Ve azgın akardı lağım
PAZAR
Bİ GÜN HİKÂYESİ
KURTHAN rişiı(
ÜTÜN İSKİ skandalı boyunca
SHP’IiIeri düşünüp durdum. Kura
biye kavanozuna elini daldırmışken yakalanan “iyi aile çocuğu” gibiydi
hepsi… Salyasümük, kemküm, abidikgubidik, vallaa bidaha yaparsam gözüm
önüme aksın…
Oysa, azıcık bıçkın, çokça pişkin olsalardı zeytinyağı gibi suyun üstüne vururlardı.
“Almışsak almışızdır. Noolmuş yani? Vaamı itirazın? Zâten bana pişirmemiş miydin?”
i**
İSKİ olayı patladığında hukukçu ar
kadaşlara iki soru sordum.
Göknel’in vergi kanunlarımıza tâbi
olmayan bir Amerikalı, ingiliz veya Vanuatu’lu işadamı arkadaşı çıkıp,
` “Borç verdim, eli para tuttuğunda geri
verebileceğini söyledim, arkadaşlar arasında 9-10 milyar borcun Iâfı mı olur,
size ne?” dese ne olur?
Hiç bir şey olmayacağını söylediler.
9 Rüşvet verip ihale almanın hoşşbir
şey olmadığını düşündüm, “En
uygun teklifi ben y mıştım, ama, rüşvet istediler, verm im, ihaleyi kaybettirdiler!” diyen birileri var mı?
Yine bir şey olmazmış… Tabî, böyle
diyen birileri olursa mesele değişir. Çeşitli ihalelerin kapalı zarfları “delil” olarak çıkar ortaya…
***k
ve azgın akarılı lağım…
SHP’liler kurabiye kavanozunda ya
kalanan iyi aile çocuklarının telâşına .
düştüler. Çoğu yerde, özürleri kabahatlerini aştı.
Çalışma bakanı Mehmet Moğultay
da karıştırılmak istendi işe… O sırada
“bazı çevreleWi tedirgin eden “çalışma
şartlannı işçi lehine geliştirme” çabaları
içindeydi. ,
Ne yaptığını sordum arkadaşlara…
Bazı müteahhitlerin istihkaklarını alabilmeleri için ricada bulunmuş…
Hukukçulara sordum, güldüler. “İstihkak, devlete iş ‘yapan müteahhidin
tahakkuk eden alacağıdır…” dediler,
“Adam hakketti” parasını bir an önce
almak istiyorsa ne yapsın? Ayrı~
ca, sosyal demokratsa, partiye bağış yapıyorsa, kime ne?”
i**
“İkinci bant” diye bir şey var ortada… Yaşar T0pçu’nun adı geçiyor, Mesut Yılmaz’ın adı geçiyor. “Gizli eller” o
bölümleri silip taze bant kaydetrniş…
En mert davrananı Topçu oldu. Yeğeninin kocasına ait Filiz Inşaat’ın alacaklarını bir an önce alabilmesi için
Göknel’den ricada bulunduğunu söyledi. Bu kadar basit…
Peki, bu kısımlar niye “ikinci
bant”tan silindi?
Daha önemlisi, kim sildi?
SHP’lilerin “iyi aile çocuğu” olduklarını, kolay tufaya geleceklerini düşünen birileri mi var mutfakta?
atsam
ARMAĞAN!…
~ BENiM iCiN ;yarık .NQEL ßAßAvlîêgêêL, NOEL ANA 5
Güzel insanlar
_ niye ölüyor?
‘HSAN Sabri ÇağIayangiFin öldüğünü
perşembe akşamı yedide öğrendim. Yutkunmakla yetindim.
Yaşı 85’ti, hastaydı, ecelin eli kulağındaydı, ama, hastane yetkililerinin anlattıklarına göre, şuurunun geri geldiği anlarda,
hayata gülerek bakmayı beceriyordu.
1965 yılında çalışma bakanıydı. Zonguldak’ta iki grevci işçi kurşunlanarak öldürüldüğünde, ağzından “amele” lâfını kaçırmıştı. Sonra da kendisini eleştirmişti: “Biz
eski kuşağız… Dilim sürçtüyse affola!”
12 Mart’la ilgili özeleştiri yapmıştı: CİA
dibimizi oyrnuş da farkında değilmişiz…”
12 Eylül’de cumhurbaşkanı vekiliydi.
Bir ara Zincirbozan’a çağırdılar, aklımda
yanlış kalmadıysa yurt dışında tedavideydi,
döndü, yattı.
Güzel insandı, çelebi insandı, demokrattı.
Allah’ın hikmetinden sûal olunmaz,
ama, faydalılar, güzeller erken ölüyor.
Obürleri (hıyar mıyar) “natümıort” konusu
oluyor.
MEHMET SAĞLAM
Tam on yıldır, YÖK’le kafiyeli
vaziyette, bağımsız düşüncenin üstüne “lök” gibi çöktünüz. Türkiye’yi yönetecek insanları yetiştiren
üniversite hocalarının kendilerini
yönetmekten âciz olduklarını iddia
eden bir sistemin parçaları olmayı
kabullendiniz.
Istanbul ve Anadolu üniversitelerinin rektör seçimlerinde “demokratik jest” yapma fırsatınız
vardı. En çok oy alan üç kişiyi
onaylayıp Çankaya’ya gönderebilirdiniz. Yapmadınız. Demokratik
jesti Demirel’e bıraktınız.
Şu son yaptığınız üniversitenin
değil, LOK’ün (pardon YOK) ayıbıdır.
“Hiç kimse mermiden hızlı
koşamaz…” (idi Amin, 1975)