Ne idiysen onu yansıtan amansız bir ayna şu beyaz kağıt

Ne idiysen onu yansıtan
amansız bir ayna
şu beyaz kağıt
(İzmir edebiyat esnafından Yorgo Seferiz)

lMDl okuyacağınız yazının bir
benzerini altı sene önce Tempdda
yazmıştım. Aynı-şeyi niye tekrarladığımı sormayın…

ep aynı şey… Beyaz sayfa açmak, def
ter temizlemek, tabu/a rasa…

*i*

1977 yılıydı, “Az gelişmiş ülkelere
çok gelişmiş ülkelerin yönetim yapılarının bindirilmesinin yarattığı idari ve
siyasi sorunlar” konulu bir UNESCO
toplantısına “uzman” sıfatıyla katılmıştım.

Konu önemli, yer Fas’ın Tanca’sıydı.

Toplantı salonunun sıcağından kurtulup,
bir tarafı Akdeniz’i, öbür tarafı Atlas Okyanusu’nu gören havuz başında iki kadeh içme derdindeydik…

Nihayet bitti oturum… Çıktık. Japon uzman “Ohhh be!” anlamına gelen bir laf
etti. Sağ elinin baş ve işaret parmaklarıyla
burnunu tuttu, sümkürdü, elini yandaki palmiye ağacının yaprağına sildi.

Sonra da “haktu”nun Japoncasını söyleyerek yere sümkürdü.

Doğrusu, irkildim, tiksindim, “Senin
yaptığın pislik…” dedim.

“Sizin yaptığınız daha pislik” dedi,
“Çıkardığmız şey sanki bir matahmış
gibi, keten mendilinizi çıkarıyor, içine
ediyor, sonra özenle katlayıp cebinizde saklıyorsunuz…”

O gün bugündür, uzakdoğu-yakınbatı
sentezinin nasıl olacağını merak etmişimdir.
Sonunda öğrendim.

.L.ı.~ı

r& ı

Popo silmekte kullanılan beyaz tuvalet
kağıtlarını ilk pazarlayan, Amerikalı işadamı

Joseph Gayetty oldu. 1857 yılında “SilAt” sloganıyla 500’erlik paketler halinde.

beyaz kağıtlarını piyasaya sürdü.

Sayfa büyüklüğündeydi o ilk beyaz kağıtlar… Tutmadı.

Eski gazeteciler, broşürler, el ilanları, hükümet programları, muhtıralar ne güne duruyor? Hem okursun, hem silersin… Bir
taşla iki kuş vurmak varken, temiz beyaz
sayfaya niye para harcansın?

1879 yılında İngiliz işadamı Walter Alcock, beyaz sayfa savurganlığını önlemek
için “perfore” (yanlamasına delinmiş) tuvalet kağıdını icat etti.

Ama, yaratıcılık başka, pazarlama bambaşkadır. Dahiyâne keşfini pazarlayamadı
Alcock… Onun yapamadığını. okyanusun
öbür tarafında, Amerika’da, Edward-C|arence Scott biraderler yaptı.

Tek bir soru sordular: “Beyaz kağıt ne
işe yarar?”

1 Ancak bir defa kullanılır, 2 Kullanıldıktan sonra atılır, 3 Bir daha kullanılamazl

Slogan gelişti: “Alt tarafı kağıt… KulIandık, at…Yenisi var…”

*i*

Gelelim kâğıt mendillere… 1914 yılında
dünya savaşa girerken, “pamuk kıtlığı”
vardı. Savaş çıktı, “sargı bezi” sıkıntısı
boy verdi.

İçine sümkürülüp atılacak kâğıt mendiller
(tuvalet kağıtlarının türevi) imdâda yetişti.
Biyolojik savaşın öncülerine karşı kullanılacak gaz maskelerinde filtre olarak kullanılabiliyor, pamuklu sargı bezine benzer şekilde
kanı, irini massedebiliyordu.

Seri imalata geçildij ama, savaş çabuk
bitti, elde stoklar kaldı.

Önceleri sıkıntı çekildi, “Nasıl pazarlayalım?” diye soruldu.

Hollywood yildızları, savaş boyunca, ya
sargı bezi, ya gaz maskesi filtresi olarak
ucuza kullanılan kâğıt mendillerle makyaj
sildiler.

Savaş .artığı beyaz sayfalar, kağıtlar kıymete bindi, fiyatları dörde katlandı. “Yüzünü temizliyorsan, içini de temizlersin!” sloganıyla çok pazarlandı.

O beyaz kâğıtlar, sayfalar, hayatımızın
ayrılmaz parçası artık.

û**

Tuvaletin beyaz kâğıdı, beyaz sayfa,
akkâğıttan mendil…

Tek bir soru soruyorum: “Yaradıkları
tek şey, içlerine edip atmak mı?”

Sa_

nb. Bu yazının hükümet programı,
bütçe, pişmanlık yasası veya sosyal
reform paketi gibi “açılan yeni beyaz

ıayfaiafla hiçbir ilgisi yoktur. alınık

bir pazar yazısıdır.

maiiiüméwûsßmwßßûmîrßwwýýwnwmıwam, ..M ı–., m..- .

l