Görünmez kazalar bizde! Şeamet tellarlları bizde!

t tsglqqX. s
Görünmez kazalar bizde!

Şeamet tellalları bizde!

ÜRKlYEde demokrasinin
T kesintiye uğraması. ŞubatMart-Nisan-Mayıs dörtgenine
denk düşer. 120 gün… Yani, belli
yıl aralarıyla. yaklaşık üç günde
bir,_serhat türküleriyle uyanırız. ..
Hasan Mutlucaıı sosyal demokrattır. Gür ve tok sesini beğenmiş olacaklar ki, sabahın köründe
uyandırır, “Şeamet tellallığı”
yaptırırlar.
Deniz Baykal üstüne alınmasın, ama, sosyal demokratların kaderi bu…

*i*

Demokrasimiz durduk yerde kazaya
uğrayabilir mi?

Neden olmasın? Görünür ve görünmez kazaların ülkesidir Türkiye…

**ki

Floryddaki evinden çıkıp Sirkecideki
işyerine giden 34 FN 51 plakalı araba
nın sürücüsü Abbas Vural aıılatıyor.

“Evimden çıkmış, Florya yolunda, orta şeritten, trafik kurallarına,
hız sınırlarına uyarak gidiyordum.
Birdenbire kulaklarım uğuldadı,
kulak zarlarım patlayacak gibi oldu, önümde kocaman bir karaltı
belirdi. Frene bastım. Ne olduğunu
anlayamadan, önüme uçak çıktı.
On tekerleklerine çarptım, arkadan
bana bindirdiler…”

Burası Türkiye… Evinden çıkıp işine
arabayla giderken uçak çarpabilir.

*t*

Trabzon’dan kalkıp 171 kişiyi İslanbul`a götüren dev Boeing 737-400 yolcu
uçağının verilmiş sadakalılarındarı Bülent Oztürk, hâlâ yaşadığının saşkmlığı
içinde, izlenimlerini aktarıyor.

“Uçak durur durmaz hostesler
kapıları açtı. Tahliye kaydıraklanndan aşağıya kaymaya başladık. Nerede durduğumuza bakmamışlardı
zahir… Kendimizi tren raylarıııın
üzerinde bulduk. O sırada banliyö
treni hızla yaklaşıyordu. Kendimizi
kenara zor attık. Az kalsın trenin
altında kalıp can verecektik…”

Burası Türkiye… Uçaktan inersin,
banliyö treninin altında kalırsın…

**ki

Görünmez kazalar bizde her zaman
olur.. Ulubatlı Hasan’a bakalım…
lkinci Mehmet (“Fatih’,’) lstaııbulıı al
mayı aklına koyınuştu. ö ,ç,

M

Dünya standardlarında “su taşımacılığı aracı” sayılan gemilerine dag-bayır asırttı, karayolundan Halide indi.

lstaııbııl (Bizans) surlarına bayrak dikmek için, Bursa’nın Ulubat köyünden
kalkıp gelen Hasan’ın katırı tırıs (veya
ralıvaıı) giderken. vapur, gemi. fırkateyn,
iskaınpavya. transatlantik, knıvazör cinsinden bir “su aracı” çıktı karşısına…
Katır ürküp kaçtı, kendisi yaya kaldı.

Topkapı surlarına bayrak dikerken,
geç kaldığı için, Fatih’ten özür diledi.

“Vallaaaa, padişahıma ve İstanbul’un lethine katılmak için eşek
sırtında dağı tırmamyordum. Karşıma gemiler çıktı, çarptı. Verilmiş
sadakam varmış, vatan sağ olsun…”

Fatih inanmadı. Ama, ossunl Ulubatlı
Hasan, İstanbul’u almış oldu.

i**

Agorafobik padişahımız ILAbdÜIhamit kalabalıklardan çok korkar, “suikast” korkusuyla yaşardı. O yüzden.
cuına namazına gittiği günlerde, 1901
yılında, Haliç çevresini atlı araba (landon)
traliğine kapattı.

Cunıalardan biriydi. Padişah camiye
bırakılmıştı, dört külıeylanın çektiği arabası park edecek yer arıyordu.

Ya değnekçilerden biri sesini yükseltti. ya Eminönü pazarcı esnafı “badadiiizzz soğvaaannn” diye bağırdı. Atlar
ürktü, gemi azıya aldılar. Trafiksiz lstanbııl trafiğinde, Abdülhamit’in hem atlı
arabası. hem dört küheylanı Haliçin çamurlu sularında kaybolup gittiler.

Hepsi hâlâ orada…

t**

Karayolunda yol alırken uçak çarpan. kalır sırtında dağ tırmanırken gemi çarpan, düz yolda seyir halindeyken
suya düşen, uçaktan inerken tren altında kalan çok insan yok bu dünyada… Ancak bizde olur.

Durdıık yerde “darbe söylentileri”
de ancak bizde çıkar.