Enkaz devralmak” kaderimiz galiba…
KURTHAN FİŞEK _
“ı _ _ 3 _ ‘,- – . .
ı nkaz .devralmak ı
~ ^’ I ~^ı ı . ‘
. aderımız galıba…
ÜRKlYEninmâkûs talihi “enkaz dev ralmak” galiba… Sayınlbaşbakanım ilk
başbakan olduğunda askerliğimi yapıyor` dum. “Kurşun askerlik”, “bedelli
” ‘ lik” değil… Resmi ve harbi askerlik…
bölümü okulda, bir bölümü askeri cezaevin.bölümü kıtada geçti, 24 ayımı dolduram terhisimi beklerken, Kıbrıs’a çıktık.
_< isler iki ay donduruldu. Etti mi size 26 ay?
_esele o değil aslında... Türkiye ekonomisi
l hasara, hatta dumûra uğradı. Bir fincan
, bir litre benzine, bir-iki kilovat elektriğe
l taç kaldık... 5, _ ' i
__Şitil" kıyafetimle eve döndüğümde, mahallı. _ lımın önünde upuzun kuyruklar vardı.
'ýuk,~istifçilik vardı. . ` . . *
aramızda, _on paralık şişesuyıınun fiyatı
lıulent Ecevit'in o günkü açıklamasını heye11. ' lemiştim... İ _ *
h 'eyman Demirel'i suçladı.›."Enkaz dev
v _ t," *ş i' ç ğ
V ..biray içinde güneş tutuldu, dünyamız ka, . Peşpeşe birkaç deprem oldu, altımız sallan- ,
_ yuldu, çok sayıda güzel insanımızı kaybettik...
tekerrür eder. ç s '
llkinde trajedi, ikincisinde fars olarak...
7 __ ç şişe su almaya-yine gittim bakkala... Upukuyruklar vardı. Ekmek istedim, kalmamıştı.
ı İİbanageldijPetsuhun fiyatı dörde, ekmek
' tları ikiye katlanmıştı. .. ` ,
Zamazam intikam yine Bülent Bey'e nasipkısmetmiş...
*abı
T& 4A
H m R A _ Ã .,.,_........
Bir deprem yaşadık, bazı ars-ı ulusal özelliklerimiz ortaya çıktı. `
Felâketlerden nemâlanan meslek grupları
dünyanın her yerinde aynıdır.
Benim gibi bir kısım medya takımına konu
çıkar, malzeme çıkar. '
Bir kısım imam, mezartaşçı ve cenaze
Ievazımatçısı... Mezarlıklara, mezartaşlarına
bin bereket! ' l
Bir kısım avukat, ambulanssesi duyduklarında mutlaka sıkınti-ülzüntiiyîfelâket vardır, sesi
takip ederler. Sıkıntı ne kadar çoksa gelsin_vekalet ücretleri...
Bir kısım esnaf, stokçu-istifçi ruhlu insanların
saldırısına uğrayınca, fiyatları üçe beşe katlar...
Bir kısım çapulcu, talancı... Deprem ge- ,ı
cesi polis vakitlice müdahale etmeseydi, İstiklal
Caddesi'nde vitrin camları indirilen dükkânların
sayısı 8-9'da kalmaz, Türkiye'nin hâli 6-7 Eylü'l'dekine dönerdi.
Kapitalizm bu işte... Nekaa talep okaaa
arz, nekaaa ekmek okaa köfte...
***k
Çok sayıda insanımızı, canımızı yitirdik.
Enkaz kaldırılıyor.
"Enkaz kaldırmak" dediniz de aklıma takıldı.
"Popüler Siyasi Terimler Sözlüğü" başucumda, elimin altında. ..
i**
İktidara gelenlerin devraldıkları koşullan
"enkaz" diye nitelemeleri, siyasal hayatımızın geleneklerinden biridir. Ozellikle 1970'lerin ikinci yarısında gündemimize giren
“enkaz edebiyatı"nın ilk örneklerini Demokrat Parti vemıiştir. Devlet Bakanı Mükerrem
Sar0l'un' 1955 yılında söylediği sözler "enkaz edebiyatı"nın klişelerindendir: "Enkaz
halinde bir vatan devraldık. Bütün gayretlerimizle memleketi refaha götürüyoruz."
"Enkaz devraldık" diyen iktidarlardan
biri de, Ocak 1978'de Bülent Ecevit başkanlığında, Adalet Partisi'nden ayrılan bağımsız milletvekillerinin desteğiyle kurulan CHP hükümeti oldu. Gazeteci Yavuz
Donat, o dönemde CHP milletvekili olan
eski Dışişleri Bakanı Turan Güneş'ten
"enkaz"la ilgili şöyle bir anekdot aktarır.
"Avrupa Konseyi nasıldı hocam?" _.,. "V
«ı
"lyiydim"
ı
“Yunanlı parlamenter Melina Mercouri *
ınasıldı?"
"Aaaah, ahh! Bizim kaderimiz bu...
Hep enkazla karşılaşıyoruz. . . ' '
*k 'A' i'
Savaş çıktı, dünyamız karardı, yer sarsıldı,
gökkubbe başımıza çöktü.
Devraldığımız bilcümle enkazı kaldırmakla geçecek ömrümüz...