Gerçek dostluğun kıymeti ancak mezarda anlaşılır
Gerçek dostluğun
. ` ‘ ‘ ‘ A ka Z’ Gökalp cadde.siââğköýgêllêlj önrlind: pıryıîtesto gösterileri
kıymeti ancak
mezarda anlaşılır
EVGl1.l bir dostumuwparlas Kliniği/Ü dün
S toprağa verdik. Kökten AP’liydı. Yürumekle
aşınmayan, ama, dei/fılm’ Pîfbuç eskfltçı:
aykırı yollarda Birbırımıze lalzen ve ızı
sel olarak çok saldırdık.
y llk saldıran bizdik galiba…
– cere indiriyorduk.
Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel binadaydı Para biriktirip Amerika’dan Eisenhower Bursu ylafgetirdiği pardesüsünü binada bırakıp arka Deme’
redlîraııfğıçgyzîman o. kadar büyük değildi- Galiba 42
numara Borsalino ŞaPQa glYlymdu’ On” da geri_
sinde bırakmasın diye. 337135 Ö” kapi!” mmuşlu’ _.
Saldırganlığımızı durdunnava çalışıyordu› QÖĞSU’
nü siper etmişti.
l t t i’
‘ ‘ ti`a adan…
kıPsîıriıiîgfğet, rsayın Demirel başbakan Olmuş.
TİP de meclise girmişti. _ _ _
TlPin yan resmi yayın ‘organı Emil( dergıs’ Sağ_
lıyordu Ankara’nın Kızılay ındaı… Altan, ra a
metli Yunus Koçak meclıs kursusurıdeîşgnuışıîîîğý_
çalışıyordu. Biz Kızılayîdauşğpê yerâenv l_ tm’ e e
killerine “linç teşebbusu oluyorkutmrîc ıâaeâlk
Sevgili Barlas la tastamam zıt u UP af Sİ ~
12 Mart cuntasını yaşayınca, aklımız başımıza
geldi. _ ı r
Aynı cuntasal kaderi paylaşan düşmanlar, “Yahu, biz niye düşmanız?” sorusunu sorarlar 0
olağan dışı dönemlerde…
Oyle oldu. Sevgili Barlas’la dost olduk, sırdaşdertdaş olduk.
– _J i’ . t ı&
` 1980 yılın lğbşıydı. YÖK-LÖK falan yoktu.
Bütün aka emik aşamaları ‘geçtim, sözümona
“profesör” oldum. .
Ama, kadroya atanmam için “üçlü karamame” gerekiyordu.
Yani, milli eğitim bakanı, başbakan ve cumhurbaşkanının imzaları…
Aralıklı olarak, aynı gün, aynı saatte “prof”
olan üç SBF’ li kaderdaşımın kararnameleri çıktı.
Bir tek ben kaldıydım… Sonbahar gelmişti.
Canım sıkıldı. Barlas’ı aradım. Etkili bir bakandı, dostumdu.
“Sevgili dostum” dedim, “Tayinirnin bu kadar gecikmesi eğer hükümetinizin bir icraatiyse, lütfen söyle, idari yargıya gideceğim…
Yok, başbakalılıktaki işgüzar bir müsteşar
yardımcısmm ceviz aldınca uyguladığı bir taktikse, onu da siz bilin, gereğini yapın…”
Sevgili Barlas garanti verdi: “Yarın sabah
dokuzda makamdayım… Rahat uyu… Bu işe
bitmiş gözüyle bak…”
***k
Dokuza kadar uyuyup “profesör” olarak uyanmak niyetindeyken, sabahın köründe ev telefonum
çaldı. Arayan Barlas’tı.
Şaşırdım, gururlandım.
“Radyoyu aç!” dedi.
Aaaaa.’ Nasıl hızlı hükümet ama? Resmi Gaze
Çoğunluk kimdeyse, sopa onun elindedir.
Ar**
te nelerine yetmiyor? Profesör olduğumu radyodan bile duyuruyorlar.
Açtım radyoyu… Hasan Mutlucan çıktı karşıma…
“Yine de şahlanıyor aman!”
Bu sefer 12 Eylül olmuş…
“Senin işin bugün hâllolmayacak galiba…
Makam odamda ‘kim bilir kaç yıldız var…”
Aynı yolun yolcusu olduğumuzda_ anlaştıktßarn_
las’la… ***t*** ‘
i’ i’ i’
Son gördüğümde hasta yatağındaydı. Dün cenazesindeydim.
Bütün düşünce aykınlıklanna rağmen dostluğun
ne kadar önemli olduğunu anlamak için, ille de
camilerde, kabristanlarda mı buluşmamız gerekiyor?
. Mu