Bunlar köpesiz köyde bile çomaklı gezerler

. ğında, takım elbiseli, kravatlı

29 Ağustos 1995

ı Bunlar köpeksiz köyde

ŞlMlN alışveriş merakı
.. yüzünden, el çantalarımızda, bavullarımızda

, er kalmamıştı. lstanbul’un o boğucu nem ve sıca

geldim Yeşilköy havaalanına…

Polis kontrolundaki genç
memur hemen şüphelendi.

Yaz sıcağında ceket giyenler ya sivil polistir, ya bellerinde ceketlerinin örttüğü tabancalan vardır. , `

“Tabancanız var mı?” diye dik
dik baktı yüzüme…

“Lâzım mı?” diye sordum.

Esprilerim bazen lüzümlu, bâzen lüzümsuzdur;

“Tabancalı yolcular” konusunda polisin şu sıralarda aşırı hassas
olduğunu unutmuştum. Genç memurun yüzünün asıldığını görünce, durumu düzelttim.

“Yok…”. ı

Herhalde devamlı Hürriyet okuyucusuydu, yirmi sene önceki fotoğrafımdan beni tanımıştı.

“Sorduz “Oldürülmekten korkmuyor musunuz?”

Cevap verdim: “Hayır… En büyük korkum belediye itlaf ekiple
_ rince zehirlenmektir…”
_ ”Gülüştük

*i*

Uçağa binerken yine “şüpheli şahıs” muamelesi gördüm. ‘
– Yine boğucu yaz sıcağında ceket
‘ kravat meselesi…

ı-Kabin memurelerinden biri tarafından tokatlanmak (veya ağzım kapatılırken dudağım patlamak) tehlikesiyle
karşı karşıya kalmamak için, “Vallaaaa-billaaaa yoki” dedim, ceketimi
açıp belimi gösterdim, yerime geçtim… ‘

ı i i’ i’

Polisin “tabanca taşıma” konusundaki hassasiyetini çok iyi anlıyorum. Tabancanın ne işe yaradığı
nı, .en iyi, askerle polis bilir.

‘ Kullanılmak içindir.

Onunla ya ölürsün, ya öldürür
&ikisinden biri olmayacaksa

“ne 9°’“?’F’.’. 9???İ’9V.

vıızıvon

niye taşıyorsun be adami” derler.

_ i i’ *Polisin “tabanca bulunduranlar” konusundaki hassasiyetini,

pimpiriğini de anlıyorum.

Dedemden babama, babamdan arıneme kalan 1903 yapımı mavzer marka bir bel tabancamız varmış…

Sekserı yaşındaki annem dört defa
emniyete götürüldü. _

“Şühpeli şahıs” muamelesi gör
‘ mekten bıkmış olacak ki, “Ya karde
şin alsın, ya sen all” dedi.

Olsun, almayalım, Kurtuluş Savaşı
yâdigârıdır. Dursun… .

i’ ‘A’ *A*

“Kurtuluş Savaşı Yâdigân” dediniz de aklıma geldi.

En büyük erkek torun olarak “ls
‘tiklâl Madalyası” taşıyorum. As
lında taşımıyorum, evde duruyor. Göğsüme takıp istediğim yere giderim.

Mesela VlP salonuna girebilirim.

Bilmeyenler için söyleyelim, VlP
“Very Important Person” demekt_ir. Türkçeye çevirirseniz, “Çok
Önemli Kişi” (ÇOK) anlamına gelir.

Ama, bizde “Çok Unlü Kişi”
(ÇUK) olarak yorumlamak gerekir.

O yüzden, belimde tabancarn, göğsümde_ istiklâl Madalyası, ÇUK’lerin
(Çok Unlü Kişi) bulunduklan o VlP salonuna girmek, yakınından bile geçmek istemiyorum. Geçmekten korkuyorum. -`
Lâf aramızda, kaç zamandır TBMM
kulislerine, lokantasına da gitmedim.
Vâhşi batının meyhanelerine dönmesinden korkuyorum. ‘ ı

Ya kullanmak zorunda kalırsam?

Komi kooarana tabanca verilirse,

sonunda olacağı odur.