Büyücünün Çırağı” ir çocuk masalıdır

v 4 beyinden çıkmaz…

e, 110 EKİM 1995

işttßüýücünün Çırağı”
bir çocuk masalıdır

OLlTlKA, politikacılık ve politika yazarlığı
« “hayvan hastalığı”

gibidir. Bir girdi mi,
musallâ taşına kadar vücûttan,

Dedim de aklıma geldi. Bir
fıkram var.
‘ v’ `Adamın birinde “kalça”
‘ saplantısı varmış…
Ruh doktoruna gidip derdine derman bulmasını istemiş.
‘ Doktor ne yapacak? Resimle, nesne
ç lerle “çağrışım testiİ’ yapmaya baş
lamış…
` “Kavunm
,i ,”Kalçal”

“Armutm”

“Kalçal”

. “Araba camı sileceği…”

“Kalçal” * .r

l Doktor’ şaşırmış, duralamış… “Ne
ilgisi var lan!” .
. “Bir o yana, bir bu yana… Bir o
yana, bir bu yana…”
*k ‘A’ i’

Yeminliydim, siyasî yazı yazmaya_caktım bu hafta… Ama, araba camı
sileceği dediniz de aklıma geldi. Bir o
yana, bir ,bu yana, herkesin kıvırttığı
bir haftaya girdik.

Benim de saplantılarım olacak netekim… ,

V, k, ı- i’
“Belki siyasî yazı yazmaktan
kurtuîabilirim!” umuduyla, çocuk
masalları okumaya koyuldum.
v Elime, gözüme ilk gelen, “Büyücünün Çırağı” oldu.
ç Vaktiyle, ünlü .bir büyücü ve o büyücünün de ele avuca sığmaz bir çırağı
_ varmış. Haylaz çırak, büyü hazırlayan
ustasını gıptayla, ilgiyle seyreder durur. “Ah” denniş, “Bir fırsatını bulup şu büyüleri ben de yapsam.”
Günlerden bir gün, haylaz çırak,
ustasının bir ara boş bulunmasından
yararlanıp,.etrafta ne bulduysa, ustasından nasıl görmüşse, her şeyi cadı
kazanına doldurmuş. Ustasının az az
koyduğunu yığmış da yığmış, ustasından duyduğu büyülü sözleri yalan
‘ yanlış, yarım yamalak mınldanmış.

Küçük çırak, böylece, cehennem, .

.dünyasının bütün güçlerini ayağa kal

dırmış. Öylesine kaldırmış ki, dağlardan, tepelerden, bayırlardan seller kopup gelmiş. Küçük çırağın önce harekete geçirip sonra da kontrol edemez
duruma düştüğü cehennem dünyasının güçleri, küçük çırağı, boyundan
büyük işlere girişen delişmen çırağı,
kaptığı gibi sürükleyip götürmüş…

i’ ‘A’ ‘k

Bakın, gördünüz mü, siyasetten
kurtuluş yok… ›

“Kifayetsiz muhteris” (tâbirin
isim babası Can Yüceldir) bir yığın
insanı çağrıştırdı bu mâsum “çocuk
masalı”…

t**

Haftaya siyasetle başladık, öyle de
gider.

DYP’nin “Aslâ güvenoyu vermeyiz!” diyen muhalifleri, “Durumu müzakere edeceğiz!” çizgisine,
geliyor. Bir o yana, bir bu yana…

Türk-lş, “Vallaaaa böyle bir
şey beklemiyorduk!” diyor, televizyon muhabiri “Peki, altı saat ne
konuştunuz?” diye sorunca,
“kemkümabidikgubidiwî.. Bir o
yana, bir bu yana… v

Bülent bey tedirgin… Ya dediklerinden, ya kamuoyu araştırmalarının
ilk sonuçlarından… Bir 0 yana, bir bu
yana…

Deniz Baykal neşeli… Torunlarını hoplatırkenki “beşûş çehresi”
(deyimin isim babası, Menderes için,
llhan Çevik’tir) Dinar`da deprem çadırında gecelerken devam ediyor.. Ama,
“MHP’yle koalisyon yapmamızı
Deniz bey istediydi…” şeklindeki
bir mukabil eleştiriyle karşılaşınca, bir
o yana, bir bu yana… ‘

Peki, Çiller’e ne olacak?

Ona da “büyücü çıraklığı” kaldı
galiba… ‘