Millee eğlence çıktı!

ç BİR GÜN iııîıvesi
-KURTHAN FİŞEK

o sinlürıılhiç dßâ
v ta apa
Nrrıecbu
`_i «u boşdurmaktan canı sıkıldığı
y’ ı v sarıldı, blrkadç yüksek okul
muadiliisatın al ı.
, ı ,markın azıcık deger kaybety ın nefes alabilmesi için, Tansu
– İsa’ya uçtu. Hazır uçmuşken,
ııiıirahat etti, MF’den 300-500 mll lıopaıttı, harcırahını hakketti.
” lif yapay bunalımların askıya
y› için, “Baba” Ukrayna ve
`j ‘ya gitti. Ekonomiden sonra siyaj rıhıtblrnefesalacagı sevinclyle,
– an, ışığı goren, pervanedö__ işim herkes havaalanına koştu.
‘ı de uğurianışında aynı şeyler

mesi için, r

r _ efeemnıın…”
” -ı mırı danmalar biraz farklıydı.

lise birkaç ün_
ıi` izin” çıktı. Ameri- ‘

“Ana gidersin…”

. *t*

Türkiye ilginç bir ülke…

Yerel yönetimleri, yani mahalli demokrasiyi güçlendirmek için, merkeziyetçillği (valinin yetkileri) kuwetlendiriyor.

sıkıyönetim olmaması için “olağanüstü hâl” e oyalanıyor.

Dünyanın her cezaevinde ırz düşmanlarına “madem ö e, Işte böyle” denildiğini bile bile’, Imuh ûmiar arasında açık görüşme ve ş ş eşmeye öz yumuyor.

Cumhurbaşkanı, şbakan ve muhterem eil uzunca tatillere çıkıyor, ekonomide istl rar belirtileri başlıyor.

Muhalefet neşeleniyor. “Devlet ricali
olmasa devleti fevkalade güzel yöneteceğimlz anlaşılmıştırl” diyor.

Serbest piyasa ekonomisinin kalesi olması gereken Sermaye Piyasası Kurulu’nun çiçeği burnundaki başkanı, “Ne

êîîûMğî/Ãmğî
olar& AêÂcı_

EV HEDlYESl DIYE

« GÜHİEÜYORUM-u

serbest piyasası ka im? Bize devlet llik lâzım… Dev-Letrgğel-liki” diyor, orta ık
dalgalanıyor.

RP’Il belediyeler fırın-bakkal fiyatının
yarısına ekmek satıyor, kuyruklar olu uyor, iktidardakller delleni or: “Tür iye’rıin imajını IMF nezdl zedellyor
lar. Kuyrukları ören nlkliyor, kred
verlmiyor. Muha efet ediğin yapıcı olma ı… ‘

” Kasa! vatandaşlık” hakkımı kulla
narak te rarlıyorum. Ne mutlu Türk’ün
diyene! Her ün eğlence çıkıyor. Başk;
hiç bir memle ette olmaz bu kadarı…

tekrarladı.

Birkaç yazıdır tekrarlıyorum, Bülent bey susuyor. Yani, anahtar onda… Ama, çilinglrliğe hem sevdalı, hem
sevdasız…

Dün ilginç bir tahlil dinledim. ,

“Bülent beyin Istekılzllği aslında isteksizlik deşil… Sırf

İ lk “birleşme” çağrısı Baykal’dan geldiydi. Karayalçın `

merak… Bu seçim e geçer. ‘Umut oyları’ Refah a kaydı.
Bütün ‘sol’ oyları t , ya öyle, ya böyle,.ya kılpayı kazanılır, ya kı payı lıa ilir. Uluslararası mesajı olan, antiRefah ö eyen Bülent bey oldu. Seçim sonuçla
rında RP pa yınca, seçmenin kkız (uyanık) olacağını vana r, ‘blrl me’ pazarlığı kendi şartlarını emze için ıeç m ıonuçlarını bekli or. Bu seçimde
iı-leşme olmaz, blr “sonrakinde, 1996’da o ur…”
Biraz da ben soruşturdum.
Tek başına yüzde 8 puanlık blr artı bekllyormuş Bülent
Oyların çogu da DSP seçmenin en RP’ye iltica (ve irtica) edenlermiş…

MESUT YILMAZ
Partinin Beykoz ilçe başkanı Me
cit Yılmaz’dan bir mektup aldım.”Kendi mantığı içinde, yerden göğe

haklıydı. .

Siyasi eğilimlerin yelpazedeki
yerlerine göre birleşmelerinin, bütünleşmelerinin çok iyi olacağını,
ama, büyük tehlikenin Reialıçrlar
olduğunu, Beyk0z’da lıilciimle lâlk
güçlerin “geniş cephe” oluşturmaarı gerektiğini söylüyordu.

O da kendine göre haklı… Çok
cidd’ birsınav verecek…

Ama, sen haksızsın… Aynı şeyi
söyledin… “Sol birleşse bile se im
kaybeder…” dedin, “Bütün oy ar,
RP’ karşı, ANAP’ta buluşsun, bir
.leşs n…”

Siyas* kutuplaşmalar, miliianlaşmayı da beraberinde getirir. Laiklikantllâiklik kutuplaşması körüklenirie, en örgütlü kesim olan RP öne çı
a

r.

Ayrıca, ANAP’ın geçmişine bakarak, lâik cephe havariliğine s0yunmasına da inanmıyorum.

– “Y ıyor olmam, her
______.L «~ tekrarlanan bir
İllillîiîîîl* ”“ “‘°“'””‘

(Rabin ranath Tagore,
1940)