Devlet saçmalamaya başlarsa…
. Ilevlet saıımaıamaya
NKARA’nın dışına çıktığınızda
Ağsiyah plaka” devlettir. Onu gö
en esas duruşunu gösterir, selâm çakar.
Ankara’ya döndüğünüzde, 0 ”siyah plaka” belediyenin çöp kamyonunda da vardır.
Dünkü sinirimin, sıkıntımın sebebini açıklarsam ra
cumun dediği gibi, “Anlatrnazsam
rahatlayamam…”
i**
“Keyifli bir hafta sonu geçirmek
için çıktığımız gezinin son durağı
olarak Bolu’nun
ünlü Yedi Göller’ine geldik…”
diye başlıyor okuyucu mektubu…
Devam ediyor.
“Manzara harikaydı, tabiatla içli
dışlıydık. Gezdik, dolaştık, fotoğraf
çektik, tabii ki sonunda acıktık. Sorduk, soruşturduk, Seringöl yakınındaki
Orman Müdürlüğü misafirhanesinde
yiyebileceğimizi öğrendik. Oraya gittik. Dört kişilik bir aile dışında boştu.
Garson geldi, alabalık, pilav ve salata
yiyebileceğimizi söyledi. Beş porsiyon
rica ettik kendisinden… Gözümüzün
önünde balıkları yakaladı garson…
Mutfağa ayıklanmaya, pişmeye götür’dü. Üç çeyrek saat pişmesini bekledik…”
hat edeceğim…
Sevgili bir okuyu- 7/
Kurthcın FISEK
başlarsa…
Buraya kadar normal… Sonrası
anormal…
“iki araba geldi kapıya… Sekiz bey
indi. Plakalarını not ettim… Biri 06 K
3273, öbürü 06 FDR 44… Resn1^ plakalı ikisi de… Masaları hemen donandı. Annem garsona işaret etti, bizim
yemeklerin ne olduğunu sordu. ‘Aşçı
mız izinde, balık
_malık yok’ diye
avazı çıktığı kadar
bağırmaya başladı
garson… Babam
uyarmaya kalkıştı,
daha nazik bir lisanla söyleyebileceğini anlattı. Bu
sefer de babama
zılgıt geldi… Gelenler bilmem nerenin umum müdür muaviniymiş,
alabalık önceliği
onlardaymış, onlara verilince bize
kalmamış…” ı
‘Bu mektubu yazan okuyucum
genç bir kız… Anladığım kadarıyla 1820 yaşında, liseli… Sivil toplumdan…
Dağdan gelip bağdaki balığa konanlar (ve konduranlar) devletten… Siyasal toplumdan…
Yasakçılık, hötzötçülük son zamanlarda çok filiz vermeye başladı
Türkiye’de… Midem bulanıyor.
Devlet saygı gösterirse saygı görür.
Yoksa, Hakkari’nin dört mevsiminde
daha nice kabine toplantıları yapılsa
nâfile… `
Bölü&
MECLİŞ T
. @K2
Di
Ti LE
g…
Mezarcrnın
asaleti…
EFAH Partisi’nin İstanbul millet&ekili Hasan Mezarcı yine özlü
onuşmuş… “Çok çocuk değil,
küheylan gibi asil çocuk doğurun…”
demış…
O`kadarla kalsa iyi… Devam etmiş… “Ankara’da ihanet, dolandırıcılık ve ikiyüzlülük var. Osmanlı Istanbul’u asil kanlarıyla fethetti. Onun şerefli geçmişine lâyık olmak için, iktidar oldıığıımuzda, lstanbLıl’a payitaht
(başkent) yapacağız… Lâiklik, demokrasi ve milliyetçilik oklarını da zamanı
geldiğinde CHP ve SHP’nin gözüne
sokacağız…”
Bazılarına “Ankara’da ne işin var?”
diye sorasım geliyor, ama, neyse, ba
na kalsın…
“Haddini bilmeyene haddini
bildirirlerı..”
(Lao-Tzu, M.O. 546)
_ TANSU ÇlLLER
SAVUNMA Sanayii Müsteşarı
Vahit Erdem’i ne gördüm, ne telefonda sesini duydum. ANAP döneminin bürokratı olduğu için kendisine karşı bazı peşin hükümlerim
olabilir, ama, 150 trilyon liralık harcamaya imza atmasına rağmen çamur yemeyen bir bürokrata da hakkını vermek gerekir.
Devlet Planlama Teşkilâtı müsteşarı Ilhan Kesici’yi tanırım, dostumdur, iyi bürokrattır, teknisyendir.
Rüşdü Saracoğlwnu tanımam,
ama, yakın çevresindeki dostlarımın söylediğine göre, o da iyi teknisyendir, apolitiktir.
Onların “gidici” oldukları anlaşılıyor. Ilki gitti zâten… Obürlerine
de “Yerlerden yer beğen!” denmiş… Yerlerine gelecekler kim?
Devlet tecrübesi üst bürokratlığa
atanmaya yetmeyenleruİNe olacak? Kararname çıkartıp by-pass
yaparsın… Ona da cumbaba “ı-ıh”
diyor.
Peki, devlet yönetimiyle bağdaşmayan, ‘idarenin devamlılığını gözetmeyen bu akılları kim veriyor?
“Soyadımı verdim, karşılığında akıl
alayım bari…” dediğin söyleniyor.