Saate baktın, satın almak zorundasın!”

2 Eylül 1997.

‘Saate baktın, satın
__ almak zorundasın!’

ÇKÂĞlTÇlLIK tari
himizin en önde, en

gözde isimlerinden

“Sülün Osman”, içgöçmen kerizlere Galata kulesini, Haliç köprüsünü sattı.

Genç kuşaklar pek bilmez,
ama, Sülün Osman’ın en önemli dolandırıcılık numarası bunlar
değildi. *

O dönemde her kentin sembolü olan meydan saatlerine bakan
kerizleri yakaladığında, usul usul yanaşır, ültimatomu verirdi: “Saate baktın, satın almak zorundasın…”

Onlar da enayi rantlannı öderlerdi.

‘k i’ i’

Türkiye çok değişti. Tamam!

Türkiye çağ atladı. Tamam!

Ama, biz değiştik mi?

Yani, insanımız değişti mi?

‘k ‘A’ i’

Necmettin Erbakan’a bakıldı.
Umuttu. Oyları yüzde 21’e vurdu.
Sonra değişik şeyler olmaya başladı.
Sığındığı demokrasiyi kullanarak,
partisinin bir bölüm siyaset esnaf ve
eşrafının zorbalığa yönelmesine göz
yumdu.

Şimdi durum ne?

Giden gider, “cami cemaati
oyları” kalır. Son kamuoyu araştırmalanna göre, % 14-15 civarındalar… Daha da düşer. ‘

*f*

Tansu Çiller ilk başlarda çok
iyiydi. “Jurassic Park” çağrışımları yapan DYP’yi yeniliyordu, gençleştiriyordu, çağa yaklaştırıyordu.

Bir elinde “ailecek Amerikan
pasaportu”, öbür elinde “Kuran”,
politika yapılacağını sandı. Beceremedi, gül gibi DYP’yi yok etti.

Son duyduğuma göre, ulusal oy
oranlan % 9-10 dolaylarındaymış…
i’ ‘k i’

Deniz Baykal iyi gidiyor. Çevrecilere yaranmak için, Olof Palme’den bisiklete binmeyi öğrendi.
Tony Blair’den kadın seçmenlere
bakmayı, yakaladığını öpmeyi öğrendi. Türkiye nüfusunun yarısına
yaranmak için. . .

YAZIYOB

#î ı