Top-tank sesleri sahalara yayılır

Top-tank sesleri-İİ
sahalara

ORE’deki Kunuri savaK şında (1950), 237 şehit,

387 yaralı, 201 kayıp
verdik. Bir yıl sonra, “cülûs
bahşişl” olarak, NATO’ya alındık.

O arada, dünya tarım fiyatları
arttı, ekonomik bitimiz kanlandı.

Daha önemlisi, Berlin’de Almanya’yı 2-1 yendik._

“Quelle alâka” diyenleriniz
çıkabilir. “Sporla siyasetin ne
ilgisi var? O başka. bu başka!”
diye kafa takanlarınız olabilir.

Oysa, o kadar yakından ilgisi var
ki…

Meselâ, 27 Mayıs’ta, 38 MBK
Üyesi şeref tribünündeyken, 19 Mayıs
stadında, lskoçya’yı 4-2’lik bir skorla,
dolmalık kabak gibi oyduk.

i’ i’ i’

12 Eylül öncesi Ecevit hükümetinin son demleriydi. Pek parlak değildi
durum… Bir fincan acı kahveye muhtaç kalmıştık. Yakıtsızlık, yiyecek kuyrukları, devletin kallarında 70 cent
hesapları başını almış gidiyordu.

Çok daha elim ve vahimi, futbol
milli takımı, gelen gidenden tekme-tokat yiyordu. “Futbolumuzun hâli
noolacak?” cinsinden bir açık oturuma çağrılınca kabul ettim. Bir. şartla…
“Siyaset konuşuruml”

“Tamam, konuş!”
“Daha neşeli olur…”

Neşeli olmadı. Kararmış içlerini daha da kararttım…

‘A’ ‘k i’

lnsanlık tarihinin en eski ve kudretli beş toplumsal kunımunun, 1-Organize politika, 2-Organize fuhuş,
3-Organize kumar, 4-0rganize
din ve S-Organlze futbol olduğunu
söyledim. _ .

Organize futbolun, görünmez iplerle, hem iç politikaya, hem askeri
politikaya bağlı olduklarını, bunların
kuklacıbaşılarının da “ekonomi” olduğunu söyleyerek girdim söze…

Ekonominin iyiden kötüye, kötüden betere gittiği zaman, buna paralel
olarak, politikanın hırçınlaşıp anti demokratikleştiğini, fuhuş ve kumarın
yaygınlaştığını, yılgın-bezgin kitlelerin
din bayrağı altında kenetlenip militanlaştıklarını anlattım.

“Futbolda başarılı olunması
için. siyasette demokrasi ve eko
dediler,

bebini daha iyi anlarsınız…” diye
bağladım ilk tıırdaki Sözlerimi…
i i ‘k
lkinci turda, iki futbol devi Arjantin’le Brezilya’nın arasına sıkışıp kalmış

, _ ç ,. .,,_1 989-1998 endckslnl 0_1 .saçma vefalı &tmm umudum hêsâßladıfNûltöêlfîılşîç, ,zetelerin” birinci sayfalarına bir:üJııj’:,”Ekonomıv|e siyaset nı.
zahmet bakarsanız, arka sayfala-iğ?

rındakl matem başlıklarının se-.

wıı- ımvvw -vı

..,.,,_….,.s ıvv- ., 4……” .w -›

vavııır

.İKQRTHAN FİŞEK

Uruguay’ın top serüvenini anlattım.: ‘

“Tarım ve hayvancılıkla’ geçinir Uruguay… Nüfus bakımından
bunların yanında yer cücesidir.
1920’li yıllar ihracatçı tarım ülkeleri için altın yıllardı. Ayrıca,
Güney Amerika’nın tek demokratik anayasası Uruguay’daydı, yüzüncü yılını dolduruyordu. O minik Uruguay çıktı, 1924 Paris ve
1928 Amsterdam olimpiyatlanyla 1930 Dünya Kupası’nı kazandılar futbolda…” _ ı’

Durup nefes aldım, devam ettim;

“Derken büyük buhran geldi,
tarım ihracatı durdu, arkasından
da askeri darbe geldi, anayasa
rafa kalktı. Dünya futbol sahalarından tam yimıi yıl silindi Uruguay… Yirmi sene sonra, tekrar
demokrasi gelmiş, peşpeşe gelen
iki savaş tarımcı ülkelere yaramıştı. Minik Uruguay yine boy
gösterdi, 1950 Dünya Kupasrfinalinde Brezilya’yı tepeledi…”

Ekonomi iyiye giderse, siyasette
demokrasi olursa, futbolda da insanların yüzü güler.

i’ i’ i’ ”

Vaktiyle geliştirdiğim bir “sporda
başarı endeksi” var. ‘ ”

Milli maçlarda aldığın toplam puanı alınabilecek toplam puana-, attığın
toplam golü atılan toplam gole böler,
ikisini birbiriyle çarparsın… ‘- . , .uç .

Endeks 1’e yaklaştıkça başarı artar, O’a yaklaştıkça düşer; .İ ‘. b , . 1

Milli takımlarımızın en başarılı olduğu dönem 0.26’lık endeks rakamıyla 1948-1959 dönemiydi.` En başarısız iki dönem de, 0.08’le 1931-1937
(büyük buhran), 0.03’le 1980-83
(12 Eylül) zaman aralığıydı. 12 Eylül
kâbıısundan kurtulmanın rahatlığıyla
1983-1989631 endeks 0.14’e çıkmıştı.

:ı V’

‘İ’ ni futbol topuridan- allîİ~gd`e`

~ dilim varrnadı. Diyen desin.’ İİ 4 ,.. w

i’ t v: ı – -v i

Bu satırları yazarken Türkiye-Fln-“İ

landiya maçının başlama düdüğü öt
memiş. Suriye’ye askeri müdahale olmanıışiı.

~ ıııwnıourûvtş-«Qnn