Gurbetçiliğin dayanılmaz çilesi…
KURTHANFİŞEK’
Gurhtciliğin ılavanılmaz çilesi.:
PASAPORT yasağımın kalkmasın-.
dan sonra ilk gittiğim yer Almanya’ydı. On gün geçirdim orada…
Ama, gözüm arkada kaldı.
Neyse ki, Hürriyet’in Avrupa baskısı
vardı. Hem hasretimi, hem olup bitenlere merakımı giderdim.
Bir yere gitmeden önce, oranın nüfus yapısını araştırırım. Devlet Istatistik
Enstitüsü’ndeki dostlarımdan öğrenmiştım.
“Yurt dışında toplam 2 milyon 850
bin vatandaşımız
var. Bu gurbetçi nüfusun yarıya yakını
(yüzde 47.3) çocuktur. Yani, 0-15 yaş
grubundadır…”
Oraya gittikten
sonra sormuştum.
“Çocuklar, gençler
oraya u um sağlayabiliyo ar mı? Me
selâ, Almanlarla beraber spor yapıyorlar mı? Mâ ûm, en
etkili kaynaştırıcı
spordur…”
Cevabımı aldım, dönünce de yazdım.
“Federal Almanya’nın eyalet Iigleriyle amatör kümelerinde top koşturan
600 Türk takımı var. Bunun anlamı, futbol terbiyesini Avrupa’da almış 10-12
bin türk geqcidir. Ayrıca çok da başanlı
olu orlar. Ozbeöz Alman takımlarıyla
eya et liglerinde yaptıldarı maçlarda, o
iki hafta içinde, 28 libiyet, 5 beraberlik, 4 mağlubiyet almışlar. Maç başına
3.49 gol atıp 1 ‘den az gol yemişler…”
s; y; ‘
r
Aç;
Biraz rahatlamış olarak döndüm Tür
kiye’ye…
*Berlin Duvarı’nin yıkılmasından son
ra, oradaki dostlarımdan birinin mektubu ulaştı elime… ‘
“Bugüne kadar ikinci sınrftık. Şimdi
Doğu ‘Almanlar geldi, onlar ikinci, biz
üçüncü sınıf olduk. Artık burada barinamayız…”
i’ i’ ‘A’ _
Dört yıl geçti aradan… Genç bir oku;
›. Canser’ in mektubci
“Buraya.
76. 70. 1992’de gel-j’
dim. Adamlar bizi _
ilgilendiren yeni kafi-l
nun/ar koyuyor/ar_
ya da değiştiriyor/ar.
Burada okuma işini
araştırdım. 1991 yılında buraya gelseymişim, sadece Almanca sınavına girip herhangi bir üni
versiteye girebilirmişim. Ama şimdi burada yeniden liseyi bitirmem gerekiyor.
Sonra ehliyet işi daha berbat. Burada
Türk ehliyeti ile araba kullanamıyorum.
Eskiden ehliyetimi Alman ehliyeti ile
değiştirebilirm/şim ama 93 ‘ün başından
beri o da kalkmış. Ben değiştiremedim,
çünkü en az 6 ay burada bulunmak gerekiyormuş. Do/madığı için alamadım.
Tek şartı var, ya her sene Turink’ten in
ternational ehliyet alacağım ya da 3000
DM’/ bastırıp ehliyet kursuna sıfırdan
baş/ayacağım. Çok sahipsiziz… ”
BOŞNAKLARIN KORKUSU GEÇMEIQJVİ… l
SiLAHıMIQ 5ÖlYLEV
GERİ ÇEKtvorzuM verse.:
yucumun, Mustafa’ .
önümde duruyor. _S13 ;
TAYYİP ERDOĞAN
AYNI kişiyi kısa aralıklarla misafir’
etmek hoşuma gitmiyor, ama, ne ya
parsınız, bazıları da fazlasıyla hakke- `
diyor.
Tekrar hoşgeldin Tayyip bey…
”T tek bir tu am olduğu
nu ısbat etsinler, aday ıktan çekilirim!” demiştin… lsbat edildi, il seçim
kuruluna sabıka kaydını bile verme
din… Ya vaktin olmamıştır, ya cesaretin”, i
.Şimdi de, kalkıp, “Önemli olan `
ölümlü mahkeme heyetlerinin vereceği kararlar değildir…” diyorsun,
“Olümden önemli olan, Rabbimin T’
– vereceği karar ve halkımın vicdanın- _ı
daki karardır. Ben beraat ettiğime ”
inanıyorum…”
-lçişleri bakanı olduğu dönemde ş
Famk Sükan da devamlı “Mahkeme-i d’
Kübrâ” kararlarına sığınırdı. inandırıcı ‘_
olmadığı için fazla uzun ömürlü ol- İ
madı siyasî hayatı… Aklının bir köşe- _
_sinde dursun şu gözlemim… Yeni ge- `
cekondular dikersen lâzım olur.
“Siyağ toplantıya bitmeden gidersen, hiç l ‘
bir şey kaçırmadın demektir…”
(James J. Walker, 1936)