Anayasayı koruyup kollamak için anayasayı çiğnemek…
e için anlaır
– ENlMLE beraber”
”1402’lik”« olan
arkadaşlarımdan
biri telefon etti. ı
“12 Eylül senin yazı *
günündü. 12 Eylül
cuntası hakkında, Ke- . .
nan Evren hakkında .
bir tek satır yazı bile .
yazmadın… Tuhlar ol- ‘
sun sana!” v
Kendisine durumu izah 1 c ‘
ettim. ”
Devletimizin yedinci başının ar
tık resimlerini satamadığını, kapı
kapı dolaşıp tişört satarak medâr-ı
maişet motorunu zar-zor döndürdüğünü anlattım.
Sonra ekledim: “Ayrıca, kendileri Marmaris’te yeni bir ev
yaptırmak için 2-3 milyar lira
_para ödemiş… Aldığı arsa,
hem yol görmediği, hem SİT
alanı olduğu için, orada ev
yaptıramayacakmış… Yani
kazık yemiş… Yazı yazıp da
daha fazla niye üzeyim eski
başkanımızı?”
*t*
Aradan iki-üç gün geçti. Hürriyet’te haber patladı.
Ankara DGMsi, yetki alanındaki Ankara, Samsun, Bolu, Zonguldak, Çorum, Kastamonu ve
Bartın’da, ev telefonlarının dinlenebilmesi için, mahallî emniyet
müdürlüklerine izin vermiş…
Derken, genişletilmiş bu izin…
Türkiye’nin tamamını kapsar
duruma getirilmiş…
Mevcut “`telekulak” teknolojisiyle, l dakikada 23 bin telefon
aynı anda dinlenebiliyormuş…
Doğrusu, şaşırmadım… ,
Şaşırmadım, devlet bu, döver
de, dinler de…
Hem yerin, hem devletin kulağı vardır.
***k
Şaşırmadım, ama, eski arkadaşlarımdan biri telefon edince
kızdım.
“Senin yazı günündü. Telefonların dinlenmesi, anayasanın 22’nci maddesinin
açıkça ihlal edilmesi konusunda tek bir yazı bile yazmadın… Utan ulan utan! Satılmış köpek…”
Herkesin dinleyebildiği bir tele
1 u v ‘ – ~ -. .- “‘. ‘ ‘ .. .
ı ,.,. _. .v _ _x_ ;gta . . _ufagıvı
_ş ı -ş , , j_ ` y. ı
fi
;m
ı
` ,fonda, herkesi`n;duyacağı yukseıl’
‘ –likte birsesle, “satılmış köpek-İ’
olarak nitelendirilmeme kızmadım
değil… 4 ‘
Kızmadım, ama, daha önce
yazdıklanmın okunmamış olmasına bozuldum.
Arkadaşa durumu izah ettim.
“Koskoca bir ABD başkanı, Richard Nixon, Watergate’teki muhalefet partisi odalarına dinleme cihazı koydurtmuştu. Yer yerinden oynadı, adamcağız hapse girmemek şartıyla başkanlıktan
istifa etti…”
Arkadaşım üstüme gelmeye de
vam etti.
`“Eeeee? Benim dediğime
geldin… Niye hassas değilsin
bu konuda…”
Fransız Komünist Partisi eski
genel sekreteri Marchais’nin sözünü hatırlattım kendisine… Amerika’da yer yerinden oynarken,
Fransa’da niye tık yoktu? Amerikalı gazeteciler onu sormuştu.
Marchais cevapladı: “Devletin başka ne işi gücü var?
Muhalefetin telefonlarını hükümet dinletmeseydi, asıl
ona şaşardım…”
‘A’ ‘A’ ‘A’
Peki, niye yazıyorum bu yazıyı?
Eylül ayı, siyasî tarihimizde
“tuhaf bir ay” olduğu için yazıyorum.
Zorlu, Polatkan, Menderes asıldı.
12 Eylül oldu. Anayasal düzeni
korumak için anayasayı yok sayma, çiğnemek pahasına…
Telefonların dinlendiği tekrar
anlaşılınca, içişleri bakanı Mehmet Ağar, anayasal düzeni korumak için anayasanın bazı maddelerinin ihlal edildiğini söyledi.
Eylül ayı bitsin diye yazıyorum
bu yazıyı…
Havasından mı, suyundan mı,
mevsim değişikliğinden mi, eylüllerde sapıtıyoruz…