retmeyi bilmeyiz tüketmeyi biliriz

9116-1616137

üretmeyi bilmeyi . .

u-ı A. .~. ›. »

tüketmeyi biliriz

ANKİ doğru cevabı bir tek
S ben biliyormuşum gibi. her
kes bana soruyor: “Yılmaz- î
Baykal birlikteliği problemlerimizi çözer mi?”

Bence çözmez… Çözmez. çünkü. aynı oy kuyusundan su çekiyorlar.

Üretmeden tüketiyorlar. Tarihi
tekerrür ertiriyorlar.

Aklıma çok eskilerden kalma bir
yazım geldi. Affınıza sığınıyorum…

‘kit

Vaktiyle, Orta Asya’da huzur
içinde yaşayan Çinli ‘ler, avladıklan,
topladıklan, yetiştirdikleriyle yetinir, geçinip giderler-miş…

Günlerden bir gün, uyanıp bakmışlar, tavuklar yok… Kanlı kemik,
tavuk tüyü de yok… Yani, kurt-çakal takımının marifeti değil olanlar…

Hemen meşaleleri hazır edip sotaya yatmışlar… Sabaha karşı, kümes istikametinden gelen hışırtılan
duyunca, meşaleleri ateşlemişler…

Ne görsünler? Bizim soydaşlar
sürünerek kümese yaklaşıyor.

“Çalmaya gerek yok kardeşim…”
demiş Çinli reis, “Gelin, inek-tavuk
verelim. çift-çubuk verelim. 4 avrat verelim, barış içinde yaşayalım… ”

“O/url ” demiş bizimkiler.. .

Dört gün sonra hepsi toz… Beş
gün sonra bu sefer inekler yok…

Yine sotaya yatılmış… Yine meşaleler, yine bizimkiler… “Pesl” demiş Çinli reis, “Bedava verdik yahul
Çalmanm ne mânâsı tar?”

Bizimkiler pişkin…
zevki de bir başka abicim…

**y

“Çalmanın

Binlerce yıldır tarih yollarında
Uretmeye, yaratmaya, icat etmeye, hakça paylaşmaya alışamadık… Cukka etmeyi tercih ettik…
_ Meselâ. 600 yıllık gecikmeyle
İngilizlerin Magna Cartaîsına özendik. Hani 1215 yılında, İngiliz asilleri, “Vergi veıinz. ama, vergi salarken
bize de damşın!” deyip kralın yetkilerini kısıtlamışlardı ya! Ona işte…

“Vergi de vermezük. padişahı da dinIemezük!” deyip Sened-i İttifak’ı
(1808) çıkardık.

Yine meselâ, rahmetli Mustafa
Reşit Paşa’nın çabalarıyla, Osmanlı’ya Tanzimat Fermanfnı, onunla
beraber can-mal güvenliğini, bonapartist bürokrasiyi. siyasi polisi ve
mayonezli levreği getirdik.

İthal ettiklerimizden, bir tek,

merkezci-bonapartist devlet örgütİenmesi tuttu. Fransızlar gibi. bizde

de, aşağıdan yukarıya köylülük, yukarıdan aşağıya höt-zötçülük ha

kim olduğu için…

t**

Peki, icatlar ve kesitler tarihine
hiç mi katkumz olmadı?

Oldu elbette… Sekiz tane…

Müzikte Verdi ‘yi ararken Ferdi ‘yi
bulduk. Bu bir!

Müzik eserinin bitiminden sonra
sanatçıyı alkışlayan batılıdan aşağı
kalmamak için, şarkı boyunca şakşak tempo tutmaya başladık, sanatçıya yakın olup onu morallendinnek için cacıklı, piyazlı, rakılı,
viskili, çiğ köfteli masalanmızı salınenin dibine taşıdık. Bu iki!

Yemek pişirme konusundaki
tembelliğimı’z yüzünden, dünya mutfaklanna ilginç yemekler kazandırdık. Otoritelerden okuyorıız: “At sırtında uzun yol yapan. yemek pişirmeye
de üşenen bütün topluluklarcla olduğu gibi. bizde de. temel beslenme düzeni et-süte dayalıydı. At terkisinde. çemenle pismiş pastırmayı, taze kıyılmış koyun. keçi. sığır etinden bol baharatla öldürülmüş
Tatar bifteğini, açıkta unutulan sütün
tesadüfen mayalanmasıyla yoğurdu bulduk… ” Bu üç, dört ve beş…

İnek dışkısmdan ilk çiçek aşısını
geliştirdik. Bumumuzun hep orada
olmasından kaynaklanan bir tesadüf müydü, kestiremiyorum, ama,
fermuar açıp kapama, düğme çözüp ilikleme zor geldiği için, beli
lastikli şalvarı bilinçli olarak icat
ettik. Bu altı ve yedi…

En sonunda, cenabet gezmekten
nefret ettiğimiz için, hamam kesesini bulduk. Bu da sekiz…

“Götürmek” dururken, üretmekle kim uğraşacak?

*k *k i’

“İnşallah-Maşaallah-Fesüphanallah” (IMF) takılacağız da ne olacak?

Fatih Sultan Mehmet batıya devam eßeydi. Merzifonluhun Viyanayı
alışının 308inci. Prufun düşman işgalinden kurıulusunun 280inci yıldönümünü
kutluyor olacaktık bugün…

Bella’ böylesi daha hayırlı oldııiıOra/a
n da kendimize benzetiıdilt. ‘(İCFİŞEK. AVNİ Dergisi, “ya 71.

30 Mart 1991)