Hamdi Üçpınarlar’ın özel hayatını sevsinler!

. t W-“iru,

özel hayâtını. îı sevsinler!

EVREDEN sınırlı
sorumlu devlet ba- `

kanı Hamdi Uçpı
ar’ın porno film artistş.

liğine soyunduğunu Hafta
Somfmuzdan öğrenince,
nasıl tepki göstereceğini
merak etmeye koyuldum.

llk tepkisi özeleştireldi.
“Hay Allalı! Fena-tutaya geldim!”

İkinci tepkisi insancaydı.
“Bakan olabilirim, ama, ben de
insanım, etten kemiktenim…
şeytana uyduk bir kere…”

Uçüncü tepkisi az raslanan bir siyasi ömeğiydi. Zâten olmayan bir hükümetten istifa etti, Çillerin
gönül tellerini titreten istifa dilekçesini
hemen gönderdi: “Bu siyasi atmosferde, bakanlık görevine devam etmem, aldığım siyasi terbiye ve yüce milletime duyduğum
sorumluluktan ötürü mümkün
degıl” dir. lstifamm kabûlünü saygılarunla arzederim!”

Buraya kadar çok iyiydi, ama, sonra cıv_ı_ttı bizim zampara…

“Ozel hayatıma ve kişilik hak[anma müdahale mahiyetinde olduğu için, gazetenin ilgili sayısının toplatılmasını arz ve rica
ederim!” diye savcılığa başvurdu.

Hoooopppppp! Orada azıcık dur
ahbap!

*k ‘k i’

1993 yılının en önemli basın olayı,
bence, “Minder ve Havluyu Serdi” başlığıyla yayınlanan fotoğraflardı.
Çiller’in mayolu fotoğrafları…

lki kare fotoğrafın resimaltı da ilginçti. “Antalya’daki lüks villasında, boş yüzıne havuzuna inen Çiller, yardırncılannın getirdiği havluyla minderi yere serdi. Bunların
üzerine uzanan Çiller, vücûdunu
Akdeniz’in yakıcı güneşine teslim
etti, uzun süre öyle kaldı…”

Geçenlerde it-kopuğun birinin vurdurduğu Antalya-hha’mızın genç muhabiri Hüseyin Demir’i telefonla
arayıp “kıdemli meslek ağabeyi”
sıfatıyla tebrik etmiş, teşekür etmiştim.

Gazetecilik budur!

Bir başbakanın mayolu hâli
haberdir.

O resmi çektiği için değil,

çekmeseydi kovulurdu Hüseyin’

Demir…”
‘A’ *k ‘k

Hep diyorum, kamuya mâlolmuş kişilerin özel hayatı olmaz…

Hafta S_onu’ndaki genç arkadaşlanmızdan Ozer Ahıska yakaladıydı
haberi… Başlık çarpıcıydı: “Yerli
Walesa’mn (_)laylı Kaçamağı”… ‘

“Maden-Iş Sendikası başkamyken Zonguldaklı kömür işçileriyle Ankara’ya doğru yürüyüşe

geçen ve kamuoyunda ‘Yerli Wale
sa’ olarak ün yapan Şemsi Denizer, önceki akşam yaptığı bir aşk
kaçamağını yüzüne gözüne bulaştırdı. Fotomodel-manken Filiz
Aker’Ie Caddebostan Maksim’deki galaya giden Şemsi Denizer
burada objektiflere yakalandı…”

Böylesinin özel hayatı olmaz, olamaz!

“Emekli işçi maaşı amma da
bereketliymiş… Aidatım nereye
gidiyor?” diye sorarlar insana…

i’ i( i’

‘Avusturya genel seçimlerinden
dört gün sonra, 9 Ekim 1975 tarihinde, ünlü Profil dergisinde, genel yayın yönetmeni Peter Michael Lingens, başbakan Bruno Kreisky’i
tarif etti: “Aşağılık, ahlaksız, namussuz oportünist… Haysiyetsiz
faşist… Vahşi, barbar köpek…
Siyasi ahlakın asgari müştereklerinden yoksun bir zavallı…”

Avrupa mahkemeleri Lingens’i
beraat ettirdi: “Kamu malı olmuş
kişilerin özel hayatı yoktur. Politikacıya politikacı olarak söylenen şeyler, şahsa söylenen şeyler değildir. Kamuoyunun karşısına çıkan bir insamn basın tarafından izlenmesi, basın hürriyetinin asgari gereğidir…”