Bugünkü güven oylaması beni hiç ilgilendirmiyor

am_

ÜTÜN bir cumartesi

günü ve gecesi, pazar
günkü işçi eylemini
düşündüm. Türkiye
‘deki işçi sınıfı hareketi, gözlerimin önünden geçti, rüyalanmı süsledi.

Yıl 1871`di. lşçi sınıfının
ilk resmi örgütü, “Ameleperver Cemiyeti” kurulmuştu. Ertesi yıl, 1872’de,
yasak olmasına rağmen, ilk

grevlerini yaptılar. Kasımpaşa Tersa
nesi`ndeki grevin estirdiği özgürlük
rüzgarları, 1876 Meşrûtiyeti’nin
kurulmasında etkili oldu.

Yıl 1908’di. Abdülhamit istibdadına rağmen, benim tespit edebildiğim kadarıyla, 57 büyük ölçekli grev
yapılmıştı. İkinci Meşrûtiyet (1908)
geldi, ama, Abdülhamit’e kimsenin
iliştiği, bulaştığı yoktu. Henüz dağılmamış olan imparatorluğun her yerinde, ağustos-eylül aylarında 27 grev
oldu. Abdülhamit de hâl edildi.

Yıl 1919`du. lzmir işgal edilmiş, lstanbul suspus olmuş, Ankara’da
“Kurtuluş Savaşı” bayrağı açılmıştı. Ankara’ya en büyük ve belki tek
destek İstanbul işçisinden geldi. 30
Mayıs 1919’da, padişahın, vezirlerinin ve işgal kuwetleriningözünün
önünde, 50 bin kişilik meşhur mitinglerini yaptılar. Lozan Barış Antlaşması imzalanana kadar da, kilit yerlerde
19 grev gerçekleştirdiler. İstanbul’un boşaltılmasında, işgal kuvvetlerine kentin zindan, hayatın
zehir edilmesinde çok önemli rol
oynadılar.

‘A’ ‘k ‘k

1961’e gelinmiş, birinci koalisyon
hükümeti kunılmuştu. Gerçi işçi haklarından çok söz ediliyor, ama, hükümetin programında toplusözleşme
hakkından, grev hakkından, tek kelime bahsedilmiyordu.

31 Aralık 1961’de, 150 bin işçinin katıldığı meşhur “Saraçhane
Mitingi” yapıldı. Arkasından eylemler başladı, 15 Temmuz 1963’e kadar devam etti. 10 adet grev, 6 otur
ma grevi, 7 sakal bırakma grevi, 12.

sessiz yürüyüş, 5 miting ve nümayiş,
126 bildiri-demeç, 10 öbürleri…
TOPLAM: 176…
Mevcut hükümet gerçi araya “lokavt” hakkını sıkıştırdı, ama, toplu’ sözleşme-grev hakkını da aldı işçiler… Çalışma bakanı Ecevit

15 Ekim 1995

vermedi.

. ‘k ‘A’ ‘k
` 1965 yılıydı. Kozlu işçileri ücret
artışı istemek için ‘ocaklardan çıkmıştı. Tam ortalık yatışırken, yöneticiler
den biri işçiyi kışkırttı: “Sittirin gi-`

Bugünkü, güven oylaması
beni hiç ilgilendirmiyor

.ıı-tşlwûwqıh-**EQ

din eşşoğlular, sizi inek gibi, ot

parasına çalıştırırım…”
Mühendis kökenli üst yöneticiyi
dayaktan jandarma birlikleri kurtardı.

Bilanço, 2 ölü, 22 yaralı, 14 tutuk- ‘

luydu.

Olaylar yatıştıktan sonra, içişleri
bakanı İsmail Hakkı Akdoğan’la
işçiler arasında ilginç bir “sağırlar
diyaloğu” geçti.

BAKAN: Şu anda sizlerden
beklediğimiz, her türlü hak ve
hukukunuzun kanunlanmızın teminatı altında bulunduğuna itimat etmenizdir. Hükümetimiz,
yüce Türk milletinin ve bunun
bir unsuru olan Türk işçisinin
emrinde ve hizmetindedir.

lŞÇl: Liyakat zamları ne olacak?
Haksızlık var.

BAKAN: Dertlerinizi halletmekte ben yetkili değilim.

lŞÇl: O halde sen niye geldin?

BAKAN: Kanuna karşı gelenlerin başı ezilecektir. işbaşı yapmazsanız, derdinizi hükümete
götüremem… Yapılan hareketler millete azap vermektedir.
Bunları yapanlar komünistlerdir. Böylelerinin ağızlarım tıka
yın.

İŞÇİ: Senin gibi bakan ve böyle
hükümet istemiyoruz. `

Siyasî tarihinin en demokratik, en “çoksesli” dönemini
1965-1969’da yaşadı Türkiye…

i’ ‘A’ i’

Bugün “işçi yürüyüşü” var.

Güven (veya güvensizlik) oylaması
da var.

lnanın,iikincisi beni hiç ilgilendirmiyor.

`J*4Üı>