700 yıl sabrettik, 75 yıl sabrettik 5 yıl daha sabır çok mu?

Kunrııııu
unun
ınzııon

KURTHANFİŞEK; .

700 yıl sabrettik
75 yıl sabrettik
5 yıl daha sabır çok mu?

AZLA popüler olmadığım için, bana pek
n l öyle faks mesajı, okuyucu mektubu gel

mez… Geldi mi, hemen yayınlarım…
“Benim bulunduğum seçim sandığındaki en kuvvetli sol parti hangisiyse,
oyumu ona vereceğim!” dedim.
Telefonlar, fakslar kilitlendi.
Ozetle üç mesaj vardı.

i**

llki, dilbilgisel-ideolojik tutarsızlığıma dikkati çekiyordu.

“Ulan cahil! Sosyal demokrat sayılacak
kadar sağda olmadığını, hiçbir zaman olmadığını söyleyen sen değil miydin? Güzelim CHP’ye sosdem, özelim DSPye demlisol diyen sen değil miydin? Bunlara solumsu, solumtrak gibi sıfatlar yakıştıran sen
değil miydin? Bu ne biçim tutarsızlıktır!
Boyundan utan, bilimsel geçmisinden
utan!”

Uç sayfalık metni kısaltıyorum…

“Sahici sol” partilere sen oy vermezsen, ben
oy verrnezsem. kim verecek demeye getiriyordu.

***k

lkinci faksı yaydım önüme… O da uzundu.
Zahmet edip yazılanmı okuyan (ve DSP’Ii olduğunu tahmin ettiğim) sevgili okurumdan. özetlediğim
için, özür diliyorum…

“Sevgili hocam… Kendilerine sosyal demokrat süsü veren CHP’liler aslında tuhaftır. Sosyal demokrasinin kökeni marksizmdir. Oysa, genel başkanları Deniz Baykal,
‘Devlet ve Siyaset’ isimli doçentlik tezini
yazarken Lenin’in ‘Devlet ve İhtilal’ kitabını
okumamış, kaynak bile göstennemiştir… ”

Olabilir, hatasız kul olmaz, ama, değerli okuyucumun gırgın devam ediyor.

“Bunların okuma.-yazması Mao’nun kırmızı kitabıyla sınırlıdır. Sahici solcu olduğunuz günleri hatırlarsanız, Mao da ‘Uzun
Yürüyüş’ yapıp iktidara..el koymuştu. Sizin

sıcak baktığınız o CHP’liler, Kars ‘tan Edir-`

ne ‘ye uzun yürüyüşe çıktılar, hava muhalefeti yüzünden Erzincan-Sivas karayolundaki Kızıldağ geçidinde mahsur kaldılar… Kıçına kına yak!”

//- Zßlcl

t**

Üçüncü faks metni besbelli CHP kökenliydi.

“Bülent beyi hepimiz çok sever, çok sayanz… Kendisinin bile inanmadığı, Rahşan
hanıma bile inandıramadığı istem ve söylemlerini de göz ardı etmeyelim… Genel af,
köykent, olanaklar, olasılıklar, salatalıklar,
iki turlu seçim… Can düşmanı Demirel’in
helikopter pervanesine takıldı, can dostu
oldu, hem kendisini, hem parti tabanını
oyalıyor… ”

*i*

Bütün bunları okuduktan sonra, derin bir vicdan muhasebesi yaptım.

Karanm, kanaatim değişmedi.

Siyasi yelpazenin solumsu tarafında kim varsa,
oyumu ona vereceğim…

Ama, gündemi değiştirmek gibi olmasın, küçük
bir önerim var.

“Ulusal baraj” kalksın, 1965 genel seçimlerindeki “nisbi temsil ve milli bakiye” sistemine dönülsün. ..

Herkes aldığı oyla orantılı sandalye sayısıyla
TBMM’de temsil edilsin…

1965-1969 meclisinde, Türkiye İşçi Partisi,
15 milletvekiliyle, yen’ yerinden oynattıydı. Türkiye’nin gündemine daha önce hiç bilinmemiş. bulunmamış, bakılmamış, araştırılmamış meseleleri
getirdiydi.

Gerçi 12 Mart 1971 müdahalesi de ardından
geldiydi, ama, daha önce, 1969 seçimlerinde,
Süleyman Demirel bütün sağı birleştirmiş, otuz
yıl sonra bile övündüğü yüzde 56’lik sandalye çoğunluğunu bulmuştu.

*i*

Önümüzdeki dönemde, her görüşün meclise
yansımasını isterim…

700 yıllık Osmanlı, 75 yıllık Cumhuriyet tarihimiz var.

Herkes özgür oyunu gönlünce kullansın… Herkes, her düşünce temsil edilsin…

Noolacak yani?

O kadar bekledikten sonra, beş yıl daha daha
bekleriz, bulanık suların berraklaşması için…