Provokatrörünüzü nasıl tanırsınız? Eyidir! (1)
PAZAR, ayıs 1996
Provokatörünüzü nasıl
tanırsınız? Eyidir! (1)
AYATIMDAKİ
en son polis co
punu 1978 Ha
ziran’ında ye
dim. Ankara
Spor Akademisi başkanıydım. Yani, “rektör gibi
bişî”…
Ankara 19 Mayıs stadyumu spor kompleksinin içindeydi okul binaları. ..
Okulun 450 kayıtlı öğâencisinin 258’i aktif milli sporcuy
u.
Pehlivanlar mümin, judo-tekvando-karateciler ülkücü. atletler tipli,
boksörler devyolcu, futbolcular
futbolcu, basketçilerle voleybolcular entel-liboştu.
Talebe eylemleri. tırmanarak, şiddetlenerek, devam ediyordu.
***k
Uykusuz, karabasanlı gecelerim
çok oldu.
Pehlivan tek dalarken karateci
tekme atarsa ne olacak?
Ne olacağı var mı? Biri ölür mutlaka… Ertesi gün de, gazetelerde
manşet… “Spor Akademisinde
Arbedel Millî Sporcu Fglanca
lâiillî Sporcu Filancayı Oldür
u H
Basketçilerle aram çok iyiydi. Ka
rışmazlardı olaylara… Kimsecikler
de onlara bulaşmazdı. lki metre boyunda, 100-110 kilo çeken adama
git bulaş erkeksen!
Belki ağırsıklet milli boksörümüz
dalaşabilirdi, ama, noolur noolmaz,
döver möver, herkes basketçilerden
uzak dururdu.
*i*
Herkesin dersten sonra antrenmani, birkaç gün sonra da millî müsabakası oldugu için, spor kompleksinde herkes eşofmanlıydı. Bir tek
ben hariç…
Kravatlıydım, takım elbiseliydim… Devlet büyükleri çağırır diye…
Korktuğum başıma geldi sonunda… Boksörlerle karateciler birbirine girdi. Yani, devyolcularla ülkücüler kapıştı.
Atladım aralarına… Ana-avrat
‘ hepsine küfredip ayırmaya çalışır
ken, toplum polisleri (frukolar) olay
mahalline geldi. Frukoların bir bölümü beni coplarken, büyük çoğunluğu, boksörler ve karatecilerden imza
istemeye, “Yarın lngiliz’i döversin değil mi abicim?” diye merak
gidermeye çalışıyordu.
“Ulusal birlik” o an oluştu. Karatecilerle boksörler, şimdiki çevik
kuwetin atası olan frukolan silkelediler, dağıttılar.
“Başkanımıza dokunanı öldürürüz!”
Tekrar vurrrıak için copunu kaldırmış bulunan polis duraladı.
“Bu herif sizin başkanım:
mı?” .
Boks millî takımımızın kaptanı,
frukoyu fırçaladı. Karateci de doğruladı: “Evet, başkammız… Uzaklaşm lan hıyarlar!”
Beni son coplayan polis (herhalde emniyet müdürü olmuştur bir yere), olay yerinden uzaklaşırken lıomurdanıyordu.
“Ne biliîim Ian? lnek herif
ortalık yerdeydi. façası düzgün- İ.
dü, takım elbisesi, kravatı var- ı
dı. Gençler eşofmanlıydı. Pro
vokatör zannettim pezevengi… İ
Adam gibi giyinsin…”
Ertesi günden başlayarak, hem
spor akademisine, hem bakanımızın İ
bütün toplantılarına, hem DPTdeki
spor pazarlıklanna, hem Başbakanlık Konutu`na eşofmanla gittim.
*i*
Provokatörü rıasıl tanırsın? Aykı-W
rı kryafetinden…
Sahi, 1 Mayıs’taki o tek tip kıya-‘Ü
feti kimin giydiğirıe değil, onların
*imalatını yapan firmanın kim oldu
ğuna baksanıza!
Baksanıza, çünkü, her lumpenin
(paçavra-proleter) arkasında, rnutlaka, bir büyük burjuva (ve faşizm özlemlisi) vardır.
Salı günü devam edeceğim…
*l
54
,,
Ü.
v
l(
î
ı
ı
Lı
JıîJ.’r<'.~zâ".-›'ı<~*féhâ5' Pa. E*