Erken seçim yaklaştıkça ağzı bozulan gonuşuyor!

Erken seçim yaklaştıkça
ağzı bozulan gonuşuyor!

ABlK başbakanlarımızdan

Tansu Çiller’in, halefi

Mesut Yılmaz hakkında

söylediklerini, hem televizyonlarda izledim, hem gazetelerden
okudum.

lrkildim.

Başbakanın iç ve dış itibannın
kendiğini, adının sadece Alaattin
Çakıcı kasetlerinde geçtiğini söyledi Çiller…

Yanılmış sayılmaz… Ya babayla
temel atarken, ya Deniz’e dalmaya
çalışıp karaya otururken, ya çetelere asabileşirken görünüyor medyada…

Ekledi Çiller. . .

“İktidarın başı mafya işbirlikçisi
hâline gelmiştir!”

Kesmedi, kendisini Maksim’de zannetti. Podyumda, hem bir aşağı, hem bir
yukarı yürüdü, “hemide” şakıdı.

“Ahlâken, karakter ve psikolojikman çözülmüştür. Bunu, yüzüne
bakınca da anlayabilirsiniz. Artık
her konuda ipin ucunu kaçırmıştır.
Altı soruşturma yediği hâlde umursamayan bir başbakan daha yoktur.
Batakçı kumarbaz çılgınlığıyla elinde nesi var, nesi yoksa masaya sürmüştür…”

Buraya kadar iyiydi, sonra cıvıma başladı.

“Türkiye’yi bu hâle sokan işte
bu psikopat tutumdur…”

*t*

“Psikopat”…

Türkçeye çevrilirse, “ruh hastası”…

Bu ağız, kafa ve ruh haliyle seçime
(hele erken seçime) gidilirse, çok sıkıntı
bekliyor Türkiye’yi…

*i*

1947 yılı bütçe görüşmelerinde, Demokrat Parti adına konuşan Adnan
Menderes’in eleştirilerine, başbakan
Recep Peker çok kızmıştı.

Menderes’in sözlerini, “kötümser
ve psikopat bir rûhun, hastalıklı bir
rûhun ifadesi” olarak yorumladı.

Bu abuk-sabukluğa sinirlenen DP milletvekilleri, TBMM salonunu terk ettiler,
18-28 Aralık 1946’daki oturumlara katılmadılar.

Çok parüli meclisteki bu ilk siyasi bunalım, yurt çapında da ciddi bir gerginliğe yol açtı. Meclise gelmeyen DP’lilerin
cezalandınlmasını isteyen CHPliIer, meclisten tamamen çekilmeyi öneren DP’liler
vardı. ‘

Tansiyon yükselince devreye giren
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, havayı yumuşatmak için, DP Genel Başkanı Celal

__Bayar ve FuatKöpı-ülüyle görüştü.

. Pr tınîf’l` 0,5-

İnönü, görüşmeden sonra yaptığı
açıklamada. hangi tarafın haklı-haksız olduğu üzerinde durmadığını. ancak, “bir
kısım milletvekili arkadaşlarının
üzüntülü olmasından kendisinin de
üzüntü duyduğunu” söyledi. lnö
‘nü’nün bu partiler üstü tutumundan hoş
nut olan DP’liler meclise döndü.
“Psikopat Krizi” atlatıldı.

*t*

Basın büyüğümüz Nadir Nadi, üç ‘

tıbbi kavramı, psikopatı. narsisizm ve fetişizmi, “Perde Aralığında” kitabında
(1964) çok iyi özetler.

“Bu psikopat sözcüğünü Peker’in
niçin kullandığına dair, şöyle bir
açıklama duydum. Hükümetçe lüzum görülen kimselerin telefon konuşmalan ilgililer tarafından dinlenir ve bu konuda Başbakana bir rapor verilirmiş. O arada elbette Adnan Menderes’in de telefon konuşmaları günü gününe izlenecekti. Kimi
arkadaşlarıyla yaptığı şehirlerarası
telefon görüşmelerinde Adnan Menderes, politikaya zerrece değinmeksizin, olur olmaz konular üzerinde
saatlerce konuşur, bir takım argo
deyimlerle süslü, ipe sapa gelmez
laflar edermiş… Raporları gören
başbakan da bir anlam çıkaramadığı bu’ konuşmalan o r şaşakalırmış. Işte önenıli bir memleket meselesinin tartışıldığı Büyük Millet
Meclisi’nde Adnan Menderes’in DP
adına yaptığı itirazı ciddiye almak
istemeyen Peker, herhalde iyi bir
politikacı olmadığından kendini tutamamış ve ‘sen normal bir adam değilsin’ anlamına ağzmdan o hekimlik
terimini, psikopatı kaçınvermişti…”

t**

Ağzı olan ağzını bozuyor, ağzı olan
gamından gonuşuyor.

Seçim sürecine girildiğinde. rakiplerine “psikopat” lafını edenlere, o ettikleri lâftan hayır gelmiyor.

1950’yi hatırlayın…

Sonunda, seçmen kitlesi,
naya bak!” deyiveriyor.