Tansu Çiller’in ağzında ‘besmele’ Hristiyan mahallesinde kandil simidi

Haki?

Gündem

Tansu Çillerin ağzında ‘besmele’

Hıristiyan mahallesinde kandil simidi

EFAH Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması hemen

hemen “kesin gibi”…
Kimine göre demokrasiye aykırı,
kimine göre geç bile kaldılar…

Son duyduğuma göre, Anayasa Mahkemesi’nde. kapatma ko
nusunda. 8 “evet”, 3 “hayır”
oyu varmış…

Erbakan, nihayet, iktidar ve
lâf sehvetinden kurtulup pacasının derdine düştü. Kendi icinde tedbirlerini aldı. Nöbetçi gevezeler. Ibrahim
Halil Çelik, Şevki Yılmaz ve Hasan Hüseyin Ceylan günah tekesi
yapıldı…

Keser mi? Elbette kesmez… Yetmez. .. Ek önlemler lazım…

Paitilerinden kovulsalar. “kanuna
karşı hile” yapıldığını bildikleri için.
parti üst _yönetiminin kararları doğrultusunda. militanca oy kullanırlar mecliste…

O zaman ne yapılabilir? Siyasi
Partiler Kanunu değiştirilir, RPnin
kapatılması önlenir.

f**

Olmadı. Çiller ayıldı. Kendi başbakanlıği onayianıncaya kadar. RP`nin
kapatılmasını önleyecek yasadan desteğini çekti.

“Bacımzın başına çorap örülmeye çalışılıyor!” dedi.

Neyin nereye örüldüğünü bilmiyorum. Belki çorap, belki türban, belki
başörtüsü, belki fes, belki kalpak,
belki peçe, belki yaşmak…

Bir de besmele çekti üstüne… Çiller’in ağzındaki besmele. hıristiyan
mahallesindeki kandil simitlerine benziyor.

Bu numaraları Refah yemiyor. Kayıkçı pazarlığını kızıştınyor.

f**

“Seçim yasasını çıkaramadık,
bari yüce riyaset ve dirayetinizdeki hükümette şu bakanlıklann
partiler arası dağılımını görüşelim…”

Çiller dünden razı buna… Yeter
ki, “başbakan” olsun…

Bütün amacı cicibabasının rekorunu kırmak… Hatırlarsınız, cumbabamız altı kere gidip yedi kere geldiydi. Her türlü tâvizi verebilir.

“Artık başbakan oldunuz,
BBP’yi de kafaya aldık, şu Milli
Eğitim Bakanlığfnı bize verin…”

ßißîßßîîîûfß-WSÄQÂEK &Wßâğüf-ßiißîîéîîîßîğßîzßüîıé-Zîxßkß* mrğlßâüüßlwßlikmiûßl*Fâßîßfüûßlßüßîvéîîfâßflğßißß

Tansu`nun cevabı hazır… “Sekiz
yıllık eğitimin işi bitti. Mehmet
Sağlam sağlamın sağlamı adamımdır. Beş yıllık ilkokulların
diplomalarını dağıtmaya başladı
bile… Mehmet sağlamdır, yerinde kalsın…”

Geriye kaldı içişleri. milli savunma.
dışişleri… RP öbürlerinin hepsinde
kadrolaşmasını zaten tamamladıydı.

“Bari içişlerini ver! Robert Kolejli ağabeyin Bülent bile, 1974′
te, bizim Oğuzhan Asiltürk’e vermişti o bakarılığı… Yakışır çocuga…”

Çiller terslenebilir. Besmeleyi unutup tesbih veya “yaa sabır” çeker.

“Meral’in ne kötülüğünü gördünüz? Her istediğinizi yapmadı
mı? O kalsın… Ustelik kocama
‘enişte’ der, elini bilem öper…”

Ne kaldı geriye?

Erbakan milli savunmayı ister. Biraz ürkektir. Orduevindeki nikahlara
başörtüleriyle giremeyen bir partiyi.
genelkurınaya besmeleyle zor sokarlar!

Çiller’de cevap yine hazır… “Sen
merak etme, sana problem çıkaran o paşaları 30 Ağustos’ta
emekli ederim… Zâten Amerika
arkamda…”

Nasıl Amerika, nasıl “arka” ama?

Kaldı dışişleri… “AbdullaHa da
yakışır bu makam…”

***k

Benim bu yazıyı yazmaya başladığım saatlerde, Necmettin Erbakan,
has ve yan-laik ve düzgün diksiyonlu
Abdullah Gül’ün dışişleri bakanı olması pazarlığını yapıyordu. Tansu
“Vermem” diyordu, “Bizde kalsınl”

istifasını sabah onda sunacaktı Erbakan… Beklemeye koyuldu.

Amaaannn! Kifayetsiz muhterislerden bıktım artık…

Bunlara Ankara’ya gelmeleri için

İ ?uçak biletivérenleriiinnnn ……. ..