ay içinde dürme taş, gönlüm huri gözüm yaş, aklım baştan aldın, orta boylu kalem kaş, bir cumhuriyettir, iki cumhuriyettir, üç cumhuriyettir, dört cumhuriyettir, ondört cumhuriyettir, bana bir bade ittir. Bu ne güzel cumhuriyettir Na ninna!

› yımğ..

v ‘Ver-ke’ êrtnitrene koyup` ‘sürgüne gönderen’ birbka` fa yapısına da aklım ermez… Eren varsa, en

v KURTHANâi-FİŞE.
. çay içinde dürme taş
r Gönlüm huri gözüm yaş

Aklım baştan aldın
Orta boylu kalem kaş
` _Bir cumhuriyettır
Iki cumhuriyettir
İ Üç cumhuriyettir_ ş.- Dört cumhuriyettır_
ı ; _Ondört cumhuriyettır
;r Bana bir’ bade ittır _
But’ ne güzel cumhuriyettır
‘ i Na ninna!
(İbrahim Tatlıses, 1986)

ÜRKlYElnin kendisini yenilemesine
imkân-ihtimal yok… Bir mum On
dört cumhuriyet mı, kaplldlk @diyoruz
bahtımızın rüzgârına… – ‘
İstanbul Ankara’yı sevmez… Ankara lstanbulu
zaten bilmez…
” İstanbul zaten Allâhindan bulmuş…
Bursa’nın Ulubat köyünden katır-eşek
sırtında İstanbul’u teşrif eden Hasan Efendi’nin İstanbul’u fethetmesî. @Bîlaîîdllî yüz’
karasıdır. ı ,
ı_ i Bunlar Bizans imparatorluğuysa, be.” de Şl’
mendiferim… y i
_by g* t i’
Arada sırada “nostalji” yaptığıma bakmayın..:’ ‘ w __ ş
“Neo-Osmanlı -_ değilim… _
Tam aksine, paşafdedemın, taburunu, nlfje’
mi, iki oğlunu peşine takıp Bursa dan Ankaraya
intikal ettiğinden #beri genetik cumhuriyetçi
Osmanlfyıpek öyle sevdiğim söylenemezı.
Kılıcı kınında durmak bilmeyen kavımlerın, salt

:alana yani başkalarının emeklerinin gaspına da- _

yanan ekonomilerin, insanların canlarını, mallarını
yedi yıl süreyle bir adamın iki dudağının arasına emanet eden rejimlerin _sevilecek nesi var?

[çim çekmez, gönlüm gitmez… ,

Ama, sürgünlüğü arkadaşlarımdan, mapusluğu kendimden bildiğim, tanıdığım 109» _SM
“prensip meselesi diye, devlet yonefßîlşî, İl?
neti görülmemiş ‘bir ‘alleıîîitVkadınlarını tvapura,

v karak baktı, “Üstündeki ne?” diye sordu. “Ma
‘ şit Paşa’nın özelemriyle. 0 da Fransa’dan ithal

gelsin.. .

*i*

Neyse, son zamanlarda iyice kızışan “affola
ikinci cumhuriyet” tartışmalarına karşı tarafsız
tavrımı böylece koyduktan sonra, Murat Bardakçı kardeşimizi içten kutlamak istiyorum.

Altı yıl önce yazdıydı.

,Saltanatın ömrü vefa etseydi, “son padişah” olacak olan Şehzade-i civanbaht necâbetlû
devletlû Mehmet Orhan Efendi hazretlerini
kolundan tuttu, trenle gönderildiği Paris’ten uçakla geri getirdi. “Gazetecilik” açısından çok iyi iş
yaptı, ama, biraz zamanlama hatası oldu. `

Adamcağız, _daha doğru-dürüst hasret gideremeden, neo-Osmanlılar, ikinci cumhuriyetçiler ve
kuwa-i milliyeciler arasındaki kavganın ortalık yerinde buldu kendini… Yine neyse, uzun zamandır
kaşınıyordum, şu “ikinci cumhuriyet” çorbasında
az-biraz benim de tuzumun olmasına fırsat doğdu.

i’ i’ *

Efendim, Cumhuriyetleri numeratöre bağlamak Fransız icadıdır.

Yabancı markalara düşkünlüğüınüz bilinir,
özellikle Osmanlı döneminde epeyce şeyimizi
Fransa’dan getirtmiştik.

Meselâ mayonezli balık… Tanzimat Fermanı’nın ilanından az ewel Fransa’ya gitmişti Mus
tafa Reşit Paşa… Sofraya yumurta-zeytinyağıhardal karışımına bulanmış balık çıkardılar, kor
yonez” dediler. “Garplılaşmanm yolu her
halde bu…” diye düşündü, dönünce herkese&

yedirrneye kalktı, kimse yemedi, ßtmadı. C
Meselâ, can-mal güvenliği… Mustafa Re
edildi. Ama, sadrazamlann bile mallarını, canlarını padişahın keyfine teslim eden, padişah kardeşlerinin katlini vacip kılan kafa yapısında olduğumuz için, 0 da tutmadı, bünye kustu.

***k

lçine sindirmezsin, sindiremezsin elbette…
Jakobenizm, bonapartizm, aynı siyasetin
varyasyonlarıdır.

‘nı

y..

Kendimize dönsek iyi olacak…

is” A-rwi’ ‘N