış, “Beni bu işe karıştırmayın!”
demiş…
Daha daha meselâ, Çankaya`dan pek memnun ayrılmamış Uzan`lar… Çıktıktan hemen sonra telefona sarılıp, interSTAR’cılara, “Koskotas dosyalarının üstüne tam gaz gidin!” talimatını vermiş Cem
Uzan…
Neyse, DYP-SHP işbirliğiyle hazırlanan özel televizyon yasası hele bir günışığına çıksın, gönlümün iki
buçuk gazeteyle iki buçuk kanalda yattığını bildiğimiz Özal, “veto” veya “onay” şeklinde tavrını koysun, Çankaya’da tam olarak nelerin konuşulduğunu üç aşağı beş yukarı öğreniriz…
ozııuıu
ıtııııuMAtıınıııııııu
GAZEIEGILERIN
°ÇEKİIGI
Masa başında oturup bilgisayar tıkırdatmak, yazı yazmak, ahkam kesmek kolaydır.
Uzerinize afiyet, işin kolayını
bulanlardan biri de benim…
Ama, gelin, gazeteciliğin kolay mı, zor mu olduğunu, sahaya çıkıp haber, fotoğraf kovalayanlara sorun…
Başbakanlık günlerinden
beri Turgut Özal’ın koruma
müdürlüğünü yapan, tarife
göre “irikıyım, nemrut suratlı, hötzöt tavırlı” Musa Öztürk’ten son zamanlarda çok
yakınır oldu arkadaşlar… Anlatılanlara bakılırsa, kanunsuz
nümayişçilerin üstüne atlı polis salar gibi, gazetecilerin üstüne kolluk kuvvetlerini ‘salıyor, saldırtıyormuş Öztürk…
!GAP törenlerinde Demirel
“Dur artık, bu kadarı da fazla!” demiş, Malatya Kayısı
Festivali’nde Özal olup bitenlere neredeyse alkış tutmuş…
Sırf ben yazdım diye huylunun
huyundan vazgeçmeyeceğini
biliyorum, ama, insanlık yine
de bende kalsın. .. Arkadaşlar
şöyle diyor: “Çok koruma
müdürü gördük. Demirel’in
eski koruma müdürü Tarzan
Mustafa, Kenan Evren’in ko
ruma müdürü ErsinYıImaz,
Ecevit’in koruma müdürü
Mümtaz Karaduman ‘insan’
adamlardı. Gün gelir, sırtlarına çıkar, fotoğraf çekerdik.
Bu bambaşka bir mahlûk…
Yellenen imama bakıp şaapan
cemaat gibi, onun bize ettiği
küfürleri duyan öbür korumalar tekme-tokat girişiyorlar…”
Dedim ya, huylu huyundan
vazgeçmez, leopar beneklerini
dökmez, ama, biz yine buradayız, Kasım’da olacağı söylenen anayasa değişikliğinden
sonra bekleriz efendim…
15 TEMPO
e;
ı.. .
F…
fa::. – . . . . . . . .
m. BAK KEKO, SANA BABA TAVSİYESİ, ELİNE, BELINE, DlLINE HAKİM OL!
l
i
‘f’
E] luis: ~ >
I
â
ra
E
9
U
O
II;
LAF DA DİNLEMİYORSUN ulmlz EH ÖYLEYSE. KALK SEZAR!
‘ TEMPO 16
(Genetik cıınılıııriyeıçi)
”Azizim Kurthan… “Sırf prensip ıııeselesi diye. gi_
let yönelmiş. ihaneti görülmemiş bir ailenin kadini.: L.
xapura, erkeklerini trene koyup sürgüne gönderen bır t&
fa yapısına aklım ermez’ diyorsunuz… Kınadığınız ta;
fa yapısı herhalde Mustafa Kemal`in ıe arkadaşların-v’
kafa yapısı… Anlaşılan, şu sırada rahat kolluklarındar
Nluşıafa Ke- ,
mal ıe arka- ‘f ç., s;
daşlarının 0 ,” ı:
gunku koşullar .xe zortınluklar i
içinde yaptık~
larını yargıla- İ:
yıp mahkûm
edenlere siz de
bir yerindeıı
katılıyorsuntız.
Cumlıtiriyeti
kurarken. gi»
ıııııı şartları
içinde. dışarıı
dan ye içeriden
Saltanat ye Hilafet taraftarlarının hazırlayacakları konıp
lo ilıtiınalleri nıuyacehesinde, Osmanlı Hanedanını ma
aleşel’, tren yeya vapurlarla yurtdışı etmekten başka ça
re yar mı idi? Kalsalardı acaba hepsi efendi efendi oıı:
raeaklar mı idi? Hepsi değil amma ba/.ıları Saltaııat ı:
Hilafet komplolarına alet edilıneyteeeklcr nıi idi? .lus
ıafa Kemal, 0 gunun koşulları içinde, bu riski gO/C ala
bilir mi idi? Bir başka seçenek vardı. Sizin Bolşeyikl:
rin. ihtilalden sonra Romanm’ ailesini toptan olm :dı
ğu gibi, Osmanlı Hanedanını öldürüp kuyulara ;ızmal
İşte, ihtilal yapan Mustafa Kemal ve arkadaşları bu t*
ııa_eıleri işleııiediler! Hanedanııı 1924 yılında Turkiye”
den çıkarılmasını şi/in gibi şiddetle kınayamıytırıını..”
