iller’in iş izor…

AHMETLl Özal’ın emriyle

ANAP’tan ayrılan milletvekillerin
den 8 tanesi, Allah’ın (ve Semra
hanımın) izniyle aktif siyasete dönüyor.
Elleri kulaklarında…

Ama, anavatandaş yadigârı partilerinde değil, DYP’de, babanın doğru bellediği yolda…

Çiller açısından buraya kadar iyi…

Güven oylamasında
az-buz rakam değil
“8”…

v: iç*

Erdal İnönü’nün
“eski ülkücü” mensupları hakkında söyledikleri, meclisteki MHP’lileri üzmüş, kırmıştı. Alpaslan Türkeş sinirlendi, 27 Mayıs sabahı
radyolarından tanıdığımız gür ve tok sesiyle,
“Partimizde ülkücü

– yoktur!” dedi.

. Paıtideki ülkücüler bunu nasıl karşıladı, bilmem, ama, lobiler, kulisler döndü,
ÇiIler’e güvenoyu verilmezlik yapılamayacağı görüşü ağır bastı, formül bulundu:
“lnönü özür dilesin, güvenoyu verelim…”

Etti 13 tane daha…
Erdal bey babasının oğludur, özür dilemeden özür dilemenin yolunu bulur.

:23 Tazimnîvs, PBZrıTi ğ

Kurlhcın FISEK

,Ciner’in isi zor…

SHP 54, bağırnsızlar “bir miktar”,

Çiller’in kendi partisi 180… ANAP’tan _

“fire” rivâyetleri de az değil…

Parmak hesabı yaparsan 265 civarında bir meclis desteğiyle güvenoyu alacağa benziyor Çiller…

Ama, ben onun kadar “emin” deği
lim

”Reform yapmış olmak için reform
yapılmaz…” dedi Demirel… “Merdivenleri
basamak basamak çık
diye, ”Watch Your
Step” lâfını Türkçeleştirdi. Erdal Inönü hükümet sözcüsünü eleştirdi, içişleri bakanı adalet
bakanlığının tek icraati
olan CMUK’a giydirdi.
Bu arada üç kişi küstü,
istifa etti. DYP’nin içinde bölgesel dengelerin
gözetilmediği, kasım kongresinin hesaba
katılmadığı serzenişleri de cabası…

“Türkiye beni başbakan yapmamakla
tarihinin en büyük hatasını yaptı!” diyen
Cavit Çağlar’ın ne düşündüğü de meçhûl…

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinin en sonucu (ve faili) meçhûl güven
oylamasına gidiyormuşuz gibi bir his var
içimde…

ÖNCE
lCAB `

NEY;
özaLLsşnızoLe.

mazsanız tökezlersiniz”_

.__ 4:.

g:::

üzgüııler
suzgunler

EHMEI’ Gazioğlu içişleri bakaM nı oldu, Seyfi Oktay adalet ba
kanı olarak kaldı. Aynı gün birbirlerine ters düştüler. Yalnızca kendisinin değil, sosyal demokrasinin ve birinci koalisyonun tek medâr-ı iftiharı olan
“CMUK Yasası” için, ”Türkiye’ye fazladır, lülGtür” diyen Gazioğlu’na sinirlendi Oktay… Erdal bey kaş-göz işareti yapıp, “ldare et!” demeye getirince sustu.
SHP disiplinli partidir, SHP üyeleri parti
disiplinlidir. _

Ama, Gazioğlu’nun bu beyanı, bakanlık bekleyen DYP milletvekili (Zonguldak) Ali Uzun’u üzdü, sinirlendirdi.
lki bakanlığı aynı anda ilgilendiren “cezaevlerinde işkence” konusunda, iki ay
öncesinden, tavır koymuştu. “İşkence
kötü bir olay, yapılmaması lâzım, lâkin
Türkiye’de yapıldığına da inanmıyorum… Mart 1991-1993 döneminde
üyesi bulunduğum lnsan Haklarını lnceleme Komisyonu’na sadece 3.434
başvuru yapıldı…”

Parmak hesabım doğruysa, günde
4.7 “işkence ihbarı”…

O kadar kusur şeffaf karakolda da
olur.

Duyduğuma göre yakınıyormuş
Uzun… “Biri CMUK’u beğeniyor, öbürü fazla buluyor. Oysa, bitirimleri, bıçkınları koruyan, onlara bedava avukat
bulan bir kanun bu… Siyas” sanıkları ve
zanlıları dikkate almıyor. Oysa, Türki-.
ye’de işkence olmadığını söyledim
ben… Demokratikleşmemize yaptığım
bu katkılar bile kabine kurulurken gözardı edildi. Yazık! Vallaaa yazık!”

Güven oylamasına bekleriz efen
dim!

MEHMET GAZİOĞLU

OLİTİKACILIK kolay, devlet ”
P adamlığı zordur. Hemen ko
nuşmuşsun… “CMUK bedenimize bol geliyor!” Hoppalaaaaa!
Beş yüz küsur günlük Demirel hükümetinin tek elle tutulur, gözle görülür icraati oydu. Seyfi Oktay’ın
şefliğinde homurtular daha ilk günden başladı.

Kesmemiş seni “Beraber çalışacağım kişiler kimsenin adamı olmayacak, vali ve emniyet müdürü kararnamelerini erkene alacağımu/’ı
Hoppalaaaaa! içişleri bakanlığı cadı
kazanına döndü. Necdet Menzir’in
tayini olağanüstü hâl bölge Valiliğine
çıktı. Türkiye’nin en genç (34) valisi
Istanbul’a getirildi, Kozakçıoğlu büyükelçi sıfatıyla yurt dışına bir yere
postalandı, Saadettin Tantan güreşten alınıp hem kaçakçılığın, hem
asayişin başına getirildi. Necdet
Menzir’in küstüğü, Mehmet Ağar’la
Unal Erkan’ın merkeze alınmayı gururlarına yediremeyip erken emekliliklerini istedikleri dedikoduları ayyûka çıktı. Politikacı konuşur, devlet
adamı dilini tutar.

lki lâf ettin, en önemli meselesi
asayiş olan bir ülkede, asayişten
sorumlu bakanlık örgütünü mahalle kahvesine çevirdin… lnanılır gibi
değil…

“Ne kadar bilirsen, o kadar üzülürsün…” (Lao Tzu, M.O. 520)