Benim provokatörün iyidir!

BİR aüıııüıı ııiırîııısi
-KURTHAN FIŞEK

19_ Nisan 1994
SALI

Benim ıırovokatörüm iyidir!

EYHANELERİN nasıl nöbetçi sarhoşları, nöbetçi gevezeleri varsa,
er örgütlü kalabalığın mutlaka bir
adet nöbetçi provokatörü bulunur.
Bizimki Kâzım’dı.
1965 genel seçimlerinde, TIP 15
milletvekili çıkardıktan sonra, önce mitinglerde, arkasından
partinin kahve toplantılarında tanıdım
onu…
Derhal şüphelerimi çekti.
iki sebeple…

Kılık-kıyafeti
0 ameleye benziyordu. Altında şalvar,
üstünde döküntü kasket… Partinin işçileri
temiz giyimliydi, kravatlıydı.

Çok keskindi. Sosyalizme barışçı ge9 çişin benimsendiği bir partide, silahlı
mücadeleyi savunuyordu.

Kovaladık, gitti.

‘A’ i’ *k

SBF’de asistanım… 1968 talebe olayları patlamış… Rahmetli Turan hocayla
(Güneş) okula geliyorduk, ana kapıya
vardık, coşkulu bir öğrenci kalabalığı
önümüzü kesti.

Baktım, Mahir Çayan’la Yusuf Küpeli’nin tam arkasında bizim Kâzım…

lçeri girmemize izin vermedi.

-. Turan hoca sordu: “Ne istiyorsunuz?”

Kâzım konuştu:
“Kana kan intikam…”

Turan hoca bütün
ciddiyetiyle söyledi:
“Merak etme, dekana söylerim, hâllederiz…”

H ı› a: ı
Uç yıl sonra yine
gördüm Kâzım’ı…
Çember sakalı vardı.

Millî Nizam Partisi’ni başarıyla kapattırmıştı. MNP’nin kongresinde, MNP yeminini (kanlı-canlı) ettiren önergeyi vermiş, sonra da ateşli bir konuşmayla zabıtlara geçirtmişti.

__ r «k a:

Orgütlü kalabalıklarda, ama resmî,
amagönülIü, mutlaka Kâzım’lar bulunur.

Orgütlü kalabalıklara tavsiyemdir.

Provokatörlerden sakınmak için,
“KKK” prensibini uygulayın… Kılık-Kıyafeti size benzemiyorsa, sizden keskinse,
provokatördür. v

0-3** X

sını› TO İLE A YR… l

sikâvet etmeyi
öğrenen Türk halkı…

NYA-hha’mızın geçen hafIGki haberi ilginçti. Devlet ls
tistik Enstitüsü verilerine dayanarak, “Türk insanının bilinçli
tüketime yöneldiğini, şikâyet etmeyi öğrendiğini” söylüyordu.

Bizim halkımız nasıl şikâyet
eder?

Çoğu zaman, “Ederim böyle
işin içine!” diyerek…

HHA’mızın iki haberi, bu gözlemi doğruluyor.

“Pazar yerleri, tören alanları ve
açık hava toplantılarında hizmet
sunmak amacıyla, Konya Karatay
belediyesi, 55 milyon liraya ‘seyyar tuvalet’ açtı…” (26 Mart 1994)

Talep artarsa, usûlsüzlük (ve
köşe dönücülük) fazlalaşır.

“Adana otogarındaki tuvalet
işletmecisine yazar kasa bulundurmadığı için 18_mily0n lira para-cezası kesildi. işletmeci, ‘izdihamdan yetişemiyorum’ dedi…”
(26 Şubat 1994›

İNSANLARI birbirine düşürmekten,
kafaları karıştırmaktan, herkesle kedinin
fareyle oynadığı gibi oynamaktan “sadistik” bir zevk alıyorsun galiba…

TBMM toplanacak, Ankara büyükşehir
belediye başkanı Melih Gökçek’in milletvekilliğini kaldıracak… Cunta aritmetiğinde kaç eder bilmiyorum, ama, demokratik
parmak hesabıyla, iki kere iki dört…

Ama, SHP’nin “ittihatçı” kesimiyle
ANAYOL’un uyanık takımında, “Milletvekilliğini düşürmeyelim, belediye başkanlığı düşsün!” hesapları var. Sen de, ikide birde, ”Vallaaa, Melih beyin durumu
kritik!” diye, bu anti demokrat ruhluları
fiştikliyorsun… Siyasî geçmişinin temizliği~
ni bilmesem, demokrasiye, halkın oylarına saygısızlık ettiğini sanacağım…

Lütfen yapma… Demokrasi düşmanlarından yeterince çekiyoruz zâten…

ç..

, “Dürüst

^ YaşamaYan

..r.r.r..b.şıa..m.
eleştirrne hakkı

yoktur…” (Fyodor Dostoyevski, 1871)