Altemur Kıllı
HAFTANIN FIKRAŞ-J
Kurt burjuvazisinin turedi zenginlerinden Sıddık. F”
ınodern arabasının künyesini iyice bclledikıen sonıil?
rekşiyona kurulmuş, Atatürk baraj gölünün etrafl?
ıurlamaya başlamış… Az gittikten sonra, arkadan ”N
uüuuııtı!” diye bindirme sesi…
Hışımla atlamıs arabadan… Traktörün sürücıısııvvi”
ğırmaya başlamış… ”Hele onine bakisen babo! t’ ‘
sen mi. SEL 560, otomatik witesli, “X8, klim
Trakıorun sürücüsü bir şeyler demeye çalışıyt ‘ . ›”
dık silşile-i kelamı kaçırmış, baştan almış…
“Görmisen mi, SEL 560, otomatik vitesli, w?
Traktorcu nihayet araya laf sokmuş… “Hele seti
mişen mi babo? Sol kolin kopmiştir…”
Sıddık bakmış, sol kolu sahiden kopuk, kanlar ı*
yor, sağ avucuyla alnını şaplatmış…
”Vışş kala vışş! Rolleks’im de gitmiştir…”
çüPçîiME ı.Aı=
SÜYLETMEM ARKADAŞ!
Tanıtım, iki adımda bir ınilleıin sofra ve
ll’C arııklarıyla [nıriııi buruna gelıııekıen
ben de bik/ını. Yine ıanıaın, kabul
ediyoriıııı, _valııızea İsıaııbıil sokaklarında
birikeıı organik ank/ar (60- 70 bin ton
kadarıııış) [Jak/eri, Hlüllllll’, viriıs. para:,i1
vaıağıdır, biirnıı oradan İ’Il/`lllİHl(I_'(lIlI lıasıa
V eder. Anıtı, ıııeslulvi lıayaıi masa başında
seki: saat /)lI1t3İ’İüIIl(‘İ’I(”I1 ibaret olan
başı/arı, kalkıp, kendi nıaaşlarını
çöpçüleriıılviyle ıııiılvava5e eıınivor/ar ı›ıı,
işte 0 zanıan, cinler/ın Iepenıe çıkıyor.
Bağırasıııi geliyor.’ “Kendi nıaaşıııı
lıeğeıııııeveıi gitsin, belediyeye girsin,
sabahları akşama kadar mil/etin bokıınıı
tenıizlesiıı… ” Kendi liesabıına sö_vle_ve_ııiııı,
o paranın üç katını verseler o işi
_vapnıaınm Yine /reııdi lıesabiıııa
stivleveviııı, “lVankör işçiler halkin
sağlığıyla 0_l’IllI_’0I`İaI’, ya; ortasında çöpçü
grevi aliır nıiı?” lafları _vâvedin safsaıadir.
Uludağ ‘daki kar Ieııiizleıiıe işçileri A ğusıos
orıasinda greve gitsin/eg, istediklerini :or
alırlar. Neyse, uzaıınaj-alıııi, lafı
bağlayaliııı. Ç öpçıi grevine bozulan/ar, _va
Çöp ıoplaınaıııışlar, ya grev görmemiş/er…
SORU 1. Bizdeki ilk grevi Kasımpaşa ıersanesim” !Şcileri yaptı. Grexin yapıldığı yılda (1872) 0rıalama işgünü kaç saatıi?
a; 8 b. ıo c. ı2 d. ıs
“QRU 2. Abdülhamit dönenıinde grev yasaklı.
ikinci Meşrutiyet’in ilanından sonraki ilk grevi İs“llbllllu l_ra_mvay işçileri yaptı, trafik felç oldu.
Mcdıklerinı aldılar sonunda… Aylık zam toplail” ne kadardı?
:-05 lşurus b. 79 kuruş e. ı lira d. 3 lira
3- Rumeli şimendifer işçilerinin grevi Se:JTF [9 bûşlêdl (18 Eylul 1908), kısa sürede Maumlg. Demirkapı, Usküp. kleirovıcealğostencc
F” îfstsradı. Bulgar hükümetinin demıryolunuıı
_ umune el koyup askerlere ışleıtırmesinin se&bı neydi?
