Kimseler yürüyemeyecekse o oyollar nasıl aşınır?
Tarih: 08. 03. 1998
|
Kategori: 1998, Hürriyet, Kurthan Hoca Yazıyor
-
ı› n. < " ı- IßmhI-! “îÜiv”i› ıüaüııı..
8 Mart 1998 Pazar
ııı
UMHURBAŞKANIMIZ, İspanya dönüşünde, uçakta, iyi gonuştu.
Necip Türk milletinin
mümtaz temsilcisi olarak, aklımızın başımıza, nerede, ne zaman,
nasıl geldiğini hatırlattı.
1 Uçarken
2 Kaçarken
3 Sıçarken
**û
Neyse, yeni bir şey değil, "baba"
her zaman iyi gonuşur. Garnından da
olsa, iyi gonuşur, çok gonuşur. Gonuşan Türkiye'nin sembolüdür.
"Yolların yürümekle aşınmayacağını ben söyledim, toplantı ve
gösteri yürüyüşleri ganunu, gişisel teminatım altındadır..."
Bir gün önce, devlet memurları,
hem sopa. hem plastik cop, hem tazyikli su, hem ambargolu biber gazı yemişti.
Bizim polisimiz bir hoşlaştı. Eşşeğini dövemeyen semerini döver.
Evde karma kızıyorsan, çocuklarına
para yetiştiremiyorsan, kaynanan canını sıkıyorsa, acısını, git, onlardan
çıkar!
Bana bulaşma! Ters teperim! Hak
arayan memurun kabahati ne?
Sen de memursun! Tabii, imtiyazlı
takımdan, özel timden değilsen...
Neyse, “coplama" dedim de, eski
bir yazım (17.1.1994) aklıma geldi.
*t*
Gençken az polis copu yemedim. Polislerle aramızda işbölümü
vardı. Biz yürürdük, onlar coplardı. Yaşım biraz kemâle erdikten
sonra da cop yemeye devam ettim. En son copumu 1979 yılının
haziran ayında yediydim... Ankara Spor Akademisi'nin başkanıydım. Yani, rektör gibi bir şey...
Türkiye'nin milli sporcuları
akademi öğrencisiydi. 554 kayıtlı
öğrenci, 4287 milli... Atletler TlP'li, boksörler Dev-Geneli, pehlivanlar MSP'li, judo-karateciler
MHP'li, basketbolcularla voleybolcular tarafsızdı.
19 Mayıs spor kompleksinde,
hemen yanımızda da "fruko" tabir
edilen toplum polisinin merkez
karargâhı vardı.
Milli sporcuların o dönemdeki
psikolojileri ilginçti. Kamplara beraber girer, kondisyon salonlarını
beraber kullanır, milli formayı
paylaşır, İstiklal Marşı 'nı beraber
Kimseler yürüyeıneyecekse
o yollar nasıl aşınır?
söyler, öpüşüp koklaşırlar, derse
girdiler mi, solcu-sağcı kesilip dövüşürlerdi. '
Hayatımın en uykusuz gecelerini akademi başkanlığı sırasında
geçirdim. Son coplarımı da o zaman yedim...
l
t**
Uykusuz gecelerimin uyanık
kâbusu, o talebe kavgalarından
birinde milli sporculardan birinin
ölmesiydi.
Sporcu bu... lspenç horozuna
benzemez... O kondisyonuyla, o
boyuyla, o kilosuyla vurdu mu gebertir.
Dışanda patırtı duydum mu fırlardım. Yumruk atmaya çalışan
milli boksörle göğüs çaprazına giren milli pehlivanı, milli gülleciyle
amansız karateciyi ayınnaya çalışırdım.
Yine olay çıkardılar. Aralarına
girdim. Eşofmansız (ve kravatlı)
hâlime bakan polisler kavgacılaıı
bıraktı, beni coplamaya başladı.
"Ajan provokatör" sandılar zahir...
Kavga oracıkta kesildi, bizim
öğrenciler fnıkolan dövdü. Pehlivan çift daldı, birileri yumruk attı,
öbürü kick-box takıldı.
Sinen polislerden biri sızlandı.
"Ne biliym herifin akademi
başkanı olduğunu? Hepiniz eşofmanlısınız, inekoğluinek kravatlı,
takım elbiseli... Ortama uymuyor.
Ajan provokatör sandım... "
i' 'i' i'
Üniforma giymek insanı değiştirir.
Llniformalı, coplu polisler, memurlan acımasızca dövdü. Bakkalın, manavın, enflasyonun, M0ody's ve gâvur linans kuruluşlarının, ölen arkadaşlarının, terörün. PKKnın hıncını yürüyen
insanlardan aldı.
Baba gonuşuyor netekim... "Yürünen yolların aşmmayacağını ilk
ben söyledim..."
Boş ver babacığım! Kimse yürüyemezse, o yollar nasıl aşınacak?