PTT’nin affedilmez ayıbı…

5 Aralık 1993
PAZAR

_ değiştirsem daha iyi

a&

BİR ıaüııüıı ııivıssi
KURTHAN FİŞEK.

PTrnin afiedilmez ayıbı…

elefonunuz varsa derdiniz var demektir.
Benim var.

Kablolu televizyona bağlanmak istedim, gerekli paraları yatırdım, aylık faturaları zamanında ödüyorum. Bağlandı.

BBC’yi izliyordum, kesildi. Eurosporta bakıyordum, altı aydır ara da bulasın! Söz kesilen kanalların hiç biri yok,
onların yerine “deneme ya ını” yapan
kim varsa karşımda… Kana aramaktan
televizyonumun düğmesi eskidi, sağ elimin işaret parmağı
aşındı.

Ne o?

Televizyonumu

olunnuş…

Bunu

PlT’ciler…
**ki

Çok eski bir aile
dostunun kızının nikâhı vardı. Yıllardır
iş yaptığım çiçekçiyi
aradım, siparişimi
verdim. Nikâhın saat kaçta olduğunu sordu, söyledim, gecikmiştim, nikâha bir saat vardı. Sonradan öğreniyorum, telefonumun kapanmasından 43 dakika sonra çiçek yerine
gitmiş…

‘Arkadaşımın annesinin cenazesi vardı.

Telgraf çekmek istedim.

Citmesine gitmiş de, dört ay sonra
gitmiş… Ustüne “yıldırım” yazıp saatini,
dakikasını belirtmeme rağmen…

Arkadaşımdan küfür yedim. “Annem

diyen

au asia’ 12814862
Bacak› Mum

senin annendi” dedi, “Bir başsağlığı
telgrafı bile çekmedin…”
i**

Önümdeki telefon rehberinin üstündeki son tarih “1990”…

Ne o?

Ozelleştirilmiş rehberler…

Arasan numara bulamazsın, bulsan
bile beş yıl öncesinindir.

PTT rehberlerinin özelleştirilmesinden bu yana beş yıl geçti, vurgun vuranda kaldı. Rehber yok ortada… Herkes
onun ikamesi olan
1 18’e küfrediyor.

*i*

Tabiat boşluk affetmez… Boşluk dolar.

Bolu FIT başmüdürü Akgün Değirmencioğlu, rehber
boşluğunu_ doldurmak için “Özel reh

./.. &Ml-MM
KAS! BİLE VHİ

ber” çıkaranları
mahkemeye vermiş…

“îelefon rehberi” işinde çok para var. Reklâm alırsın,
matbaa parasını beş kere çıkarırsın…

Niye mahkemeye vermiş? ‘

kendilerinin görevli/miş de ondan…

Güler misin, ağlar mısın?

Mümtaz hocama bir tavsiyem `var.
Bıraksın PTT’nin yakasını, hepsi özelleşsin… Özelleştirmenin sonu devletleştir
medlr. *

Sözüm şimdiki cemaatten dışarı,

devlet cldrîyettir.

ıgsa…, ıı.4..bya-..

i& cııcAız Diva
BEkLiYOI-ZUM…

Tarzan ZOI’ durumda…

ültür bakanlığı yine “kültürel huruç”

yaptı. ”Türkiye’nin ilk çevrecisl” oldu
ğunu ölümünden çok sonra keşfettiği
“Manisa Tarzan’ı” mahlaslı Ahmet BedeWnin hayatını filme çekmeye karar verdi.

Bakanlığın düşkünü, tîlm çekimine başlar kış günü… .

lane (Serap Sağlar) sıkıntılı değildi, eşinin yanında, “Uyuyan Güzel” balesinin galasında, cumbabanın iki sıra arkasında,
ama, aynı locadaydı. Sımsıcaktı ortalık…

Tarzan (Talat Bulut) zor durumdaydı.
Başına bir halt gelmesi ihtimaline karşı, Spil
dağının tepesinde üryan vaziyette gezinirken, yanında bir ambulans, bir hemşire, iki
doktor alesta bekliyoıdu.

O gün yağmur yağmayınca, belediyenin tahsis ettiği arazözle Talat Bulut’un tepesinden aşağı altı ton su serpildi.

Hava soğuktu, ciğerlerini su kapladı,
böbrekleri iltihap kaptı. Teşhis “zatürree”…

Nasıl film çekimi ama? Nasıl kültür bakanlığı ama?

ABDÜLKADlR AT
Türkiye’nin ulus ararası tanıtımını yapmak ayılara düştü. Bildiğimiz
partili ayılara değil, sokaklarda oynatılan ayılara… ›
Bunların hepsini “milf varlık” ilân
ettin, üstelik yakın korumaya aldın…
Kendileri o kadar “milf varlık” oldu ki, Bursa’da gezmeleri serbest bırakıldı, burunlarının uçlarını görmedikle
ri için duvara_ çarptılar, çukura düştüler. Uludağ UniversitesPnce “gözleri
bozuk” olduğu gerekçesiyle muayeneye girdiler. Bizim doktorlar pek kestire
mediler problemi… Onun üzerine Hol- ‘

|anda’dan göz doktoru geldi, getirildi.
Ayıcıklarda beslenme bozukluğu
varmış, o yüzden “katarakt” gelişmiş, Uludağ UniversitesFnde turizm
bakanlığından parasal takviyeli kli
“nik açılmış…

Ayılara bir İtirazım yok, ama,
Türkiye’nin turizm tanıtması ayı sevgisine kaldıysa, verdiğimiz vergilere
pek fazla helâl olmasa iyi olur.