Kıt zekamla anladığım kadarıyla…

ginç bir beyanda bulundu: ”Bu

hükümetin belli, somut, netleşmiş
bir iktisad` programı yoktur…” Aslındraé tam öyle demedi de, demeye geti i.

Pek haksız sayılmaz…

Çılgınca zarar eden (devlet kese
sinden) Zonguldak .. .
kömür işletmelerinin erken emekli ‘
edilecek işçilerine “
“maaşa eşdeğer”
emekli maaşı veya
işsizlik sigortası
ödenirse (devlet
kasasından), devlet
bu işten nasıl kazançlı çıkacak, deliklerinden ikisini
nasıl kapatacak,
aklım kesmiyor.

Ama, Tansu hanım iktisat profesö› ‘
rüdür, akıldânelerinin bir (veya birkaç)
bildikleri vardır herhalde…

***k

Halis Komili’yle müşterek akıllarımız basmıyor diye, uygulanacak özelleştirme politikasının abuk-sabuk olması elbette gerekmez… ”Acemi bacı,
san gacı” gibi ANAP sloganlarının anlam taşıması hiç gerekmez…

İnsanları işsiz bırakıp işsizlik sigortası ödemenin elbette kendine göre
monetarist bir mantığı vardır.

Asıl önemli olan o değil… Bütün
mesele, Tansu Çiller’in devlete nasıl
Sapına kadar tutarlı 0 konu
Kurthcın FISEK

Kıl zelıâmla anladığım kadarıyla…

TÜSİAD başkanı Halis Komili il
Programlanmış bir hız dahilin0 de, devlet, ekonomiden elini
ayağını çekecek… Tek istisna var bunda… ”Para basma” işini özel kalpazanlara bırakmayacak…
Hemen, hiç gecikmeden, devle9 tin siyasî fonksiyonunu ön plana çıkaracak… Devletin siyas^ fonleiyonlarını bürokrasi, siyasi polis,
daimi ordu üstlenir. Yani, devletin
denetçi-baskıcısavunmacı unsurları ön plana çıkacak…
Küçülen ”ekonomik devlet”,
v büyüyen “İdanî
siyas* devlet…”
Sonuna kadar
. tutarlı bir mantık…

ir**

24 Ocak kararlarından, 12 Eylül
cuntasından bu yana, köprülerin altından çok değişik sular aktı. O tarihlerde, kuzeyimizde tek komşumuz vardı,
rahattık. Şimdi her biri problemli, hizipli yüzlercesi var. Hangisiyle nasıl
başedeceksin.? Güneydoğuda problemimiz yoktu, doğudaki problem büyümemişti.

“Asked sıkıyönetim” geldi, 24
Ocak kararlarıyla ekonomi başıboş
(“serbest”) bırakıldı, devlet asayişle
uğraştı.

Çiller’in programı baştan aşağıya
tutarlı, 12 Eylül’ün askersizi…

YENİ

,f »/

İzmir’de büyük

_ midye savaşları

“büyük midye savaşları” başladı.

Ayda 5 milyar liralık ihracatın yapıldığı bu sektörde yer kapmak isteyen
30 kişilik bir grup, demir çubuklar ve
bıçaklarla, midye toplayan 4 kişiyi ağır
yaralı vaziyette hastanelik etti. Saldırganlar kaybolurken, saldırıya uğrayanlar, “Midyeleri tam çıkaıtmıştık, dört
minibüsten inenler üstümüze saldırdıIar,_midyeleri alıp kaçtılar…”

Izmir’deki “büyük midye savaşları” kimin arasında olur?

Haberde 0 da var. Saldıranlar Erzurumlu, saldırıya uğrayanlar Mardinli…

IZMİR-hha’mızın haberine göre,

,n,

. 5/
44%/
;x

WFWFN r s*
“Az bilen çok, çok bilen

az konuşur…” __
(Konfiçyus, M.0. 483)

AIILLA OZMEN

BOYLE bir sorumsuzluğu ne
gördüm, ne işittim… Pazar gününden beri bütün gazetelerin telefon santralları kilitlendi. Senin
yüzünden… Oğrenci Yerleştirme
Sınavı’nın sonucunu bekleyen
732.340 genç insan vardı, onların aileleri vardı. __

Başında bulunduğun (YÖK’ün
ikramı) ÖSYM’nin matbaasında
gecikme olmuş, sonuçların açıklanması bu sabaha kalmış… Dediğim gibi, böyle bir sorumsuzluğu ne gördüm, ne duydum…

“Ne yapalım, matbaa gecikti!” demeye kalkışma… “Ananızın karnında dokuz ay beklediniz, 48 saatten ne çıkar?” demeye hiç kalkışma… Bütün bir yıl
boyunca yaptığın tek iş var. Iki
kademeli üniversite seçme sınavIarını örgütlemek… Sonra da, heyecanla, telaşla bekleşenlere sonuçları anında duyurmak…

Onu dahi yapamıyorsan, adama, orada ne işinin olduğunu s0rarlar. Ama, ben sormayacağım…
Universîtenin başında YÖK’ün
ne işi varsa, senin de orada o işin
var.