Siyah plakanı sevsinler!

Kurtha FISEK

Siyah ıılâkanı sevsinlerl~

NADOlU’da yaşayanların devletle arası pek hoş değildir.

Bazı yazarların “devlet ana”, “kadim devlet”, “devlet baba” dediklerine
aldanmayın… Anadolu insanının kurnazlığıdır 0… Devletle fazla içli-dışlı
olmaktan hoşlanmaz, korkar. “Anamsın, babamsın, sen olmasan biz yandık

gitti!” diyerek,

devleti gaza getire- ceğini zanneder. MAgAM

Devletten kö- A ABAÖI YOLDA

şe-bucak kaçar ?’34 YAPTI
Anadolu insanı… A”

“Bana ilişmeyen
devlet bin yaşasınl” havasındadır.

son kalesi (ve tek nakil vasıtası) sayılır.

Devletin koyduğu kuralları çiğnemenin de vasıtasıdır onlar…

Ya içindekiler.?

Havalarına bakılırsa, “devletlû”dur
kendileri Devletin ta kendisi…

i’ i’ i’

İstanbul’da, İzmir’de, Anadolu’da
bir siyah plaka terörü var. Kendilerini
devlet zanneden
bu plakalar, arka
koltukta gazete
okuyanından,
önde direksiyon
sallayanlara kadar “devlet terörü” estiriyorlar.

Ne o.? Devlet

lşkembede” geliyor, akan trak°”“5’m”Y°’”m–~ fik duracak…

“Devlet” dediğin, Ben Ankara_

devletin memuru- hıyımn_ Öyle pıa_

dur, jandarmasıdır, vergi tahsildarıdır. Onlardan kaçıp kurtulmak, peşinen “uzak durmak” için, kuş uçmaz,
kervan geçmez dağ köylerini bu yüzden icat ettik zâten…
l i’ i’ i’

Anadolu’da kırmızı zemin üzerine
sarı harfli bakan plakası, beyaz zemin
üzerine kırmızı harfli müsteşar vs. plakası göremezsin… Siyah zemin üzerine beyaz harfli plaka, devletin ilk ve

kaları çok gördüm. Daha babalarını da gördüm.

Ama, kendilerine “devlet-devletlû süsü” veren İstanbul’un siyah plakalarından kuskunluk gelmeye başladı.

O dediğiniz siyah plaka, belediyenin çöp kamyonlarında da var.

Bu kadar sinirlenmemin sebebini
yarın anlatırım.

Doluyum, şarlayacak insan arıyorum…

İŞÇİNİN VİZİT

e EYLEMİ…

î QAHATSIZLIĞIM suzAıAızıMpA i’
._ ”Doîblz as

f

Başbakan’a
ne dedi?

ERKES Çiller’in hoş (ama boş)
konuştuğu iddiasında… Eleştiriler gırla gidiyor. George
Washington’la John Kennedy’den
intihalleri olmuş… Tam iki kere izledim bandı… Bence net konuştu.
“Size her zaman doğruları
söyleyeceğim…” Yani, bugüne kadar söylenmedi.

@ “Hiç kimseye farklı muamele

yapmayacağım…” Yani, bu
güne kadar hep öyle yapıldı.
“Sizlerin emrinde bir devlet

w yaratacağım…” Yani, bugüne
kadar değildi.

“Demokratik ve çağdaş bir

ülke vaadediyorum…” Yani,”” ›

bugüne kadar anti demokratik ve

çağ dışıydı.
6 “Dürüst bir yönetim kuraca
. ğım…” Yani, bugüne kadar
durum tam tersiydi.

w “Refahı her kesime eşit yayacağım…” Yani, gelir dağılımı
bugüne kadar ziyadesiyle eşitsizdi.

Bence iyi konuştu Çiller… Tedavinin yarısı doğru teşhistir. Tabii,
“lâfın gelişi” olmadıysa…

İNGİLTERE

ALIŞILMIŞ bir “elektrikli sandalye” değil bugünkü… llk defa bir
devlet oturuyor. Ingiltere…

Efendim, vaktiyle üzerinde güneş
batmamasına rağmen, şimdilerde
güneş görmeyen, minik bir adaya sıkışıp kalan ingiltere böler, yönetir.
Nereye girip kovulduysa, arkasında
kan gölleri, din, mezhep, ırk, aşiret,
kabile kavgaları bırakmıştır.

lngiltere’nin Türkiye büyükelçisi
güneydoğuyu gezdi. Apo’nun
PKK’sı tırmanışa geçti, Türkiye’nin 0
bölgesindeki kıyam sürüyor. Bağımsızlık yanlısı Surçi aşiretinin reisi
Omer Surçi’nin özel davetlisi olarak, eski devlet, dışişleri ve savunma
bakanı Lord David Ennals geldi Türkiye’ye… Hiç şüpheniz olmasın, şiddet (ve vahşet) tırmanacak… Hepsi
Lawrence’ın sülbü, cinsdaşı…

Çiller’i de kutluyorum bu arada…
John Major’ın (lngiltere’nin seçilmiş
başı) Türkiye’ye resm* ziyaret yapma
isteğini, “lşim var!” diye geri çevirmiş… Çiller’in derdi, İngiltere’nin
işidir.

“Bana sâdece İtaIya’yı ver!
Cennet de senin olsun, kâinat
da…” (Giuseppe Verdi, 1887)