ikayet etme, oy topla!

17 Nisan 1994

PAZAR

‘denetiminden çıkan

nin GÜNÜN ıııııssi ç
çKURTHANTİŞEK

sikâvet etme, ov toıııa! .

DIM gibi biliyorum, bazı partilerin
bazı cinleri beni yine yanlış anlayaaklar… llk fırsatta çöplüklere dada
nıp “oy toElama”ya başlayacaklar… ‘

bi çıksaydı, seçim sonuçları değişir miydi?
Hayır, değişmezdi. ‘

Değişmeyeceği için, Yüksek Seçim Kurulu da, bir-iki belde dışında, her yerde,

Demo rasiyi içi- seçim sonuçlarını resmize sindiremedik. rrfleştirdi.
Mesele bu kadar m’ *A* ~k uk
basit… Bundan yıllar önce
‘k i’ i’ (sanırım 1977’ydi),
Refah Partisi’nin il KÜT Türk İdareciler Derne
belediyelerinin büyük
bölümünü almasına
sevindim mi? Sevinmedim.

Refah Partisi’nin

10 Nisan olaylarından korktum mu?
Korktum.

Beyoğlu belediyesinin ilk uygulamalarını, başka bazı “benzeri icraat”in habercisi olarak görüyor muyum? Görüyorum.

şikâyetçi miyim? Hayır, değilim.

Şikâyetçi değilim, çünkü, o oyları ben
attım.

Ben attım, sen attın, o attı, biz, siz, 0nlar attık.

Benim attığım oylara, benim oy attığım
partilerin sandık temsilcileri sahip çıkmadıysa, kusura bakmasınlar, önümüzdeki
genel seçimde oy atarken iki kere düşüneceğim…

i’ ‘A’ ‘A’

Seçime gölge düştü mü? Elbette düştü.’

,Çöplüğe düşen oylar sandığa girdiği gi

ği’nin düzenlediği bir
açık oturumda, iki tesbit yapmıştım.

1 Belediye başkanına sinirlenen bir vali
veya kaymakam, onu
görevden alabilir.
Gerçi idan* yargı yolu
açıktır, geri dönülebilir, ama, bir kere olursa geçmiş olsun…

2 Türkiye’deki demokrasi anlayışı “belli aralarla sandık başına gitme”yle sınırlıdır. Gerçek demokrasi, seçenlerin seçtiklerini devamlı denetlemeleridir.

‘A’ i’ ‘A’

Beğenmediğimiz seçim sonuçlarını de
ğiştirmek için, merkezi hükümetin eline,
ağzına, sopasına bakmak, demokrasinin
inkârıdır. ç

Seçtiğiniz RP’li belediyeleri, Anıt Kabir’e değil, yüzde 80’i öbür partilerden
oluşan belediye meclislerine şikâyet
edin…

Daha şimdiden, ekmek fiyatlarına
de 75 zam yaptılar.

MEéELEâlkli
UNUTTULAIZ.

Güneydoğuda
neler oluyor?

“RKİYPNİN yakın asken^ tarihinin
en büyük operasyonu Kuzey Irak’ta
gerçekleştirildi. Duyumlarım (istih
‘ barat) doğruysa, 4 bin askerimiz var

orada… Yine duyumlarım doğruysa,
Apoçiler “barış planı” sunmaya hazırlanıyormuş…

Iki Amerikan F-1 SC jetinin, iki Çekiç
Güç helikopterini düşürmesi dışında
“alsilik” oldu mu?

Muş-hha’mızın haberine göre olmuş…
Muş ‘un Kızı/ağaç beldesinde köpek
yüzünden çıkan çatışmada 7 korucu öldü, 2 korucu yaralandı.

‘ Dün akşam saatlerinde köydeki kö
pek/erden kaynaklanan tanışma, korucu/arın da katılmasıyla silahlı çatışmaya
dönüştü. Olayda koruculardan Eşref
Tutanak öldü, iki korucu da yara/andı.
Yaralı korucu/ar Muş devlet hastanesine
kaldırılırken, soruşturmaya başlandı.

J_

i

TANSU ÇİLLER

_ TÜRKİYE’NİN ekonomisi yine
IMF’ye kaldı. Kimine göre International
Monetary Fund, çoğuna göre lnşallah
Maşaallah Fesüphanallah…

Bir milyar doların üzerinde trink para geldi. Temiz para, nefes aldırır. Ama,
karşılığında, sekiz yıldan beri ilk defa,
“stand-by” anlaşması imzalandı.

Ingilizce argon müsait değil…
“Stand-by”, “Güzel gözlerin, alımlı tavırların ve işveli davranışların için sana
para verdik, ama, çarçur etme, yan
gözle seni süzü orum!” demek değildir.

“Sen şöyle olaş, kenarda dur, karışma!” demektir.

1881 yılında Muharrem Fermanı’y|a, Düyun-u Umûmiye kurulurken,

finans çevreleri ll. AbdüIhamit’e de aynı ‘

şeyi söylemişlerdi.

Kabahat kesinlikle senin değil…

Sana (ve Türkiye’ye) bu “asırlık”
müjdeyi geç veren ekonomi bürokrasisinde…

*%35 “Kim korkak, kim cesur? Mukayese
etmeden nasıl anlayacaksınız?”
(Francis Bacon, 1614)