Alilenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni (Engels)

Zi. m***

Ailenin, özel mülkiyetin
ve devletin kökeni (Engels)

URKİYE’de herkes
“paragöz” kesildi. Çiller ailesi mi, yoksa Yılmaz familyası mı daha
zengin? Değirmenin suyu nereden gelmiş? Bu kadar parayı
mezara mı götüreceklermiş?
Servetlerini takas ederlerse, kim
kârlı, kim zararlı çıkarmış?
Atalanmızın buyurduklan gibi,
“zenginin parası züğürtlerin
çenesini ziyadesiyle yoruyor…”
İşin daha vahimi, bütün fakir-fukara takımı, loto, toto, sayısal ve
beygir, kuyruğunda… Sâdece çeneler
değil, eller, ayaklar, kalemler, beller,
keseler yoruluyor. ._
Ya bize de çıkarsa!
; *Jİ- * *
.r Çiller as_lında haklı…
“ “Dünyanm son sosyalist ülkesi _Türkiye ‘dir… ” Ama, eksik söyledi. _
– “Dün son komünist ül
ç kesi Türkiyddir!” demeliydi.

Biliyorsunuz, komünizmin kökün
deî-“servet düşmanlığı” yatar.

Burjuvaların “analarının ak sütü kadar helâl” servetlerini dahi
sorguya; sigaya çekerler. .

“Nereden buldun?” diye sorarlar.

Son kamuoyu aıaştımıal’ anna gö
“re, Türkiye nüfusunun % 73.4’ü bu

soruyu soruyor. Öyleyse, kışa kalma
dan **komünizm geldi” demektir.

t” ‘A’ * -kj _

Oysa, Çiller familyası, ailenin,
özel _mülkiyetin ve devletin kökenlerfnden, Engels’in anlattıklarından esinlenerek, sermaye birikiminin
nasıl olduğunu anlattı bizlere…

“Size şu müjdeyi vermek isterim ki, memleketimiz kurtulmuştur…” ‘

Kurtulması için her türlü fedâkarlık yapıldı. Bir teki hariç…

“Uziildüğiim tek şey var.
Memleketim için verebilecek
birden fazla canım olsun isterdim…”

Geçelim…

“Çok küçük yaşta evlendiın, lise talebesiydim. Eşim bir üst
okulun .inşaat mühendisliği bölümünü bitirmişti. Zoru seçtik,
Amerika’ya gittik, orada 11 odalı
ve yüzme havuzlu bir villamız

KURTHAN FİŞEK

varken, mütevazı bir lojmanının kafeteryasında iki. kamışla tek koka kolaya talim
Bu fedâkarlığı kendimiz için yap
‘madık. deride memleket hesabı
na yapacağımız fedâkarlıkların
provasmı, talimiııı’ yaptık… ‘.’
Olabilir”. Maldan vermeyen candanverir. _’ ‘
“İBütiin. malvarlığımızın kaynağı rahmetli .pederimin mirasıdır.
Malûmunuz, kendisi emekli Valiydi, bense onun tek evladıydım.
Benden hayatta tek şey istedi.
Aile soyadımız devam etsin, evleneceğin ‘adama benim soyadunı
ver, yoksa hakkınıı helal etmem
dedi. Sağolsun eşim, beni ve soyadımı kabul etti. Bize biraz miras bıraktı. Sirkeci’de onar katlı

iki işhanı, Amerika ‘da 11 odalı

bir villa, Muğla ve Bilecik’te tak
. riben, şimdi tam hatırlamıyorum,

birkaç yüz dönüm bağ-bahçebostan-zeytinlik bıraktı..ş..’”. .
Birazda “ailenin erkeği”ni
dinleyelim… ” 3 . ‘
“Eşim politikaya atılınca tı’cari hayatım kaydı. Bütün işlerimi tasviye ettim. Emlak alıp
satmakla yetindim… Hayret,
para büyüdükçe büyüdü! ç”
ü ‘A’ *w

Birkaç _önemsiz ayrmtıya girmiyo
rum.
Emekli valilerin neredeyse tamamı, rdun muhtelif yerlerine dağılmış dareciler Sitesi’nde eşleriyle
tatil yapabilmek için ağlaşırken, 6 ay
vali Vekilliği yapmış bin’, o kadar
han-hamamı nasıl dikti?

Bir tek sorumuz kalıyor. Maksat
“komünistlik” olsun, “servet
düşmanlığı” olsun…

Hikmet Çetin’e düşen ilk görev,
zaman aşımına uğrasa bile, “İstanbul
Bankası” dosyasını yeniden açmaktır.