Bu ayrı gayrı nedir? Dost doosstt!

16 Mart

1997

Bu ayrı gayrı nedir?

,u
ıı
üç›
Dost dos

ALIŞAN nüfustan 3 mil
yon kişiyi kapsayan üç

büyük konfederasyonun

cuma günü verdikleri sivil
muhtırayı okurken heyecanlandım.
Dört dörtlüktü.

Altındaki imzalara bakarken
Uzülmekten öteye, kahroldum…

“Hak-İş niye yok?” diye sordum kendi kendime, “Rıdvan
var, Derviş var, Bayram var.
Salim niye yok?”

Dayanamadım sonunda… Gıda ve
tekstil sektörünün en örgütlü Sendikası,
üyelerinin neredeyse yarısı kadın olan
Hak-ışın genel başkanı, 15-16 Haziran’dan bu yana sevgili dostum Salim
UsIu’yu aradım.

Dört kelime söyledi.

“Çağırmadılan Telefonla aradım, çıkmadılar…”

Dili tutulan adam ne yapar? Nostaljik
takılır.

15-16 Haziran olaylarına gitti aklım…

i**

“15-16 Haziran 1970 Olayları”, Sendikalar Kanunu’nda yapılan değişiklikleri protesto etmek isteyen işçilerin, İstanbul ve Kocaeli’nde başlattıklan
bir ldtlesel eylemdi.

Şimdinin “devlet, hükümet ve
demokrasi babası”, o zaman başbakandı.

Adalet Partisi hüküınetinin girişimiyle hazırlanan ve 12 Haziran’da TBMM’de kabul edilen yasada, işçilerin tepkisini çeken bazı şeyler vardı.

“Sendika üyeliği” sendika

yetkili organının kabûlüne, “sendika kurucusu” olma, en
az üç yıldan beri çalışıyor olma
şartına bağlamyordu.

Bir sendikanın ülke çapın
da faaliyet göstermesi, o
işkolundakilerin üçte birini üye
kaydetmesiyle müınkün olabilecek,
konfederasyonlar sigortalı işçilerin
üçte birini bir araya getirerek kurulabilecekti.

Uluslararası kuruluşlara

katılma hakkı, en fazla işçiyi temsil eden konfederasyona
tanmıyor, sendikaların kooperatif
kurmaları. ekonomik yatırım yapmaları, en çok üyeli konfederasyonun onayına bağlanıyordu.

Benden tesbit bu kadar… o
benim meşhur “Popüler Siyasî Terimler Sözlüğü” isimli eserden okuyalım…

i’ i ‘k

”doossstu

RTHABHFİŞEK.

Bütün bu değişikliklerin gerekçesi Türkiye’deki “sendika bolluğuna son vermek” ve “güçlü bir
sendikacılığı kurmak”tı. DİSK ‘in
kapatılması, Türk-lş’in “işçi tekeli”
hâline gelmesiydi.

AP Çalışma Bakanı Seyfi Oztürk, “DİSK kapatılaaakur” derken, değişiklikleri şöyle
savunuyordu: “Hür sendikaalığm
kadı-ini bilmeyenlere, bunu bildirecek hükümler getirilmektedir.
Türk-İş, kızıl dikta isteyen şer kuvvetleri karşısında demokrasinin teminatıdır…”

Yasayı önleme çabaları sonuçsuz kalan DİSK yöneticilerinin, yeni mücadele yolları aradığı bir sırada, 15 Haziran 1970 günü,
AEG, Eti, Arçelik, Türk Demir Döküm, Otosan, Grundig, Philips,
Singer, Aygaz, Protîlo gibi, İstanbul ve Kocaeli’nin belli başlı büyük
işyerlerinde işçiler işi bırakarak
yürüyüşe ‘geçtilen 1 15 işyerinden
70 bin işçi sokaklardaydı. Ancak
hiçbir önemli olay çıkmadı. 16 Haziran günü yeniden yürüyüşe geçen işçilerle güvenlik kuwetleri
arasında çatışmalar çıktı, biri toplum polisi, 5 kişi öldü, 200’den
fazla kişi yaralandı. Olaylar üzen’ne İstanbul ve Kocaeli’nde sıkıyönetim ilân edildi. Başbakan Demirel, olaylan “ayaklanma” olarak

. niteliyor,”rejiın tehlike altındadır”

diyordu. ı

15-16 Haziran olayları, sağcı
kwimin gözünde, Demirel’in ifade
ettiği gibi, rejime yönelik bir ayaklanmadır.

` -ıı ı› -ıı

Baba, DlSKin otuzuncu kuruluş yıldönümüne gidebiliyor.

“Demokrasi havarisi” olarak karşılaniyor. ›

Türk-lşle DİSK “yapışık kardeş”
vaziyetinde… Yani, yoldaş…

Hak-iş niye yok aralarında?

Çağırmanuşlar…
Şartlar garipyatakdaşlıklar yaratıyor

‘netekim!

İ&