Dinime küfredenler bari Müslüman olsa!

r geçmeyi bilir.

, 26 Ekim 1995′

Dinime küfredenler
bari Müslüman olsa!

İKİ çeşit politikacı var
dır. llki, kendisini çok

ciddiye alır, afra-tafrasından, havasından, kasıntısından geçilmez,
ama,_yaptığı işe saygısızdır. Ikincisi, işine karşı
son derece saygılıdır,
ama, yeri geldiğinde,
kendi kendisiyle gırgır

Winston Churchill’in pürolu yüzü, iğneli dili
gözlerimin önünden, kulaklarımın
içinden gitmiyor.

lkinci Dünya Savaşı için iş başına
getirildiğinde, “Size sâdece kan,

_ ter, gözyaşı ve zahmet vaadedi’ yorum!” demişti. Dediklerinin hepsi
ni yaptı, kimsenin gıkı çıkmadı.

Derken, Avam Kamarası üyelerinden biri, yıllar sonra, “Sen homoseksüelsin!” diye bağırdı.

Churchill’in zerâfeti dillere destandır.

“Ben memleketi kıçımla değil,
kafamla yönetiyorum…”

*t*

Hani ya, John Kennedy de fena
değildi. Nixon’a karşı 1960’daki ba
şarılı seçim kampanyasını yürütüp ”

devlet başkanı seçildikten sonra, dobra dobra özeleştiri yapmıştı.

“İktidar mücadelesi yaptık,
her yolu denedik, yalanın her
türlüsünü söyledik. Ekonomik
vaziyetin fecaat olduğunu, enkaz
devraldığımızı en inandırıcı şekildeîııxanlattıké: İktidar olduğumuzlda çok şaşırdık. Meğer du
‘ ;rum ,sahiden öyleymiş…”

IT** *k

,Kendini çok ciddiye alan, işine, sö` züne saygısız politikacı tipine biraz ›dan”yabancı
Şimdi, izninizle, “entrikalar kralı”
._îye “çağdaş politikanın kurucu
babası” sayılan Niccolo Machi
örnek” veririm…

avelli’nin dört önemli düsturunu sa
yayım…

g lktidar, sevgiye değil, korkuya
dayanmalıdır.

Politikanın ahlâkla, faziletle,
doğru ve açık sözlülükle uzakyakın hiç bir ilgisi, ilişkisi yoktur.
ğ Düşene dostluk yapar, yerden
kaldırırsan, ilk tekmeyi sana
atar. Onun için, düştüğünde üstünde

tepin, istikbalini garantiye alırsın…

Gaye meşrûysa, uğrunda yapılan her şey mübahtır.

*i*

Thomas Jefferson “en özgürlükçü” Amerikan anayasasının mimarlarındandı. Ozgür basını, basın
özgürlüğünü savunurdu.

Kendisini çok ciddiye alırdı. Birinci
cumhurbaşkanı George Washington’un dışişleri bakanlığını yaptı,
üçüncü cumhurbaşkanı oldu.

Basını kullandı, Washington’un
dibini oydu.

Kendisine en yakın yayın organlarına haber sızdırdı: “Washington
özgürlükçü Amerika’ya yakışmıyor. Kendisinin 20 bin dönümlük çiftliği, 342 kölesi vardır…”

Derken, gazetelerden birinde haber çıktı.

“Jefferson’un genç ve güzel
kölesi Sally Hemmings’den peydahladığı 7 gayrımeşrû çocuğu
var…”

“Basın özgürlüğü” adına kendisini devlet başkanlığına taşıyan basına
birdenbire düşman kesildi Jefferson…

“Dört türlü basın haberi vardır. Doğru, mümkün, muhtemel
ve yalan… Söylenenlerin tamamı
yalandır. Basın yalancıgır’, müfteridir, adidir. Yıpratınayağğalışıyorlar…” = u y›

Bizim de basın olarak kusurlarını
var elbette… ‘ *ı l V3

ü

s. î.
Jefferson haklıydı. 7 değil,

cuğu varmış o köleden…
‘k i’ ‘A’

Seçim yaklaştı mı, politikacının
her çeşidi, basını birbirine düşürür,
kırdırtmaya çalışır.

Basın kirlidir, yanlıdır.

Yok yaaawvvwvw!