Bunlara bayılıyorum! “Enkaz edebiyatı” yapmaya yine başladılar
YAZIYOR
KüîtlÄlilFişEK
Bunlarabayılıyorum!
“Enkaz edebiyatı”
yapmaya yine başladılar
ÜRKlYErıiıı yakın siyasi tarihindeki yerleşik söylemlerden birini
çok severim. “Enkaz devral
dik!”
Hem çok severim, lıenı her duyuşumda
güleriııı. ..
“Ota gelince havhav, döte gelince
mırmır” demek. siyasal-ulusal hasletlerimizderı biridir. Belki birincisidir.
Ağzı yarım açık ayran budalaları gibi
“makam-ı sadaret”e (başbakanlık makamı) bakarız… Fırsatını bulup ele geçirince (veya geçince), balıklama atlarız…
lşlerirı sarpa sardığını, davul sesinin ancak uzaktan hoş geldiğini anlayınca, aynı
söyleme sığınırız…
Geçmişe mazi, geleceğe gazi gözüyle
bakmak, hem hasletimizdir, hem politik
alışkanlığımız. ..
*iz*
“Enkaz devralmak” edebiyatını ilk
yapan Demokrat Parti oldu.
Marshall Yardımfnın neredeyse tamamını tarım sektörüne kaydırdılar. Olağanüstü bir patlaına yaşandı.
Eşşeğe zor binenler, traktör sırtıııda gezinir oldular.
Tastamam beş yıl devam etti bu bollukbereket… .
Bu işlerden sorumlu devlet bakanı Mükerrem Sarol, 1955 yılında, işlerin sarpa sardığını görünce, eylem yapacağına,
söylem koydu.
“Enkaz lıâlinde bir vatan devraldık. Bütün gayretimizle memleketi
refalıa götürüyoruz…”
1957 seçimlerinde azınlığa düştü Demokrat Parti…
1960 yılında ufak bir “cerrahi müdahale” oldu.
**kk
“Bunlar memleketi kurtaramaz…
Benden gayrısından hayır gelmez!”
Muhalefetin söylemi budur. Muhalefet
“hükümet” olur. lşler bir süre iyi gider,
kötüye dönüşünce söylem de değişir.
”Aslında çok iyi şeyler yapacaktık, ama, olmadı. Enkaz devraldik…”
2,1› i› &ıkı
*i*
”Enkaz devralmak” ulusal-siyasal
töremizdir.
Sayın Bülent Ecevit’in son hükümeti
de onu devraldı.
Eski (55’inci) hükümetin DSPli bakanları öyle söylemeye başladı, ben onların
yalancısıyım. ..
Yeni hükümetin tek görevi Türkiye’yi
seçimlere selametle götürüp selametle
oradan, sandıktan çıkartmak olduğu için,
inşallah öyle olur.
55’le 56 numaralı hüküınetleriıı bakanları aynı…
Neredeyse bir buçuk yıl o koltukları meşgûl (ve işgal) etnıişlerdi.
Hangileri?
Milli eğitim, maliye. kültür, dışişleri,
kıbrıs, köy hizmetleri, diyarıet, insan lıakları, iş dünyası ve sendikalar…
Geriye ne kaldı? Enkazı kim kiıııe bıraktı? Kim kimden enkaz devraıldı?
Bir buçuk yıldır aklınız ııeredezydi?
*i*
“Enkaz edebiyatı” şimdideıı başladı.
Gülüyorum.
Beceriksizlerin son sığınağı, günahı bir
öncekilerin sırtına yıkmaktır.
*i*
l978’deki Ecevit hükümeti sıkıntıda, “enkaz edebiyatı” doruktaydı.
Rahmetli dışişleri bakanı Turan Güneş, Avrupa Konseyi toplantısına gittiy- 4
di. “Pazar Günleri Aslâ!” filminden `
tanıdığımız, kartlaşınca Yunanistan’ın
“Türk Düşmanlığı” politikasına soyunan Melina Mercouri çıktı karşısına…
Turan H0ca’yla necip türk basını arasında muhabbet gelişti.
“Avrupa Konseyi nasıldı hocam…”
“lyiydim”
“Yunanlı parlamenter
Mercouri nasıldı?”
“Bizim Melina mı?”
“Evet hocam, Melina Mercouri…”
“Aaaaahhhh aahhlıhlıhh! Kaderimiz bu… Hep enkaz devralıyoruz…”
Melina
i’ i *k
Yorum istemeyin tıeııdeıı… Yapamam.
Kendi beceriksizliklerini başkalarına fatura edenlerden bıktım artık…
4′ WWr