Wllerln Turk askeri trcnlcrıne yol vermesi
35;” ?Illeğinin daha ucuz olması
i_ Topıîjnll ya karşı tam bağımsızlık istenmesi
“R T 4 ‘Şslçlkarmayeı bahane olmasi _
uusıosigêlgdln demiryolu işçilerinin grevi (18
“m” ı ). lvlecıdıye zırhlısıyılaukaraya asker
ı. arak îaşgtırıldı. Kaç işçi oldurüldü?
;o _ ~ e. 17 d. 43
,MiLLi Sigara kağıdı işçilerinin 1908 Ağustos’
,n ilk “Şlamkları greve destek olarak, tarihimiSenıpall grevi” yapıldı. Kim yaptı?
ı. R -~ .. __ _ _
I. tiıllılğıtunlılşçılerl b. Matbaa işçileri
RU6 ;î ‘ŞÇIIerİ d. Tiryakiler
` aêdâl demiryolu şirketinin Berlin’de
ki merkezi işçilerin yevmiye artış isteklerini
“fahiş” bulunca, onlar da 14 Eylül 1908’de greve gittiler, istediklerini aldılar. Kaç para fazla istemişlerdi? ‘
a. 4 kuruş b. ll kuruş e. 13 kuruş d. 21 kuruş
SORU 7. 14 Eylül 1908’de başlayan Ereğli kömür
işçileri grevi, Nevşehir gambotuyla karaya asker
çıkartılarak bastırıldı. Kaç işçi öldü?
a. 3 b. 7 c. 14 d. 25
SORU 8. Cumhuriyetin ilanından hemen sonra,
Şark şimendiferleri şirketinin işçileri greve gitti.
İstedikleri neydi?
a. Yunan yanlısı memurların atılması
b. Yüzde 30 zam
c. Tatil günlerinde çalışmaya çift yevmiye
d. 8 saatlik işgünü
e. Hepsi
SORU 9. Süleyman Demirel’e “Türkiye’nin meselesi ücret değil, işsizliktir!” dedirten Kozlu grevinde (10-14 Mart 1965) 2 işçi öldü, 10 işçi yaralandı. Yaralanan asker sayısı kaçtı?
a. Hiç b. 3 c. 12 d. 17
SORU 10. Türkiye’nin en uzun süren ”çöpçü grevi”ni 1967`de Manisa belediyesinin temizlik işçileri yaptı. Kaç gün devam etti?
a. 48 gün b. 72 gün c. 136 gün d. 222 gün
CEVAPLAR
I) d. 2) b. 3) a. 4) d. 5) a.
6) a, 7) c. 8) e, 9) c. 10) d.
KURTHAN FİŞEK
IIEIIII
sııııi
oııiıııiıvsiı
HIPODHOM
aunnnn
Ali Dinçer’i çok severim.
Hoş insandır, medeni insandır, mektepten kardeşimizdir.
Ama, dünyanın en büyük, en
güzel üç yarış yerinden biri
olan Ankara hipodromunu
resmen katlettiği için de affetmem… Hele, o güzelim hipodromun tam ortasında ” 12 Eylül yadigârı” olarak yükselenAtatürk Kültür Merkezi’ni,
Mısır firavunlarının ehramlarını hatırlatan, rustik, barok.
lazok, grotesk mimari karışımı o acubeyi gördükçe tüylerim diken diken olur.
Neyse, Ali Dinçer’i hayırsızca andıktan sonra, sadede gelelim. Eskiden atların koştuğu
o güzelim yere Bakü Devlet
Sirki’ni getirdi Ankara büyükşehir belediyesi… Biletler pahalı sayılmaz, en ucuzu 30, en
pahalısı 50 bin lira… Ulaşım
fazla dert değil, AKM’nin hemen yanıbaşında… Ankara’nın kuru yaz sıcağında iç açıcı dilberler, soydaş biniciler,
tüyleri pırıl hayvanlar… Eğlen
eğlenebildiğince. ..
“Ali Dinçer`le bütün bunların ne ilgisi var?” demeyin…
Çok ilgisi var. 1978 yılında,
Ankara Hipodromu’nu kapanmaya zorlamak için, Türkiye Jokey Kulübü’nden yıllık
50 milyon lira kira istemişti Ali
Dinçer… O zamanın rayiciyle
”çok fahiş” olan kira ödenemeyince de, gelmiş, hipodromun ortasına tüy (pardon,
kültür merkezi) dikmişti. Şimdiyse, yine bir başka SHP’li
(Kültür Bakanı Fikri Sağlar),
daha başka bir SHP’liden
(Büyükşehir Belediye Başkanı
Murat Karayalçın), sirk yeri
kirası için günde bir buçuk
milyon lira istiyormuş… “Vermeßeniz icraya gider, çadırlari başınıza yıkarım!” diyormuş…
Sözüm yukarıdaki cemaatten dışan, ama, aptallar tarihten ders almayı bilselerdi, tarih de tekerrür etmekten vazgeçerdi.
17 TEMPO