Bugün 6 Nisan, 366 gündür hüzün doluyor insan…
Bugün 6 Nisan, 366 gündür
hüzün doluyor insan…
ÜRKlYE ekonomi
si, mühendis ve asker kökenli, kerâmetleri kendilerin
den menkûl ekonomistlerden
çok çekti. Aslına bakılırsa,
birbirlerini enikonu iyi tamamladılar.
Bütün ekonomik kararları
mühendisler aldılar, 12 Mart
ve 12 Eylül’de silah zoruyla
askerler uyguladılar.
Tansu Çiller, 660 gün önce başbakan olduğunda çok umutlanmıştık.
Sular-seller gibi İngilizce konuşuyor,
bülbül gibi ekonomi şakıyordu. Gerçi
. YÖK profesörüydü, ama, o kadar ku
sur mal müdürü kızında da olurdu.
Bir başka avantajı, daha doğrusu
iki avantajı vardı Çiller’in… Mühendislikle ve matematikle ilgisi yoktu.
Askerlik yapmamıştı.
Derin bir nefes aldı Türkiye…
“Hele şükür, ekonomiden anlayan ekonomist bir başbakanı›
mız oldu…” denildi, “Görün bakalım 2000 yılının büyük Türkiye’sini…”
i’ ‘k *k
ı Bundan 660 gün önce, Tansu
Çiller başbakan olduğunda, 1 Amerikan doları 10.490 Türk lirasıydı.
Türkiye ekonomisinde “çığır açacak olan” ,5.,,Nisan .kararlarının
alındığı ‘gün, 27.600 lirayı: bulmuştu
..İ .j
Ertesigün, yani bundan 366 gün
önce, 31.500 liraya fırladı, 366 gün
sonra da serbest piyasada 42.000 lira
sınırını aştı.
lktisattan çok iyi anlayan bir dostum, 660 günün karamizahını yaptı.
“Dünyanın bütün para birimleri karşısında hızla gerileyen,
*pul` olmasına ramak kalan dolardan bile daha hızlı değer kaybeden tek para bizimkisi… Bunu
ancak bir ekonomi profesörü becerebilirdi…”
***ç
“Nisan Şakası” yaşıyoruz…
Erdal İnönü, dışişleri bakanı oldu, dünya turuna çıktı. Dert anlatıyor.
Süleyman Demirel, başbakanken ‘
yurt dışına adım atmamıştı, cumhurbaşkanı oldu, leyleği havada gördü,
Türkiye’nin demokratik ve ekonomik
meramını anlatıyor.
“Nisan Şakası” böyle başladı.
Roma lm aratorluğu’nu temelinden sarsan sa’dan intikam almaya
yeminli insanlar vardı. Velet mazbut,
velakin ahali bir hoştu. Resmen işlettiler İsa’yı… “Seni orada bekliyorlar!” gazına getirerek, “Romalı yetkililerden randevu aldıkl” diyerek, Annas’tan Caiaphasa, oradan Pilate’ye, sonra Herod’a gönderdiler, Pilate’ye geri getirdiler.
v Saf ve çocuksu bir tarafı vardı
llsalnın… Söylenenlere inandı. Sırtın
da çarmıhı, dünyayı gezdi. ,
‘ ^Nisan ayında başladı turu… Nisan
ayında bitti. Nasıl bittiğini öğrenmek
için, tarih okuyalım… ”
*t*
Erdal beyle cumbabamız dünyayı
gezedursunlar, biz Türkiye’ye dönelim…
On altıncı yüzyıl Fransa’sı, Yeni
Yıl`a, balık burcundan çıkılırken, 25
Mart’tan başlayarak girerdi. Yemekler
verilir, içkiler içilir, kutlamalar 1 Nisan`a kadar sürerdi.
1564 yılında, Kral Şarl, Gregoryan takvimi kabul etti, yılbaşını 1
Ocak’a aldı. “Kral oysa, âlem benim!” diyen Fransız halkı, yüce krallannın kendilerini işlettiğini zannederek, 1810 yılına kadar, yeni takvimi
kabul etmedi.
Ne zaman Napolyon Bonaparte
kendisinden otuz yaş küçük MarieLouise’le evlendi (1 Nisan 1810), o
zaman Nisan ayının tamamını “şaka” olarak kabullendi.
Biz de mi öyle yapalım?