Musisi naklı! Ne mutlu “Afrikalıyım” diyene!

. o , Musisi ııa

~ yon yapalım…”

, 25 ocak 1996

ARŞAMBA sabahı
gazetelerini okuyunca sinirlendim. Çil- î
ler’le±Yılmaz arasın ki “sağırlar diyaloğu” devam etmiş…
“İyisin, hoşsun, seviyorum seni… Gel koalis

,«”Emrin olur! Ama, başbakan kim ., olacak, onu
karara bağlayalım…”

“Devamlılık sağlamak için
ben olayım, şık olur…”
“Yok, bana yakışır, devanılılık sağlamak güzel de, enflasyon hızınm artmasmı mı, yoksa
millî gelirin azalmasını mı de«vam ettireceksin?”
“Vitrin ……….. ..”
“Çarpmışım vitrinine….”
* *. *
Erbakan’m durumu farklı değil…
Ne kadar konuşursa, sürümden
* kazanacağını zannediyor. J
_”Halk bizi istemiştir…” demiş,
sonra eklemişti: “Burası Uganda
mı? Misafirin önce kolunu, baicağım yiyeceksin, sonra da ‘Seni seviyorum’ diyeceksin… Bu
olsa olsa Uganda’da vardır…”
Bu abuk-sabuk sözlere ilk (ve tek)
tepkiyi, Buısaspofun Ugandalı Müslüman futbolcusu Majed Musisi
gösterrnişti. `
“Sayın Hoca’nın bu sözleri
zoruma gitti. Uganda yiyecek sıkmtısı çekmeyen bir ülkedir. Sığır, koyun ve keçi eti, muz, mısır ve tatlı patates üzerine kurulu dengeli bir beslenme düzenimiz var. Bir tek domuz eti yemiyoruz. Müslüman çoğunluğu olduğumuz için…”

***

Afrika dediniz de aklıma geldi. Onlardan öğreneceğimiz çok şey var.
Kenya, “Mau-Mau Ayaklanması” sayesinde bağımsızlığına kavuştu. Afrikalı oldukları için, batı basım, onlara’ “yamyam” dedi.
Özgürlük savaşçısıydı onlar…
Afrika nüfusunun çok büyük bölümünü oluşturan Aşanti, Bakongo,
Ewe, Fang, Fanti, Fulani, Hausa, Hu
İîllîîrNeımı-*Iu
ı o a “Mika”W.’llllfllYî’l?l.

tu, lbo, Kikuyu, Tutsi, Yoruba ve Zulu
boylarının bizden çok daha demokrat olduklarını, PrgfDr. Baskın Oran’ın “Azgelişmiş Ulke Milliyetçiliği:
Kara Afrika Modeli” (1977) isimli
kitabından öğrendiydim vaktiyle…

“Komünalist olan geleneksel
Afrika siyasal düzeninde, çoğunluk azmlığı bastırmaz… Kararlar, çoğunluğun azınlığa tahakküm etmesi şeklinde değil,
oydaşma, yani konsensusla, ortak görüşle alınır. Kabileyle ilgili bir karar alınacaksa, kabile
şefi, diğer ihtiyarlarla beraber
bir ağacın altına çekilir, tartışma başlar, herkesin anlaşacağı,
uyacağı bir karar alımncaya kadar devam eder…”

***

Yüz yüze bakmak, bakışmak…
Kendine yontmadan, Direklerarası
tülûatı’ndan kalma “Sirke mi dedin
amca?” repliklerine takılmadan, uzlaşarak anlaşmak…

Azınlığı çoğunluğa ezdirmeden
uyuşmak, uylaşmak. . .

Kimseyi dışlamadan, itip kakmadan
oydaşmak. .. Konsensusa varmak.

***

“Koalisyon” latince coalescere’den gelir. “Beraber büyüme”.
anlamındadır.

CHP (ve SHP), DYP (ve AP) coalescere yaptılar. Birlikte ve beraberce küçüldüler. Yani, iki bin yıllık
kavramı tersyüz ettiler.

Küçüldüler, çünkü, konuşmadılar.
Anlaşmaya, uzlaşmaya çalışmadılar,
‘kendilerine tahsis edilmiş sektörlerde
bildiklerini okuduklarını zannettiler.
Afrika’dan ders alsalardı, yüz kere
daha başarılı olurlardı.

Bundan sonrakilere ders olsun!

maca.. …..-…

_ i_ __L_4__`-_ __ d_ __, _d__..__,. _….-_……›a……….._ı -……….,… M. –_E.,.._.-e