Zülfü’yü hala tanıyamadınız mı?

züııü’vü nâ

D
l
l
.
i
l
I
l
l
i
l
I
l
l
ı
ı
ı
I
l
ı
ı
I
I
I
ı
ı
ı
l
l
ı
l
ı
l
I
ı

HP’nin İstanbul il başkanı
Yüksel Çenge|’in istifasını
dinlerken içim ‘cıızzz” et
ti. “Hakkımda yapılan hiç ‘
bir suçlamayı kabul etmi- .

yorum. Mahkeınelerde beraat ettim, aına, lSKl’yle bağlantım bazı
insanların vicdanında devam ediyorsa, benim için önemli olan
sosyal demokrasidir. İstifa ediyo
‘ mm…”

Zâten “vicdarî delil” sistemine
göre çalışan mahkemelerimiz beraat ettiriyor, Zülfü mahkûm ediyor.

Olabilir.

Olabilir, çünkü, sosyal demokrasilcabukd ‘ştiri or.

Yalnız Tü iye’ e değil, dünyada kabuk değiştiriyor.

Olabilir.

Olabilir, çünkü, sosyal demokrasi kendisinin soluna açılıyor.

Yalnız Türkiye’de değil, bütün
dünyada…

***k
Yarısı fakir, çeyreği orta halli,

ş BİHNÜN HİKÂYESİ

lâ tanıvamadınız mı? l

beşte dördü karıncakararınca,
yüzde beşi varlıklı bir ülke, sosyal
demokratsız olmaz…

Ama, Arap yağı bol bulunca’

poposuna sürer.

Bizde tastamam üç tane onlardan var. Daha soldakiler hariç…
Gerçeksosyaldemokratlar, özaltıokçular, demsolcular…

***k

“Teşki|ât’a ihtiyacın var, üstlerine gitmelf’ dediler Zülfü’ye…

Hangi teşkilât?

SHP’ninki mi, CHP’ninki mi,
DSP’ninki mi?

Zülfü’yü hâlâ anlayamadılar.
Adamın derdi Istanbul’a “şehremîni” olmak değil… Gücü yetti
ğince “müttehit” (birleşik) solun
temelini atmak…

Nurettin Sözen bunu anladı.
Çekildi.

Yüksel Çengel bunu anladı.
Çekildi.

Erdal lnönü bunu zâten biliyordu. Partisinin başkanlığından
çekildi, “birleştirici” adayların seçim kampanyalarında “militan”
gibi çalışıyor.

Tansu Çiller bunu anladı. “Rakîbimiz sosyal demokratlardır!”
diyor. Dikkat! “SHP” değil, “Sosyal demokratlar…”

O “sosyal demokrat” dangaIaklar hâlâ birbirlerini yeyip dursunlar…

. . TÜRKÇEYİ iyi

bılerek geldın

Mösk0va’dan…

Mırm_ırını da bera- _ _

berinde_ getirdin… ALBERT ÇERNİŞEV çişlere ilişkin,`
“En çok konuşan him Tez’|e dı v_

diplomat” unvanını kazandın, her
konuda ya sen konuştun, ya evcil
kedini miyavlattın, basının sevgilisi

dıın… diğin “Rusyaf adına… __
Ilginç bir huyun vardı. Bütün istanbul’da vedâ ziyaretleri

` dlplîimatlk mesallafml “basin” ka? pıyormuşsun… Hayırlı olsunl ›

nalıyla ilettin. O yüzden de Harici~ ğaz girişinde Çarpışan, yanan,

Y?’Y9 Çağflllp birkaç kere fİTÇa Ye’ alan, can yakan tankerlere
din-u hayrını gör! l

Hosueldin Marie Antoine

NSU Çil- ,

l ler’in cuma tık… Vali
günkü Balıke- ganizasyonu 1

sir mitingi kalaba- mal etmiş… _

lıktı, ama, basına

bakanlığımızın hazırladıkları ı ‘
ğü “veto” ettin… Kimin adına?
şişleri bakan yardımcılığına ;v Â

merkezî ku l

konuşmanız ı”

fazla yansımadı. Çok bozuldu Çiller… “Beni kimse sevmiyor, herkes

ken, cuma namazı da biti ı
her yer kapalı dı. Arkadaşlar ‘

bana düşman, genéim güzelim de haberi gazete erine yetişti ~

F› 4 ondan!” havasına girdi. ler…” v
;E ‘ i, ııpoliükacının düstumdur. Kirmer ıeşhri Yakın_çevresı’ kem etti, küm etti, Baışanamızdan ne cevap g;
A. ,, _ baklayı agzindan çıkardı sonunda… beğenırsınız? ‘.
‘ .SeVmeZ-u (Mark Twain, 1903) FEferıdİm, Kervansaray `oteIinde te.- “Onlar da cep telefonu « w
lefonuyla, teleksiyle, faksıyla basın

salardı…”