Cahilliğimi bağışlayın, ammaaaa…

»Nîiıîıîz W& cuîa’

Kurthcın FISEK

cahilliğimi hağıslavın, ammaaaa…

LAĞANÜSTÜ hâl rejimi kalsın
Omı, kalksın mı? Genişlesin mi,
daralsın mı?

Kimin neyi tartıştığını anlamıyorum.

Kıt zekâmla (ve tastamam 21 yıl
Türkiye’nin idan* yapısını anlatmak,
öğretmek birikimiyle) bildiğim bir şey
var.

“Olağanüstü
hâl” sivil yönetimdir. Teorik olarak,
il veya bölge sınırları dahilindeki asken^-sivil kolluğun
tamamı, “sivil”
valinin emrindedir.

Gelelim işin
ammaaaa’sına…

Kalkarsa yerine
ne gelir?

Once kısmi,
sonra külli sıkıyönetim gelir.

*t*

“Olağanüstü hâl” yürümedi. Askerliğini hızlandırılmış (2 ay) veya yavaşlatılmış (benim gibi 18-24 ay) yapıp da
vali olanlar, kerhen emniyet müdürü
tâyin edilenler, karşılarında Üsteğmen
görüp mareşal zannedenler, olağanüstü hâlde rütbelileri karşılarına dikemezler.

Dikmeye kalkışsalar bile, “sicil
amiri” olmadıkları için lâf geçiremezler…

Ama, SHP’lilere, HEP’lilere minik
bir tavsiyem var. Doğudaki, güneydoğudaki “kısm” sivil” yönetimin tek alternatifi, kısm^ sıkıyönetimdir. Onun
alternatifiyse, cuntadır.

*k ‘A’ i’

Cezayir olayları olurken Öncü gazetesinde önce başlık atmıştık: “De
Gaulle Susuyor!” Sonra aramızda gülüşmüştük: “Susuyorsa gazoz iç
sin!”
Peki, “Mesut,
Tansu’dan bize

daha yakın!” lâfını
ettikten sonra susan Demirel’in hesabı ne? “Kızdırmasınlar, devlet
büyüktür, gerekirse vaziyet ederim!” diye suskunluğunu bitirmesinin anlamı ne?
Şapkaydı, silindirdi derken, komando beresi takması ne anlama geliyor?

Baba, kızını sevmez oldu.

Ama, baba “başbakan” olmak sevdasında…

Şapkadan olağanüstü hâlin devamı
çıkarsa sevinirim… Sivil idaredir. Kısm”
sıkıyönetim çıkarsa kahrolurum, çünkü, gerisi darbedir. Başbakanlık, yani
“başkanlık sistemi” çıkarsa babayı görürüz.

Gelin, hoşgörüde, demokraside
uzlaşalım… ,

ıaııaırmııru

Tarih kendini
tekrar eder!

İLLER ewelki gün Türk-Iş’te ko
nuştu: “Memleket bana ne vere

cek diye sormayın, memleketime
ne verebilirim, onu sorun…”

Şemsi Denizer hemen yanıbaşındaydı. “Jaguar Meselesi” yüzünden
kendisine sataşıldığını zannetti, Bayram
Meral’i dürttü, “Bu kadını buradan
uzaklaştırsak iyi olacak!” dedi.

Sayın bayan başkan salondan çıktı.

Şemsi kardeşimiz işin farkında değil… O lâf orijinal değil, kendisine yönelik hiç değil… Amerika’ya devlet başkanı olurken, bundan otuz yıl önce,
John Kennedy etmişti.

Ettiğinin ertesi günü Domuzlar Körfezi’ne çıktı.

Burası Türkiye

O Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde
yaşayan 35 yaşındaki Emine Aslan, gez
meye gitmesine izin vermeyen kendi- .

sinden 20 yaş büyük kocası Mehmet’i

.döverek komaya soktu. Tam 12 gün k&

mada kalan Mehmet Aslan, hastanede
yaşamını yitirdi. (Antalya-hhay..

O Karı-koca dırdırı, kavgası bitmez…
SHP-DYP koalisyonunun daha ilk günlerinde maraza çıktı, SHP’li biri DYP’li
öbürüne bulaştı, DYP’li başkası SHP’li
daha başkasına küfretti, üstüne yürüdü.
”Imtizaçsızlık” boşanma sebebidir.

SÜLEYMAN DEMİREL ,”MORRISON” dedik bağrım a bastık, l/Baba” dedik başımıza çıkardık,
“emanet oy” istedin, onu veren safoşlar bile oldu.

Rahatsızım… _

Tansu ÇiIler’in yerine Ismet Sezgin’in başbakan olmasını istedin… Lâf
aramızda, hem tahminim, hem isteğim 0 yöndeydi. Ama, suskunluğunu
(ve küskünlüğünü) bozmak için ettiğin iki lâf, Türkiye’nin önümüzdeki
gündemini tâyin (ve tespit) ediyor.

0 “Tansu’yla mukayese edilirse,
Mesut bey bize daha yakın…”

9 “Başında bulunduğum devleti
sokağa bırakmam…” Eski başkomutanlardan birkaçı da öyle demişti.

Türkiye`de tek çözümün ”sivillik”
olduğu da söylenebilirdi bu arada…
Niyet ”başkanlık sistemi” olursa, şartların o yönde gelişmesine göz yumulursa, 0 başka…

Yok, şartlar değişirse, elektrikli
sandalyede yer değişiriz… Bir kere
pişmiş kuyruğun derdi, dâvâsı olmaz…

y,

._.___._-…›4ı < l "En aptalımız bile ne olup bittiğini bilir, ama, yarın ne olacağını ancak kâhinler kestirir..." (On sekizinci yüzyıl Macar atasözü)...