Ferden aptal, toptan dahi
vardır. Gülmek, zil takıp oyna
mak ister insan…
Daha başka birtakım günler vardır. Ya övmek, ya yerin dibine batırmak ister insan… Kimi? Körün tuttu
BAZI günler vardır. A amak is
‘ ğunu, herkesin topalı becerrnesi mi^ i. . t .. ..
sal ‘ a. -~
LI
rat kardeşlerimiz; fakir-fukaranın
“ağızlarının içine baktığını” zamanında anlasalardı, malı.alıp götürür
lerdi. . .
Cumartesi gününe kadar Istanbul’daydım. Uçağa binip Ankara’ya
döndüm. Hava limanı`na giderken
“Noolacak hâlimiz, kim kazana < cak?" diye sor
Dün sandık " GEN MERAK :wii-İLERİ " " dum.
başındaydık. . xğfgyîıeçgêââlbug^mawıt Vicdanım ka
Beş yılda bır "M gmg o.. . dar güvendiğim
"mutluluk çu- Savaş (soyadı
buğu" yerine bende mahfuz)
geçen oylarımı- dobra konuştu:
zı kullandık. . "Kararsızım
Türkiye ikiye abi..."
bölündü. Kararsızlığın
Bir tarafta karaktersiz ik
anayolcular, beri tarafta solcular...
Bu koalisyon
biter.
ir**
Tansu Çiller koalisyonu bitirebilir. Siyaseti öğreniyor.
Kolej balosuna benzemediğini,
kavalye seçmeyle koalisyon ortağı
seçmenin aynı şey olmadığını gördü.
Murat Karayalçın koalisyonu bitirebilir. Beklediklerinden beş kere
daha fazla oy aldılar. Sosyal demok
olduğunu) söyledim.
O bana gül"Hırsızlar
ayrılır.
İman etmiş olanlar, uyanıklar, tecrübeliler, beceriksiz ve kifayetsiz oldukları için yakalananlar... Ayrım
yapamıyorum... Kabahat de bende
değil..."
Oylarımızı kullandık.
Bitti, gitti.
'k 'A' i'
Ferden aptal olabiliriz, ama, "kül
liyen" dâlfyiz...
KURTHAN FİŞEK
QENDEN bıktınız, değil
mi?
Kusura bakmayın, kendini eleştimıeyenin başkasına
yan gözle bakmaya bile
hakkı yoktur.
Mahmut Kuşçulu'dan
minik, nazik bir uyarı aldım.
"Hürriyet etesindeki
25.3.1994 tarı li yazınızda
7. cumhurbaşkanının yaptığı çıplaklapon kadını resmini rahmetli pederim Nuh
Kuşçulu'nun 500 milyona
satırı aldığını hayret ve dehşetle okudum. Bö le bir satın almanın gerçe e hiç bir
alâkası yoktur..."
Rahmetli Kuşçulu'nun
damadı da sitem etti: "Kayınpederim KayseriIi'dir,°
öyle_ tufalara gelmez..."
Ozürdiliyorum, hafızama ve çağrışımlara güvenmenin ceremesini elektrikli
sandalyeye oturarak çekiyorum. Resme yarım milyar Ii
f ra ödeyen kişi, Nuh Çimento ve Nuh'un Ankara
Makamalarfnın sahibi Muharrem Bkiyapadmış...
Gördüğünüz gibi, Nuh
deyip peygamber demeyen,
her gördüğü Nuh'u ya kuşçu, ya gemici zannedenlerden bin kere özürler...
KALP KALêğAKQE-ğlbtlz DERLER
DÜN HEP 621' DÜŞÜMDÜK..
"Şikayet etmeyene
kimse acımaz..."
(Jane Austen, 1813)
Sözeniıı açı
telıessumu
URETTİN Sözen İstanbul'u bıraktı. Ayrılırken
buruktu. Ama, çok genç
yaşından beri örgütçülükten
geldiği için, bazı SHP'liler
(isimleri bizde mahfuz) gibi,
"terso gitmedi". Son saniyeye
kadar çalıştı.
Veda yemeği vardı. Lüzumsuz kalabalık dağıldıktan sonra,
Şok yakın bir dostuna dertlendi:
'Bakanlık teklif ediyorlar. Kabul etmeyi düşünmü orum,
ama, 'gel' derlerse gi erim...
Parti disiplin ve terbiyem bunu
gerektirir..."
Sonra ekledi: "Hastaların
kulak-burun-bo azlarına bakarken bile ağız kusuna alışkındım. Buna da katlanırım..."