Demokrasinin hakkı üçtür!

Kurthcın FISEK

i İstanbul nasıl kurtulur?

çok severiz… Bastırırsın yasağı, karşı geleni tepelersin, s0run çözülür. Ne zamana kadar?

Gittiği yere kadar…

Bundan yarım bin yıl önce, padişahımız efendimiz Yavuz Sultan Selim’in
başı, Şah lsmail’le
derde girmişti. Fırat-Dicle hattının
doğusunda resmen
“imparatorluk”,
hem de “cihan imparatorluğu” peşindeydi adam…

KESTİRME yolları öteden beri

..ÇOK

ee;ıııgşı.ıı içi..
ßıRAş GııRııML. oN
DAKIKA Süter/let»

sunulan hizmetleri yetersiz kılıyor, hem
görselliğe çok önem veren devlet büyüklerinin estetik anlayışını, göz zevklerini bozuyordu.

Kolayını buldu lsmet Paşa… Ankara’nın beş girişine jandarma dikti, kimlik (ve kıyafet) kontrolü başlattı. Eşek
sırtında, kravatsız
vaziyette Ankara’ya gelenler başkente sokulmadı.

i***

Sâdece bir tanesi doğma-büyü

me Istanbullu

Hîmell_ SeVahat olan (Orhan Ergü
hurrıyetıne yasak der) 7 Üye”

koydu Yavuz… TBMM ııistan_

“Bemm Özel bul’u Kurtarma
fermanım (pasa
port) olmadıkça,
hiç kimse FıratDicle hattının doğusundan batısına geçemez… Otursunlar oturdukları yerde…”

Temel nakliye vasıtası olan salların,
sandalların tepelerine kasaturalı zaptiyeler dikildi, duruma hâkim olundu.

***k

Değişik tarihlerde çok sayıda Kürt isyanına müdahale etmek durumunda
kalan lsmet İnönü’nün tek şeflik dönemiydi. Şehirci Hansen’in 250 bin nüfusa göre hazırlanmış şehir planı, iç göçler yüzünden kadük olmuştu. Fırat-Dicle hattının doğusundan gelenler, hem

Komisyonu”, şeytani bir zekâ örneği göstererek, lstanbul’a giriş çıkışlarda “kafa kâğıdı kontrolü”
önermiş…

Yani, arabalar, otobüsler, kamyonlar, uçaklar, vapurlar, atlar, eşekler
çevrilecek, içindekilere (ve üstlerindekilere) ne yaptıkları, nereden geldikleri, İstanbul’da ne işlerinin olduğu sorulacak… Cevap beğenilmez veya yetersiz bulunursa, “Haydi yallahl Geldiğin yere dön!” denilecek…

İstanbul da kurtulacak…

Zaten pek matah olmayan şimdiki
anayasamız bile isyan eder buna…

.Vmsıu
DEVRALDIK…

Cetin de mi
vuruldu?

EREDEYSE iki yıldır dışişleri
bakanlığı yapıyor Hikmet
Çetin… Kim ne derse desin,
benim kitabımda, Fatin Rüştü Zorlu ve
Ihsan Sabri ÇağlayangiPle beraber, en
başarılı üç hariciye vekilimizden biridir.

Ama, yorgunluk belirtileri sergilemeye başladı.

Hindistan’la Türkiye arasında yapılan adli-idan^ anlaşmaların teati töreninde boğazını temizledi Çetin… Günün
anlam ve önemini belirtecek konuşmasına başlamak için Hindistan dışişleri
bakanı Bahia’ya döndü, “Dost Pakistan ….. diye söze girdi.

Buz gibi bir hava esti salonda… MâIûm, karıştırılan iki ülke pek sevişirler.

Neyse, “Dost Hindistan…” diyerek
durumu hemen düzeltti Çetin, ama,
olan oldu bir kere… Resm* gezi ve görüşmelerin devamı limoniydi.

“Bacağın kısaysa, adımını uzun
atma…” (Çingene tavsiyesi)

üzellestirmeve «
nereden başlamalı?

ANSU Çiller’in derdi başından aşkın… Kafasını kurcalaN yan en önemli soru da,
“Ozelleştirmeye nereden başlamalı?”
Afyonlu sevgili okuyucum Süleyman Ekim’in tavsiyesi var. Yalnızca
Tansu hanıma değil, koalisyon ortağı
SHP’yle ortaklığa dünden teşne
ANAFa da geçerli bu tavsiye…
“Ozelleştirmeye partilerden başlanmalı, DYP, ANAP ve SHP öncelik

ELEKTRİKLİ ş
aeg;

MEHMET GAZIOGLU
ARİF ÇALIŞAN
NECMETTIN ERBAKAN

İLGİNÇ bir fikir koalisyonunun
temelleri atılıyor.

Mehmet Gazioğlu (içişleri bakanı)
surat falı bakıyor: “Bu adamların do
ğuştan terörist oldukları yüzlerinden
belli…”

Arif Çalban (RP’nin Kağıthane belediye başkanı) devam ediyor: “Belediye işçilerine açlık grevi yapmalarını
ben mi söyledim? Gebersinler!”

_ Necmettin Erbakan tamamlıyor:
“istikbal bizdedir. RP’li belediyelerin
yarattıkları mucizeler gün gibi âşikâr… Hepsini kutluyorum…”

Bu fikir zinciri daha nice Sıvas’lar
getirir başımıza…

le özelleştirilmelidir…”
I
ı tl ı!