Refah’ta pilot bölge: Konya
ne? Hep soruyorum, aynı cevabı
alıyorum…
Tosbağalarırı (Caretta Caretta) soyu
kummasm… y`, güz& hmmasın,
ama, insan soyunu kim koruyacak?
Olen 4 insandan 1 tanesi 0-1 yaş grubunda, “bebek” denilen şey…
Başka ne problem var? v
Dalan’ın talanları sâyesinde, Istanbul’un göz zevkini bozan gökdelenler
yükseliyormuş… Yıkıngitsin…
Itirazım yok..
Mahkemeler de benim gibi düşünüyo
Türkiye’de entelektüellerin sorunu
r. .
Yıkabilene helâl
olsun…
Daha daha ne
var?
Çevre kirleniyormuş… Nasıl?
Egzos dumanından, kötü kömürden, havagazından…
Ne yapalim?
Gelsin doğalgaz… Ne zaman? Çıkmaz ayın son cumasında…
Eeeeee? Başka?
Belediye hizmetleri pahalıya satılıyormuş… Sabahın köründe kart seslerle uyanılıyormuş… Fuhuş almış yürümüş, mazbut mahalleyi fahişelerle falıiş fiyatlı dönmeler basmış…
Olmayacak duaya “âmin” diyenler var. “Kovun gitsin…”
**t
Kurthcın FISEK
neıaırıa nııoı ye: ırunya y_
Beni herkes anlıyor, ama, yanlış
anlıyor.
“Konya’ya dikkat!” dedim. Bunu
derken, seçmenlerin oy hakkına saygısmıketnıeöım.
Tam aksine, “Oylannıza sahip çıkın!_” demeye getirdim.
Iktidar olmanın kostümlü provası
Konya’da yapılıyor. Kör karanlıkta
uyanmamak için çalar saat dağıtılıyor,
araba egzosu rahatsız etmesin diye bisiklete biniliyor,
“umûmî kadın” rahatsızlığını asgariye indirmek için
abazanları şehir dışına taşıyacak minibüs seferleri konuluyor.
Daha önemlisi,
yüzde 38’i bulan
“faiz hesabı” belediyenin ürettiği
mal ve hizmetlere
bindirilmiyor.
Konya’da su, elektrik, havagazı ve
ulaştırmanın bedeli, Türkiye’dekinin
yarısı…
En önemlisi, “entegre tesis” durumundaki Vakıflar Bölge Müdürlüğü, her gün 8QO aileye parasız yemek dağıtıyor. Istersen orada ye, istersen sefertasıyla evine götür…
Konya’yı izlemeye devam edin… `
Oranın sandıklarından 27 Mart
1994’te ne çıkarsa, Türkiye’deki
umum sandıklardan da 0 çıkar. Demedi demeyin…
ueıızeııııeıi
ilıi olmasın…
ayri Kozakçıoğlu iyi validir, iyi
bürokrattır, bağlı teşkilâtı
denetlemeden edemez… Çok
zaman işadamlarının kokteyllerinde
görünür, bâzen de mücavir
alanlarda…
_ Çok az kişi bilir, Yalova
istanbul’un ilçesidir.
Orayı teftiş etmiş Kozakçıoğlu…
“Beldenin sorunlarını hâlletmek için
Eolitikacılara baskı yapın!” diye
uyurmuş, sonra Atatürk Bahçe
Kültürleri Enstitüsü’ne gidip aynı
sorunları tekrar dinlemiş, Yalova’ya
“tarım ağırlıklı üniversite” açılması
gerektiğini öğrenmiş, daha vahimi,
ilçedeki 12.000 SSK’lı hasta için
hastane olmadığına muttalî olmuş…
Ferman buyurmuş… Validir,
buyurur.
“Kanunlarımız eksik, bütçemiz
yetersiz… Birtakım isteklerinizi
politikacılara yapacağınız baskılarla
karşılayabilirsiniz… Bu yönde çaba
harcamalısınız…”
. Ha Istanbul valisi, ha Yalova
kayınakamı…
Ohhh beeeee! Uzun zamandır
söylemek istiyordum, nihayet
söyledim.
.nu”na da güvenim baştan kalmadı.
° ki gazeteci arkadaşımız, Reha
Muhtar’la Celal Kazdağlı, Mumcu
cinayetinin sürpriz bir tanığını ek
rana getirdiler. Çağrıldıkları TBMM
Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma
Komisy0nu’ndan tebrik ve teşekkür
beklerken, senin tarafından açıkça
suçlandılar: “Nereden buldunuz?
Kimden buldunuz? Gizli veya açık
herhangi bir teşkilâta mensup musu
nuz?”
Türkiye’de, basın, devletin yapması gereken işleri yapıyor.
Ama, “suçlu” durumuna düşürülmek isteniyor.
Senin o komisyonuna artık güvenim yok…
Lâf aramızda, senin yüzünden
Cind0ruk’un oluşturmaya çalıştığı
“yolsuzlukları araştırma komisyo
Yeter mi.?
“Atalarının
çadırlarmda
YaşamaYa
alışkın olanlar, ‘
modem gökdelenlere intibak
edemezler…”
(PC. Wodehouse, 1966)