Murat’ı da lütfen hatırlayın…

Bin GÜNÜN ııiıııiıııssi
KURTHAN FİŞEK

DNAN Kahveci’yi bir yıl önce kay
bettik. Vahim bir trafik kazasıydı,

ters istikamete girmişti, karşıdan
(doğru yol) gelen bir arabaya bindirdi, öldü. Eşi olay yerinde, kızı sonradan öldü.

Biri daha öldü.

Kendi halinde, normal yolunda seyreden, karşıdan (ve Kahveci’ye göre ters istikamette) gelen bir sürücü öldü.

Adı Murat Demir’miş… Yirmi dört yaşındaymış… Ptskerliğini bitirmiş, nişanlanmış, Ankara’ya vdönüyormuş… Ailenin tek
erkek çocuğuymuş… .

Kahveci’nin ölüm yıldönümünü anmak
için bir tören düzenleniyor. Kalabalık
olacağa benzer. ‘

Ankara’nın Karşıyaka mezarlığında,

Murat Demir’in mezarı başında. kaç kişi: ‘

vardı, merak ediyorum.
‘k *k *k

Nişanlısına, ailesine bir an önce kavuşmak için gidiyordu Murat Demir… Istanbul’dan Ankara’ya…

Rahmetli Kahveci dostum debbağhaneye bir an önce yetişmek için ters yola
girmişti.

Gazete haberlerini unutmuyoıum…

“Kazâ dün saat 07.30 sıralannda Yelkenler Köyü yakınlannda meydana geldi.
Adnan Kahveci, Istanbul’a gitmek için
06.00 sıralannda Ankara’daki evinden aynldı. Gerede’ye gelen Kahveci, yeni açılacak yolun girişinde bariyerlerle karşılaştı.
Bunun üzerine, gişeler yönüne giderek, E80 yoluna dönüş yaptı. .Gişelere gelmeden
tekrar sola dönen Kahveci, Ankara yönüne giden araçların kullandığı köprüden
geçerek, ters istikametten otoyolun Gerede-Çaydurt bölümüne girdi. Yoğun sis ve

Istanbul Kartal-Yakacık mezarlığında,

a Murafı da lütfen hatırlavın…

buzlannıa olan otoyolda yaklaşık 14 kilometre ters yönde gittiği anlaşılan Kahveci,
Yelkenler Köyü kesiminde, karşı istikametten gelen Mercedes marka otomobille
çarpıştı. Mercedes’in şoförü hastaneye
kaldınlııken yolda öldü…”
__ ıır ı› «k

Olen “öbür şoför” kim? Adı yok…
Murat Demir’miş galiba…

Niye öldü? Trafik kurallarına uyduğu
ıçın…

Mezarının başında tören, mezartaşının
dibinde çiçekler, çelenkler var mı? Aile fakirmiş, yoktur.

Onu anan var mı? Belki ailesi…

5 Şubat 1994_
l CUMARTESI

“Simdi kimle didisecekler?”

DAYLARINI
A tesbit etmede
gecik i nce,
SHP’nin oylarında
da gözle görülür bir
düşme oldu.
Düşünebiliyor musunuz? Seçime şunun şurasında bir buçuk ay kaldı,
öbür partilerin adayları a_rılar, atlar gibi çalışıyor, lzmir ve içel adaylarını ancak
tesbit edebildi SHP…
SHP parti meclisi toplantısındaki son oylamadan
sonra, etkili ve yetkili üye

lerden biri, “Ulan, nıâdem
bunları ine seçecektiniz,
niye bu dar beklediniz?”
diyecek oldu, kaşgöz hareketiyle susturdular.

Anılan etkili ve yetkili
üye, herkesin keyfine turp
sıkmadan edemedi. “Eeeee! Bu iş de bitti. Şimdi ne
için didişeceğiz?”

“Halsızlık gidennenin en
ucuz yolu intikam
almaktır…” (Erle Stanley
Gardner, 1962)

, ŞEZQU sonu l ll il l
!NPIZİMLI âATfâi-AEDAM
ALMIŞ-T! ~r~

ucuz owvdıâ.,

OSMAN ÜNSAL `

Ilginç bir “portre” olmaya başladın…

Devlet tecrüben yok,
devletin en kilit noktasında, hazine ve dış ticaret
müsteşarlığının başındasın. Neyse ki, vekâleten.

Devalüasyon oldu,
arazi oldun… Zannedersin, maliye bakanlığı
yok, hazine yok, devalüasyona ya rüfailer karıştı,
ya döviz büfeleri (ve açgözlü vatandaşlar) kendiliklerinden yaptı.

Çiller’e gittin, özveride bulundun… “Aylavyu
misizpraymministır… Size yük oluyorsam, hemen istifa edeyim…”

Alacağın cevap belliydi: “Osman’_c_ıını, saçmalama! Bir Ozer, bir
sen, ikinizden de vazgeçemem… Beraber geldik, beraber goğv yaparız…”